nin 2 adet çek ile müvekkiline borçlandığını, gününde ödenmeyince takibe konulduğunu, takibe yapılan itiraz üzerine 7.500,00 TL bedelli çekin kambiyo vasfını taşımayışı nedeni ile iptal edildiğini, diğer çekle ilgili olarak ise 6 ay işlemsiz kalması nedeni ile karşı yanın şikayeti üzerine icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, takibe devam olanağı kalmayınca her iki çekin de ilamsız takip yolu ile icraya konulduğunu, buna yapılan itiraz üzerine de takibin durduğunu, alacağın tahsiline takip hukuku bakımından olanak bırakılmadığını, borçluların çek ile yaptığı borçlanmanın karşılığında sebepsiz olarak zenginleştiğini iddia ederek, 15.400,00 TL'nin vade tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir....
Şirketi aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emri tebliği üzerine borçlunun yasal süresi içeresinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip dayanağı çekin keşide tarihinin 25.10.2012 tarihi iken sahte paraf atılarak 25.11.2012 tarihi olarak tahrif edilmiş olduğu, çekin kambiyo senedi vasfının bulunmadığına dair şikayeti ile birlikte borca itiraz ettiği, mahkemece borca itirazın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 207. maddesinde "Senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkar halinde göz önünde tutulmaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir." hükmü yer almaktadır. Buna göre mevcut olan çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkar halinde yok hükmündedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek (10) numaralı ödeme emrinin tebliğ edildiği borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borçlu derneğin çift imza ile temsil edildiği ancak, bonoda tek imzanın bulunduğunu, bu nedenle senedin geçersiz olduğunu iddia ederek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece borçlunun iddiaları kabul edilerek borca itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takibe karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, alacaklı tarafından verilen 01.6.2014 tarihli ibraname gereğince borcun ödendiğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği; mahkemece, ibranamenin İİK'nun 33/2. maddesinde sayılan itfanın ispatına yarayan belgelerden olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa şikayeti olup yasal dayanağı İİK'nun 71. maddesidir....
nun 32. maddesi uyarınca düzeltilmesi, buna göre, İİK'nun 168/5. maddesi göre süresinde olması halinde borçlunun borca ve zamanaşımı itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip konusu bonodaki imzaların kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin iptali isteğinde bulunduğu görülmektedir. Somut olayda, mahkemece, takibe dayanak bono üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda; bilirkişi ... tarafından düzenlenen 10.12.2015 tarihli raporda; inkar olunan imzanın keşideci borçlu ...'un eli mahsulü olduğunun bildirildiği, borçlunun şikayeti üzerine ......
İcra Müdürlüğüne ait 2010/28649 esas sayılı dosya ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapılmış, takip dosyasında borçlunun Ziraat Bankasında bulunan hesaplarına haciz konulmasının talep edilmesi üzerine, icra müdürlüğü tarafından talep doğrultusunda borçlunun maaş hesabına haciz konulmasına karar verilmiştir. Daha sonra borçlunun icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile haczin kaldırılmasını talep etmesi üzerine icra müdürlüğünce "hesap maaş hesabı ise fekkine, değilse haczin devamına" şeklinde karar verilmiştir. Az yukarda belirtildiği üzere İİK. m.16 hükmü uyarınca haczedilmezlik şikayetinin icra mahkemesi yerine icra müdürlüğüne yapılması, herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Durum bu olunca, borçlunun 21.03.2012 tarihli dilekçeyle İstanbul 14. İcra Müdürlüğüne yaptığı şikayet üzerine icra müdürlüğünce verilen haciz kararından kendiliğinden dönülerek haczin kaldırılması mümkün değildir....
İİK.nun 82/1-4.maddesi uyarınca borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisi haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Buna göre mahkemece borçlunun tüm delillerinin sorularak toplanması ve mahallinde keşif yapılıp fiili durumun tespit edilmesi ile borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin tebligat kanunu uyarınca borçlunun bilinen adresi olan kambiyo senedindeki adrese tebliğe çıkarıldığını ve birlikte çalıştığını beyan eden daimi işçisine tebliğ edildiğini, adresin mernis adresi olmasının borçlunun bu adresi meslek ve sanat icrası amacıyla iş yeri olarak kullanmadığına tek başına delil oluşturmadığını, yapılan tebligatın usulüne uygun yapıldığını beyanla, borçlunun bu yöndeki şikayetinin reddine, mahkeme tebligatın usulsüz olduğu kanaatinde ise İİK.m 169/a maddesine göre iddiasını kanıtlayamayan borçlu-davacının borca yönelik itirazının reddine, davacı borçlunun alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Mevcut bir icra takibi devam ederken alacaklının alacığı için ikinci icra takibi yapmasında korunmaya değer bir hukuki menfaati bulunmamaktadır.( Arslan, Ramazan / Yılmaz Ejder / Taşpınar, Ayvaz, Sema / Hanağası Emel, İcra ve İflas Hukuku. S.B. Ankara 2019, s. 147). İşte bu durumda menfaati ihlal edilen taraf olarak borçlunun korunması söz konusu olacaktır. Hukuki yarar kavramı sadece bir dava şartı değil, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku başta olmak üzere hukuken talep hakkının ileri sürüldüğü her alanda aranan bir şarttır. Talep edilen subjektif hak bakımından tercih edilen talep usulü gereksiz, fazla emek ve zaman gerektiren bir yol ise talep sahibinin hukuki yararı olmadığı kabul edilir....