Davalı vekili, davacının icra takibinde bir kısım kambiyo senedine dayandığını, Ticaret Hukuku hükümleri gereğince kambiyo senedinden doğan borçların borçlunun ikametgahında ifa edilen borçlardan olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını belirterek, öncelikle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddini bu mümkün olmaz ise davacıya herhangi bir borçları bulunmadığı için davanın esastan reddini istemiştir. Mahkemece, takibe dayanak olarak gösterilen çeklerdeki muhatap bankanın Düzce’ de bulunduğu, davalının yerleşim yerinin Düzce olduğu, kambiyo senedine dayalı alacaklar aranacak borç niteliğinde olduğundan İ.İ.K.’nun 50. maddesi gereğince takibin borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yer icra dairesinde yapılması gerektiğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte, borçlunun meskeniyet şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, 22/10/2007 tarihinde haciz konulduğu, 02/03/2011 tarihinde şikayetçinin dosyada itirazının olduğu, şikayetin ise 10/08/2012 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, anılan kararın temyizi üzerine, Dairemizin 26/01/2016 tarih ve 2015/25775 E. - 2016/2063 K. sayılı ilamı ile; ''...Somut olayda ise, taşınmaz kaydı üzerine son olarak, alacaklı vekilinin 18.02.2013 tarihli talebi...
Borçlunun imza inkarı dışında, takibe konu senetteki yazının sahteliğini ileri sürmesi, borcu itiraz niteliğinde olup, bu konu da yukarıda belirtildiği gibi İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle yazıda sahtelik iddiası, başka bir anlatımla borçlunun borçlanma iradesi dışında başka amaçla atmış olduğu imzanın üzerinin bilgisayar ortamında doldurularak kambiyo senedi haline getirildiği iddiasıyla icra mahkemesinde görülmekte olan uyuşmazlıkla ilgili olarak HMK'nun 209. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz....
nun 637. maddesi uyarınca idareci ortağın yapacağı işlemlerin diğer ortakları da bağladığını, davacının zamanaşımına ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, kambiyo senedindeki lehtar kısmına unvanın tam olarak yazılması gerekse bile lehtar kısmındaki unvanın senet arkasındaki ciro yoluyla tamamlandığını, davacının bu sebebe dayanarak dava açması ile ilgili senedin bizzat kendisi tarafından düzenlenerek alınmış olması, alacaklı konumda olması nedeniyle ciro yoluyla devir yapılıp, daha sonra bu eksikliği bahane ederek dava açmasının T.M.K'nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, takibe konu bononun tüm zorunlu unsurları taşıyan, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 170/a maddesi uyarınca açılmış borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetidir....
İcra MahkemesiTARİHİ : 07/06/2007NUMARASI : 2007/525-2007/370 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklının borçlu hakkında başlattığı takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun SSK.dan aldığı emekli maaşına haciz konulduğu görülmüştür. 506 Sayılı Yasanın 121. maddesindeki istisnalara girmeyen takip konusu alacak (kambiyo takibi) nedeniyle 23.11.2005 tarihinde maaş üzerine haciz yapıldığı anlaşılmıştır. Süresiz şikayete tabi olan bu haczedilmezlik şikayeti borçlu tarafça 06.06.2007 tarihinde icra mahkemesinde ileri sürülmüştür....
Borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tesbit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK.nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. TTK.nun 776/1-f. maddesinde bonoda tanzim yerinin yazılı olması gerektiği, aynı kanunun 777/son maddesinde ise tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun tanzim edenin adı ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Tanzim yeri olarak idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazımı yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunlu değildir. Somut olayda, takip dayanağı bono tanzim yeri unsurunu içermediğinden kambiyo vasfında değildir....
İİK'nun 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Buna göre borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının ve dolayısıyla alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. 6102 Sayılı TTK'nun 776/1-e maddesi gereğince, bonoda lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraz ve İİK'nın 170/a maddesi gereğince borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2020/3684 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı davalı tarafından borçlu davacı aleyhine 13.176,84 Euro karşılığı 86.937,00 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip olduğu anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 25/a maddesinde, "Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir. Bu halde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar....
Yani borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte başlar. Başka bir anlatımla, paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği gün bir yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir (Bkz.Prof.Dr.Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı S-343). Somut olayda paranın icra dairesine 03.06.2003 tarihinde yattığı anlaşıldığından, 27.01.2005 olan dava tarihi dikkate alındığında davanın hak düşürücü sürede açılmaması nedeniyle reddi gerekirken, mahkemece paranın alacaklıya ödendiği tarih itibariyle hak düşürücü sürenin geçmediği gerekçesine dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir....
İİK'nın 168, 169 ve 170 ve 170/a maddelerinde; kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren takip müstenidi kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre kambiyo hukuku bakımından takip hakkı olmadığını (şikayet yoluyla) beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Somut olayda; davacı borca itirazda bulunmuş olup, dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir itirazda bulunmamış, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasını ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürmüştür....