kanaatte ise; bu senede ilişkin önceden toplam: 8.000,00 TL ödeme yaptıklarını, buna ilişkin dekont örneklerini dilekçe ekinde sunduklarını, işbu senet için yapılan ödemeler sonucu kalan borç tutarının da 2.000,00 TL olduğunu beyan ederek, 10.000,00 TL bedelli senedin çift vadeli olması sebebiyle takibin iptaline ve tedbiren takibin durdurulmasına, takibin komple iptali konusunda mahkeme aksi kanaatte ise, takibin diğer senet üzerinden devam etmesine ve kalan kısım olan 2.000,00 TL için işlem yapılarak borca itirazlarının kabulüne ve tedbiren takibin durdurulmasına, takibin iptali konusunda Mahkemenin tümden aksi kanaatte olması halinde; dilekçe ekinde yer alan dekontlar dikkate alınarak, her iki senet için yapılan kısmi ödemeler neticesinde ödenmeyen kalan kısım 4.000,00 TL için işlem yapılmasına, kısmi borca itirazlarının kabulüne ve tedbiren takibin durdurulmasına, müvekkili aleyhine haksız yapılan işlemler nedeniyle haklı çıkacakları miktarın %20'sinden az olmamak üzere davalının,...
Borçlunun bu haliyle icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu itirazın kabulü halinde aynı Kanunun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK'nin 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değil ise de alacaklı temyiz dilekçesinde bu hususu temyiz konusu yapmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak İİK'nun 169-a/6. maddesine göre, borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesi kanun hükmü gereğidir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/657 Esas KARAR NO: 2021/628 DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 24/11/2020 KARAR TARİHİ: 07/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile aralannda uzun süre devam eden ticari bir alış-veriş olduğunu, davalının faturalardan doğan ------ borcu doğduğunu, borcun ödenmediğini, bunun üzerine ------ ile icra takibine başlanıldığını, davalının borca itiraz ettiğini ve itiraz neticesinde takibin durduğunu, ---- başvurulduğunu, yapılan toplantıda anlaşma sağlanamadığını, Davalı ile aralannda --- yılındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap bulunduğunu, kesilen fatura örneklerinin ----- dosyaya sunulduğunu, Davalı tarafın borçtan haberdar olduğunu, borca karşı herhangi bir itirazlan bulunmadığını, İcar dosyasındaki alacağı sürüncemede bırakmak için haksız ve kötü niyetli...
İcra Müdürlüğü'nün 2016/10431 E sayılı dosyası ile yapılan ilamsız takibin mükerrer olduğunu ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe itiraz ettiğini, takibin kesinleşmediğini, itirazın iptali davası açıldığını, bu nedenle İİK'nun 71. maddesi koşullarını taşımayan davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davacının 3.kişinin fiilini taahhüt kabilinden bağımsız olarak borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, tüm borç ve taahhütlerin ödenmesinin üstlenildiğini, davacının takibe konu borçtan sorumlu olduğunu, ayrıca takiplerin tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla açıldığını, mükerrer tahsilat olmamak kaydıyla rehinli takibin yanı sıra ilamsız takip yapılabileceğini, bu nedenle davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkeme; davacının takibe itiraz ettiği, İstanbul 8....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Başvuru, 2004 Sayılı İİK'nun 168/5 ve 169/a maddesine dayalı borca itirazdır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde borcun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini iddia eden borçlu bu iddiasını 2004 sayılı İİK'nun 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte belge ibraz etmek suretiyle ispat etmesi gerekir. Aksi taktirde borca itiraz reddedilir. Davacı borçlu vekili takip dayanağı senetlerin müvekkiline ait olup, çocuğunun eğitim giderleri için olduğunu, vadesi gelen ödemelerin müvekkili tarafından yapılmış olup, başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, ödemelere ilişkin dekontların dava dilekçesi ekinde yer aldığını beyan ederek borca itiraz etmiştir. Davacı borçlu vekili borca itirazı kanıtlayan 2004 sayılı İİK'nun 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte bir belge ibraz etmemiştir....
Davacı 28/10/2020 tarihinde tebligat usulsüzlüğü ve borca itiraz davası açmıştır. Mahkemece borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara karşı her iki tarafça istinafa başvurulmuştur. Davacı borçluya ödeme emri 27/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı borçlu ise 28/10/2020 tarihinde iş bu davayı açmış olup, borca itiraz davası şekli olarak süresinde değildir. Ancak davacı aynı dilekçede tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunduğundan mahkemece öncelikle borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetinin değerlendirilmesi, tebligatın usulsüzlüğüne kanaat getirilmesi halinde, davacının borca itirazının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davacının borca itirazının değerlendirilmesi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğünün 2019/93 Esas sayılı dosyasında davacı borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, takibin iptali talebi hakkında hüküm tesis edilmediğini, bu durumun hükmün icrasında tereddüt yarattığını ve hükmün infaz kabiliyeti bulunmadığını, takip dosyasında müvekkilinin malvarlığı üzerine konan hacizlerin kaldırılmasının defalarca talep edildiğini, icra müdürlüğünce mahkemece verilen kararın sadece takibin durması yönünde olduğundan bahisle, taleplerinin reddedildiğini, takibin dayanağı senede ilişkin müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı kararın gerekçesinde açıklanmakta iken, hükümde sadece takibin durdurulmasına ifadesinin kullanılmasının ve takibin iptali ifadesine yer verilmemesinin doğru olmadığını, tavzih talebinin reddine karar verilmesinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına ve tavzih talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçluların aleyhlerine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takibe karşı yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak, borca itiraz ettikleri, mahkemece, itirazın kabul edilerek takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçluların itirazları kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile......
Davalı bu borca ve uygulanan faize soyut beyanlarla haksız ve kötüniyetli olarak itiraz etliğini, Davacı tarafından davalı tarafa fatura konusu----faturaların karşı tarafa gönderildiğini, davalı----- kabul ederek ticari defterlerine işlediği, -----yararlandığını,----- --- düştüğünü,iş bu husus tahkikat safhasında bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme neticesinde de açıkça görüleceğini, davalı itirazında haksız olup kötü niyetli olduğunu,icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiğini,bu nedenle borçlunun itirazının iptali (asıl alacak ve faize itirazın iplaline) takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedimesi gerektiğinin, borçlunun borca vc faize ilişkin itirazının iptaline, takibin İstanbul Anadolu --- Esas sayılı dosyası takip dosyasından devamına, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere inkar lazmînatına hükmedilmesine,yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava...
İcra Müdürünün mirasın reddi kararını görmeden önce takip hukuku kurallarına göre yaptığı işlemleri, kendiliğinden kaldırma yetkisi bulunmamakta ise de bu işlemleri iptali şikâyet yolu ile İcra Mahkemesinden istenebilir. İcra Mahkemesi takipten önce alınan mirasın reddi kararının taşıdığı hüküm ve bu hükümlerin sonuçlarını (TMK 611.) şikâyetin konusu olması nedeniyle değerlendirebilecektir. Mirasın reddi kararına dayanan takibin iptali talebinin borçlu sıfatına itiraz olarak nitelendirilip borca itiraz müessesesi kapsamında değerlendirilmesi başvurunun borca itiraz süreleri ile sınırlandırılması takip hukukunun bütünlüğü ile uyum sağlamaz. İcra hukuku ilâmlı icrayı da bünyesinde bulundurmaktadır. İlâmlı icrada itiraz “İtfa”, “imhal”, “zamanaşımı” ile sınırlı olup, yasada bir başka nedenle ilamlı takibe itiraz edilebileceğine ilişkin düzenleme bulunmamaktadır....