Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının diğer itirazlarının ve şikayetlerinin incelenmesinde; Dosya kapsamına göre alacaklı banka tarafından borçlulara noter aracılığı ile ihtarname gönderildiği ve ihtarnamenin borçlulara tebliğ edildiği, borçlular tarafından süresi içerisinde kendilerine gönderilen ihtarla istenen miktarlara itiraz ettikleri anlaşılmış olup bu durumda ihtara konu edilen ve icra emri ile istenen miktara şikayet hakkı bulunmakta ise de; dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak gerektiğinden 18/09/2018 tarihli duruşmada davacı vekiline 500,00 TL bilirkişi ücreti yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edilmesine rağmen davacı vekilince kendisine verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı anlaşıldığından borca itirazın reddi gerektiği gerekçesi ile "1- Yetki itirazının reddine, 2- Borca itiraz ve şikayetin reddine" karar verilmiştir....

Mahkemece yetki itirazının reddine ve taraflar arasında derdest menfi tespit davası bulunduğundan bahisle borca itiraz ve takibin iptali isteminin de reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Sair karar düzeltme nedenleri yerinde değil ise de; 6100 sayılı HMK'nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenlenmiş olup bu hükme göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Buna göre, HMK ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirtilmiştir....

    Madde 170/a-2 gereğince icra takibinin iptaline, davacı olarak senede imza atmış ancak eşinin rızası olmadığından borca itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; davacının hukuki dayanaktan yoksun tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin reddine, icra takibinin davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın usulsüz tebligat bakımından reddine, davanın yetki itiraz bakımından süre yönünden reddine, davanın borca itiraz bakımından süre yönünden reddine, dair karar verilmiştir....

    İcra Müdürlüğünün de yetkili olması nedeni ile yetki itirazı yerinde olmadığından yetki itirazının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, borca itirazın İİK 169. maddesinde yer alan belgeler ile ispat edilemediğinden borca itirazın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıklanan yasa maddesi gereğince devlet bankalarının uyguladığı faiz oranlarına göre hesaplama yapılmadığı, Merkez Bankasına bildirilen oranlara göre hesaplama yapılmış olduğu anlaşıldığından bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli bulunmamış, İcra dosyasında aynı mahkemenin 2020/ 71 esas sayılı...

      Somut olayda, borçlu, takibe itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında, açıkça borca itirazını belirtmemiş, akdi ilişkiyi kabul ettiği yada reddettiği yönünde beyanda bulunmamış olup, bu hali ile borçlunun akdi ilişkiyi kabul ettiği sonucuna varılması mümkün olmadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulanması imkanı bulunmamaktadır....

      İcra Müdürlüğünün 2019/10609 Esas sayılı dosyasında 12/03/2019 tarihinde kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, 15/03/2019 tarihinde ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği, 20/03/2019 tarihinde davacının ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğine yönelik şikayette bulunduğu, borca ve yetkiye itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmesi üzerine davalı tarafın bu karara karşı istinaf yoluna başvurduğu, bunun üzerine dairemizce 28/12/2021 tarihinde 2021/3856 Esas sayılı dosyası üzerinden vermiş olduğu karar ile yetki itirazı geçersiz olduğundan davacının borca yönelik itirazlarının incelenerek hüküm kurulmak üzere kararın kaldırılmasına dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği, kaldırma kararı üzerine ilk derece mahkemesince borca itirazın kısmen kabulü ile 919.740,00- TL asıl alacak yönünden takibin durdurulmasına, işlemiş faiz ve komisyon alacağı yönünden takibin devamına karar verildiği, 15/02/2019 vade tarihli bono alacağından dolayı davalının...

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte yetkiye, imzaya ve borca itiraz niteliğindedir. 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü mevcuttur. HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. HGK'nun 22/09/1976 gün ve 10/1957- 2554 sayılı ve 25/12/1987 tarih ve 1987/506- 1103 sayılı kararlarında da benimsendiği gibi, anılan hükümde, yetki itirazında bulunana, birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağı yasaklanmamıştır....

      İcra dairelerinin yetkisi bakımından da özel bir düzenleme öngörülmemiş olup, yetki hususunda İİK’nun 50. maddesinde HMK’ya atıf yapılmaktadır. (..., B.: İcra ve ... Hukuku, El Kitabı, 2.b., ... 2013, s.179 ve HGK., 24.04.2013 gün ve 2012/9-1435 E., 2013/569 K.). Bu nedenle itirazın iptali davasında olduğu gibi yetki itirazının taraflarca itiraz olarak ileri sürülmesi gerekmektedir. Son olarak yetki itirazında bulunulmasının takip hukuku bakımından değerlendirilmesi gerekirse; sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde bu yöndeki itirazı incelemek İİK'nun 50. maddesi hükmü uyarınca İcra Hukuk Mahkemesi’nin görevine girmektedir. Hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmesi halinde ise, itirazın iptali davasında görevli olan genel mahkeme İİK'nun 50. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğundan öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonucuna göre bir karar vermek durumundadır....

        Somut olayda, davacı alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla takipte davalı borçlunun, süresinde verdiği itiraz dilekçesinde, yetki itirazı dışında borca da itiraz ettiği, ancak akdi ilişkinin borçlu tarafından inkar edilmediği, sadece borçlu olmadığı belirtilerek itiraz edildiği, davaya cevap dilekçesinde de aynı şekilde sadece borçlu olmadığı belirtilerek akdi ilişki inkar edilmediğinden, 6098 sayılı TBK'nın 89. maddesinin uygulanması imkanı bulunmaktadır. Bu durumda, HMK'nın 10, TBK'nın 89. maddesi hükümleri uyarınca sözleşmenin yerine getirileceği ve alacaklının ikametgahı olan İzmir İcra Daireleri yetkilidir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi kararı usul ve yasaya aykırıdır. Davalı borçlu icra takibine yaptığı itirazında borca ve ferilerine de itiraz ettiğinden, davacı alacaklının İİK'nın 68. maddesi uyarınca borca ve ferilerine itirazının kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir....

        Somut olayda hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasının koşullarından biridir. Bu durumda mahkemece İİK.nun 50.maddesi gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan mahkemenin yetkisine yönelik itiraz kabul edilip yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.01.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY YAZISI- Davalı borçlu, icra dairesinin yetkisi ve borca itiraz ettikten sonra açılan itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu