Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun bu haliyle icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu itirazın kabulü halinde aynı Kanunun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK'nin 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değil ise de alacaklı temyiz dilekçesinde bu hususu temyiz konusu yapmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak İİK'nun 169-a/6. maddesine göre, borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesi kanun hükmü gereğidir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Başvuru, 2004 Sayılı İİK'nun 168/5 ve 169/a maddesine dayalı borca itirazdır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde borcun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini iddia eden borçlu bu iddiasını 2004 sayılı İİK'nun 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte belge ibraz etmek suretiyle ispat etmesi gerekir. Aksi taktirde borca itiraz reddedilir. Davacı borçlu vekili takip dayanağı senetlerin müvekkiline ait olup, çocuğunun eğitim giderleri için olduğunu, vadesi gelen ödemelerin müvekkili tarafından yapılmış olup, başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, ödemelere ilişkin dekontların dava dilekçesi ekinde yer aldığını beyan ederek borca itiraz etmiştir. Davacı borçlu vekili borca itirazı kanıtlayan 2004 sayılı İİK'nun 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte bir belge ibraz etmemiştir....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/657 Esas KARAR NO: 2021/628 DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 24/11/2020 KARAR TARİHİ: 07/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile aralannda uzun süre devam eden ticari bir alış-veriş olduğunu, davalının faturalardan doğan ------ borcu doğduğunu, borcun ödenmediğini, bunun üzerine ------ ile icra takibine başlanıldığını, davalının borca itiraz ettiğini ve itiraz neticesinde takibin durduğunu, ---- başvurulduğunu, yapılan toplantıda anlaşma sağlanamadığını, Davalı ile aralannda --- yılındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap bulunduğunu, kesilen fatura örneklerinin ----- dosyaya sunulduğunu, Davalı tarafın borçtan haberdar olduğunu, borca karşı herhangi bir itirazlan bulunmadığını, İcar dosyasındaki alacağı sürüncemede bırakmak için haksız ve kötü niyetli...

      İcra Müdürlüğü'nün 2016/10431 E sayılı dosyası ile yapılan ilamsız takibin mükerrer olduğunu ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe itiraz ettiğini, takibin kesinleşmediğini, itirazın iptali davası açıldığını, bu nedenle İİK'nun 71. maddesi koşullarını taşımayan davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davacının 3.kişinin fiilini taahhüt kabilinden bağımsız olarak borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, tüm borç ve taahhütlerin ödenmesinin üstlenildiğini, davacının takibe konu borçtan sorumlu olduğunu, ayrıca takiplerin tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla açıldığını, mükerrer tahsilat olmamak kaydıyla rehinli takibin yanı sıra ilamsız takip yapılabileceğini, bu nedenle davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkeme; davacının takibe itiraz ettiği, İstanbul 8....

      Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçluların aleyhlerine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takibe karşı yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak, borca itiraz ettikleri, mahkemece, itirazın kabul edilerek takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçluların itirazları kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile......

        Davacı 28/10/2020 tarihinde tebligat usulsüzlüğü ve borca itiraz davası açmıştır. Mahkemece borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara karşı her iki tarafça istinafa başvurulmuştur. Davacı borçluya ödeme emri 27/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı borçlu ise 28/10/2020 tarihinde iş bu davayı açmış olup, borca itiraz davası şekli olarak süresinde değildir. Ancak davacı aynı dilekçede tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunduğundan mahkemece öncelikle borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetinin değerlendirilmesi, tebligatın usulsüzlüğüne kanaat getirilmesi halinde, davacının borca itirazının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davacının borca itirazının değerlendirilmesi isabetsizdir....

        İcra Müdürlüğünün 2019/93 Esas sayılı dosyasında davacı borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, takibin iptali talebi hakkında hüküm tesis edilmediğini, bu durumun hükmün icrasında tereddüt yarattığını ve hükmün infaz kabiliyeti bulunmadığını, takip dosyasında müvekkilinin malvarlığı üzerine konan hacizlerin kaldırılmasının defalarca talep edildiğini, icra müdürlüğünce mahkemece verilen kararın sadece takibin durması yönünde olduğundan bahisle, taleplerinin reddedildiğini, takibin dayanağı senede ilişkin müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı kararın gerekçesinde açıklanmakta iken, hükümde sadece takibin durdurulmasına ifadesinin kullanılmasının ve takibin iptali ifadesine yer verilmemesinin doğru olmadığını, tavzih talebinin reddine karar verilmesinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına ve tavzih talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir....

        Mahkemece, borçluların vekilinin borca (zamanaşımı) itirazı kısmen kabul edildiğine göre, İİK’nun 169/a-5. maddesi uyarınca, kısmen kabul edilen borca itiraz yönünden, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, “takibin iptali” yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. b) İİK'nun 170/3. maddesine göre; icra mahkemesi, 68/a maddesinin 4. fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip İİK'nun 170/2. maddesine göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın %20' sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10'u oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir....

          nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Dolayısıyla, itiraz hakkında İİK.'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin 6. fıkrasında ise; borçlunun itirazının, icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, borçlunun isteği üzerine, kötü niyeti veya ağır kusurunun bulunması koşuluyla alacaklının, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK.'nun 169/a-5. maddesi uyarınca, söz konusu borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, inceleme konusu karar, süresi içinde borçlu tarafından temyiz edilmiş olup, aleyhe bozma yasağı ilkesi gereğince bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....

            Yetkisiz icra dairesinde yapılan takipteki ödeme emrine ilişkin yetkiye itiraz yanında borca da itiraz edilmiş olsa bile yetki itirazının kabulü üzerine dosyanın gönderildiği yetkili icra dairesince yeniden ödeme emri çıkarılacak olup itiraz üzerine takibin durması için tebliğ edilen yeni ödeme emrine de ayrıca itiraz edilmesi gerekir. Yetkisiz icra dairesinde yapılan borca itiraz yetkili icra dairesinde çıkartılan ödeme emri bakımından sonuç doğurmaz. Bu nedenle yeni ödeme emrine itiraz edilmemiş olması halinde takip kesinleşir. İİK 67. maddeye dayalı açılan itirazın iptali davası, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak için açılan bir dava olup takibin kesinleşmiş olması halinde itirazın iptali açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. HMK 114/1-h. maddeye göre hukuki yarar dava şartıdır. HMK 115. maddeye göre; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır ve taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler....

              UYAP Entegrasyonu