WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm dosya kapsamına göre; takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazının süreye tabi olmadığı, bu sebeple davalının davanın süresinde olmadığına yönelik istinaf isteminin isabetli olmadığı, ödeme emrinin 25/05/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra 22/03/2014 tarihinde yenileme talep edildiği, bu tarihten itibaren takibin yenilendiği 2020 yılına kadar herhangi bir işlem yapılmadığı, takibe konu bononun, tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 749. maddesi uyarınca üç yıllık zaman aşımı süresine tabi olup takip tarihi itibarı ile üç yıllık zaman aşımı süresi dolduğu anlaşılmakla, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde olmadığından, davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır....

İİK. nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti süreye tabi değildir. İcra takibinin dayanağı taksitli satış sözleşmesi olduğuna göre, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi, takibin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK. nun 125. maddesine göre 10 yıldır. Aynı kanunun 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup, 09.05.2018 tarihli yenileme talebi, icra takip işlemi olmadığından zamanaşımını kesmez....

Maddesinde belirtilen yasal 5 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra borca ve fer'ilere yönelik itirazda bulunulduğu da izahtan varestedir. Dolayısıyla, ilk derece mahkemesince, ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayeti ile borca ve fer'ilere yönelik itirazların yukarıda açıklanan nedenlerle süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuken isabetli değildir. B) DAVACI TARAFIN TAKİBİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRAKİ ZAMANAŞIMI NEDENİYLE İCRANIN GERİ BIRAKILMASI İSTEMİ YÖNÜNDEN YAPILAN İSTİNAF İNCELEMESİNDE; Davaya konu takip dosyası incelendiğinde; davacı borçlu (ve dava dışı diğer borçlu) hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği görülmüştür....

Yine İcra Mahkemesi takibin kesinleşmesinden sonraki devrede de İcra Mahkemesine yapılan borca itirazı İİK. hükümlerine göre inceleyip sonuçlandırmakla görevlidir. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye (İcra Mahkemesi sıfatıyla) Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Hanak Asliye (İcra Mahkemesi sıfatıyla) Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 05.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi...

    İcra Mahkemesince yasal süresinde yapılmayan itirazın ve şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin 7 günlük yasal süre içerisinde yapılmadığı, takibin kesinleştiği, zamanaşımı iddiasının ise takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin olup takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı iddiası bulunmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, 14.11.2022 tarihli icra müdürlüğü kararına yönelik şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür. Somut olayda, Örnek 7 nolu ödeme emrinin borçluya 02.04.2009 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 14.04.2009 tarihinde icra dosyasına itiraz ettiği, takipten en geç 14.04.2009 tarihinde haberdar olan borçlunun 15.11.2022 tarihinde yaptığı usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı, takibin borçlu yönünden kesinleştiği anlaşılmaktadır....

      Nolu 24.12.2008 tarihli hisse devrinden doğan alacak bedeli" açıklaması ile borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin borçlu ...’a 02.01.2013 tarihinde tebliğinden sonra borçlunun 08.01.2013 tarihinde takip dosyasına verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, ayrıca icra mahkemesine başvurarak, takip dayanağı belgenin kayıtsız şartsız bir para borcuna ilişkin olmayıp ödeme makbuzu niteliğinde olduğunu, alacaklının alacağını nakden ve tamamen aldığını noter huzurunda kabul ettiğini, bu sözleşmenin borcun bulunmadığının delili olduğunu, ödeme emri düzenlenmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini istediği, mahkemece, borçlunun başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı olarak değerlendirilip icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır....

        Mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin talep niteliği itibari ile borca itirazdır. Ancak murisin takibin kesinleşmesinden sonraki vefatı halinde takip mirasçılar açısından da kesinleşmiş bulunduğundan yani muris döneminde kesinleşen takibe mirasçıların itiraz etme hakları bulunmadığından bu dönemde alınan mirası ret kararı gereğince takibin iptali her zaman talep edilebilir....

        nun 62. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu kuşkusuz olup, borca itirazın ise; aynı Kanun'un 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. Ne var ki, borçlu ...'nın, ödeme emri 22.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği halde mirasın reddi kararına dayalı olarak 16.06.2014 tarihinde icra takibine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, itiraz, İİK.'nun 62/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süre geçirildikten sonra yapılmış olduğundan, adı geçen borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş bulunmaktadır. Belirtilen durum karşısında, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde mirasın reddine ilişkin mahkeme kararını icra müdürlüğüne sunmak suretiyle kesinleşen takipteki hacizlerin kaldırılmasını isteyemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece, istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Her ne kadar Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 E. - 2014/929 K. sayılı olup, Dairemizce de benimsenerek içtihat değişikliğine gidilen kararı ile; mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de, bu ilke, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığı hallerde uygulanmaktadır. Somut olayda, muris ...'in takipten önce 13.01.2010 tarihinde vefat ettiği, takibin mirasçılar hakkında 12.01.2012 tarihinde başlatıldığı, şikayetçi borçlulara ödeme emrinin 19.06.2012, 06.03.2012 ve 22.03.2012 tarihlerinde tebliğ edildiği, mirasın reddine ilişkin davanın, takibin kesinleşmesinden sonra 28.06.2012 tarihinde açıldığı, ...1....

            Diğer taraftan İİK'nun 71/1. maddesinde “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.Takibin kesinleşmesinden sonraki safhada borçlu İİK'nun 71. maddesine göre itfa imhal veya zamanaşımı itirazında bulunabilir....

            UYAP Entegrasyonu