WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kâr payı sayılma nedeniyle borç veren tam mükellef kurumda yapılacak düzeltmenin, örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartına bağlanmasının özel konulan bir hüküm olduğu anlaşıldığından, davacı şirketten borç kullanan ......

    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi'nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararıyla; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12/7. maddesi ve 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin 12.4. bölümüne göre, borç kullanan nezdinde yapılacak düzeltmenin her zaman yapılabilecek olmasına rağmen, borç veren nezdinde kâr payı sayılması halindeki düzeltme hakkının, ancak borç kullanan kurumun örtülü sermayeye ilişkin tespit edilen matrah farklarının vergilendirilmesi ve tahakkuk eden verginin ödenmesine bağlı olduğu, borç kullanan kurumun kazancına örtülü sermaye nedeniyle faiz giderinin eklenmesi halinde zarar olması veya bu nedenle oluşan fark kadar vergi matrahının artmaması durumunda borç veren nezdinde düzeltme yapılmasına imkan verilmesi halinde örtülü sermaye düzenlemesinin vergi güvenlik sistemi olmaktan çıkıp vergi planlamasına izin veren bir teşvik müessesesine dönüşeceği ve bu durumun sebepsiz yere hazinenin vergi kaybına neden olacağı gibi vergilendirme işlemlerinde...

      Esas sayılı dosyasında evrakta sahtecilik sebebiyle dava açılmış olduğunu, şimdi de vekiledenin imzalamadığı bir sözleşme ile vekileden borç altına sokulmak istenmekte olduğunu, tüm bu anlatımların ışığında vekiledenlerden ... Otomotiv İnşaat Taşımacılık Temizlik Yemek Hizmetleri San. Tic . Ltd. Şti. Açısından ortada borç doğurucu bir sözleşme bulunmadığını, davacıya borcu olduğu iddia edilen sözleşme sahte olarak düzenlenmiş ve taraflar ... ...-... ... ile vekiledenler ...-... arasında yapılan ve gerçekteki borç-alacak ilişkisini gösteren 2 adet sözleşmeyi bertaraf etmek için şirket alacaklı gösterilerek yapılmış olduğunu, sözleşmede yazılı hükümler muacceliyet kespetmiş istenebilir ve gerçek bir borç ikrarı içeren hükümler olmaktan çok uzak ve borç doğurucu hükümler olmadığını, vekiledenlerden ...'...

        geçerli borç olarak kabulünün gerektiğine karar verildiği, davacının anılan kişiyi gazinodan tanıdığını, aralarında borç alacak ilişkisi olmadığını beyan ettiği, aksi yönde bir delil dosyaya ibraz edilmediğinden davacı ile … arasındaki ilişkinin borç para alma vermeden ibaret olduğu; …'in tekel büfesi işlettiği, davacının sahibi olduğu … Tekstil Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi tarafından bu kişiye katma değer vergisi dahil 20.000,00-TL değerinde preseli pamuk satıldığına dair iki adet fatura düzenlendiği, …'in ifadesinde davacıdan borç para almadığı, satmak üzere telef aldığını beyan ettiği, fatura içeriği mallar için sevk ve taşıma irsaliyeleri düzenlendiği, davacıdan alınan malları arkadaşının ambarına götürdükleri yolundaki ifadesine rağmen faturalar içeriği mallara ilişkin olarak düzenlenen irsaliyelerde yazılı olan adresin anılan şahsa ait tekel büfesi olduğu, ancak söz konusu irsaliyelerde malların teslimine dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı, …'in davacıdan aldığını beyan...

          tan borç alması yönünde bilgi olmadığı, sadece davacının başkan olduğu dönemde borç alındığına ilişkin dayanaksız bir kayıt olduğu, davacı kooperatifin adına para verildiği iddia edilen dönemlerde borç para alma ihtiyacı olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne birleşen alacak davasının ise reddine dair verilen kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı H.. B.. vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 18.11.2013 gün ve 4414 E., 7183 K. sayılı ilamıyla mahkeme kararı bozulmuştur. Bu kez, asıl davada davacı-birleşen davada davalı kooperatif vekili ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı H.. B.. vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....

            KARAR Davacı, davalıya 27.10.2004, 10.12.2004, 30.12.2004, 14.2.2005, 8.4.2005 tarihli 5 adet makbuz ve bir adet 20.10.2004 tarihli havale dekontu karşılığında toplam 22.700 YTL borç verdiğini, davalının borcunu ödemediğini iddia ederek 22.700 YTL nin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacıdan borç almadığını, tarafına makbuz karşılığı yapılan ödemelerin davacının ortağı olduğu dava dışı ... Filtre Ltd. Şti.ne transfer ücreti olarak ödendiğini,savunarak davanın reddini dilemiştir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davanın her iki tarafının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, davalının talebi üzerine davacı asil tarafından “emanet borç para” açıklaması ile banka havalesi yoluyla 60.000,00.-TL borç para verildiğini, davalının borç olarak aldığı bu parayı geri ödememesi üzerine başlatılan icra takibine ise haksız yere itiraz ederek icra takibinin durmasına sebep olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....

                BK.' nun 1. maddesinde de belirtildiği üzere tarafların karşılıklı ve birbirine uygun surette icap ve kabulleri ile meydana gelen sözleşmede, borç bakiyesinin ve taksit miktarının indirilmesi ile ilgili bir hüküm olmaması nedeniyle borç miktarından indirim yapılmaması gerekirken mahkemece, 2009 yılı 1. altı aylık dönem yönünden devreden borç bakiyesinden -%4.99 oranında indirim yapılarak bu dönem ile ilgili 2.473.07.TL' nın davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 25.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Davacı tarafından davalıya gönderilen 03.03.2008 tarihli havale içeriğinde (10.03.2008 tarihinde ödenmek üzere borç) kaydı bulunmaktadır. Davalı icra takip dosyası içerisinde itirazına ekli ihtara cevabında; davacı tarafından gönderilen 4.000 TL'nin davacıdan alacağı olan ilaç fazlalığının nakde çevrilmiş şekli olduğunu belirterek, havale dekontu üzerindeki borç olarak gönderildiği kaydını kabul etmemiştir. Her ne kadar, davalıya gönderilen havale üzerindeki açıklamada (10.03.2008 tarihinde ödenmek üzere borç) olarak gönderildiği belirtilmiş ise de; banka şubesinden paranın alındığı sırada davalının dekont üzerindeki şerhden bilgisi olup olmadığı, parayı çekerken bu şerhe ilişkin ihtirazi kaydının bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Kaldı ki dekontta borç ibaresi bulunmasına rağmen bunun hangi borca ilişkin olduğuna dair bir açıklama da yer almamaktadır....

                    Yerel mahkemece dava icra müdürlüğünde takip kesinleştikten sonra haciz tutanağında davacı şirket yetkilisinin “süre verilsin, bu süre zarfında borcumuzun ödeyeceğiz” şeklindeki beyanda bulunduğu gerekçesiyle bu beyan borç ikrarı kabul edilmiş ve dava reddedilmiştir. Kanımızca haciz tehdidi altında alınan beyanın borç ikrarı niteliğinde kabulü mümkün değildir. Takip kesinleştikten sonra davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edildiğine göre, bu beyanının da açık olması ve haciz tehdidi altında olmaması gerekir. Alınan beyan hiçbir tereddüte yer vermeyecek nitelikte olması gerekir. Borç ikrarı olarak kabul edilmesi için kişinin haciz tehdidi altında olmaması, beyanının açık olması ve borç sebebinin kesinlikle belirgin olması gerekir. Borçlunun haciz tehdidi altında vermiş olduğu beyanı bu koşulları taşımıyor ise borç ikrarı olarak kabul etmek hukuk düzeniyle bağdaşmaz. Nitekim, Yargıtay 19....

                      UYAP Entegrasyonu