Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlu vekiline 01.02.2016 tarihinde tebliğ edildiğine, borçlu vekilinin ise, 28.01.2016 tarihinde, takibe konu borç hakkında itfa itirazında bulunduğuna göre İİK'nun 168/5. maddesi hükmüne göre yasal beş günlük sürede icra mahkemesine başvurusunda dile getirdiği iddia, İİK'nun 169/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen takip öncesi borca itiraza ilişkindir. Anılan maddenin 5. fıkrasında, itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı düzenlenmiştir. O halde, mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama olanağı bulunmayan İİK'nun 33. maddesi gereği icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tavşanlı İcra Müdürlüğü tarafından davacıya 11.08.2011 tarihli ödeme emri gönderildiğini, ilgili ödeme emri 24.08.2011 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiğini, davacı tebliğ almış olduğu icra ödeme emrine karşı herhangi bir itirazda bulunmayarak borcu kabul ettiği ve takibin kesinleştiğini, hal böyle olunca kesinleşmiş bir icra takibine karşı zaman aşımı itirazında bulunulamayacağını, süresi dışında yapılan imzaya, borca ve faize itirazın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; Şikayetin Kabulü ile; Tavşanlı İcra Müdürlüğü'nün 2022/1524 ( eski 2011/3363) esas sayılı takip dosyasında icranın geri bırakılmasına, dair karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı; davalı vekili yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuş, gerekli harçlar yasal süresinde yatırılmıştır....

    Bu durumda anılan süreç tamamlanmadan icranın geri bırakılması kararı ile birlikte hacizlerin de kaldırılmasına karar verilemez. (Yargıtay 12 Hukuk Diresi 2014/23064 Esas - 2014/30824 Karar ) Somut olayda, örnek 10 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilinin en son 27/02/2012 tarihinde satış talebinde bulunduğu ve zamanaşımının kesilmiş olduğu, bu tarihten dosyanın yenilenme tarihi olan 14/11/2019 tarihine kadar dosyanın işlemsiz bırakıldığı ve yeniden başlayan 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken takibin geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, yukarıda anılan Yargıtay kararı gereğince, haciz zamanaşımı süresi dolduktan sonra konulmuş olsa bile icranın geri bırakılması kararı ile birlikte hacizlerin kaldırılmasına karar verilemez....

    GEREKÇE; Uyuşmazlık, itfa nedeniyle icranın geri bırakılması ve haciz kaldırama talebine ilişkindir. Adana 7. İcra Dairesinin 2015/1390 E sayılı dosyası incelendiğinde, takip türünün genel haciz yoluyla icra takibi olduğu, asıl alacak miktarının 49.459,58 TL olduğu, örnek 7 ödeme emrinin davacıya 26/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, maaş haczi ve ödemeler nedeniyle çeşitli tarihlerde davacıdan tahsilatlar yapıldığı, davacı vekili tarafından 21/02/2019 tarihinde 25.000,00 TL'nin ödendiği belirtilerek müvekkilinin kefilliğine son verilmesi ve maaş haczinin kaldırılması talep edildiği, talebin reddine karar verildiği görülmüştür. Kefalet miktarını aşar şekilde takip yapılması halinde, bu hususun genel haciz yoluyla takiplerde borca itiraz olarak ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. Aksi taktirde takipteki miktar itiraz etmeyen borçlu yönünden kesinleşir....

    nun 170/b maddesinin göndermesi ile aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı olarak takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. TTK'nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. TTK'nun 663/2. maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir süre işlemeye başlar. Somut olayda, takibin borçlu .... hakkında başlatıldığı, borçlunun açtığı imzaya itiraz davasında takibin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığı ve takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun 12.9.2013 tarihinde ölümü üzerine, mirasçısı ...'...

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcranın geri bırakılabilmesi için gereken koşulların oluşmadığını, icranın geri bırakılmasına dair zamanaşımı, itfa ve imhal hallerin söz konusu olmadığından davanın usulden reddini talep ettiklerini, icra emri tebliğ tarihinin 26.03.2022 olup iş bu davanın tarihinin ise 04.04.2022 olduğundan icranın geri bırakılması talebi için öngörülen 7 günlük süreden sonra dava açıldığını, ilamlı takipte borca ve takibe itiraz edilemeyeceğini, müvekkilinin özel hukuk tüzel kişisi olduğundan kamulaştırma yetkisine sahip olmasa da alacaklarını talep hak ve yetkisine sahip olduğunu, kamulaştırma işleminin müvekkil T3 adına yapıldığının karar ilamında da açık olduğunu, itirazın esası da hukuka aykırı olduğunu, dayanak gösterilen Kamulaştıma Kanunu'nun geçici 13.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 03/03/2021 tarih 2018/99 esas ve 2021/14 sayılı kararı ile iptal edildiğini ve uygulanma imkanı bulunmadığını, takip talebi ve ödeme emrinin ilama uygun olduğunu tüm bu nedenlerle...

      Birleşen dosya davacısı vekili dava dilekçesinde özetle, Ayvalık İcra Müdürlüğünün 2017/11135 Esas sayılı dosyasında müvekkili hakkında kambiyo takibi başlatıldığını, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, imza karşılaştırması yapıldığında bu durumun ortaya çıkacağını, imzaya, borca ve fer'ilerine itiraz ettiklerini belirteret takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, icra takibinin 6 aydan fazla işlemsiz bırakılmasının takip hukuku bakımından sonuç doğurduğu, davalı/borçlunun borca ve çeklerdeki imzaya itiraz etmediği gibi borçlu olmadığını veya borcun ödendiğini ispatlayacak bir delil sunmadığı, davacıya yaptığı 1.250,00 TL ödemenin mahsubu ile davacının toplam 13.330,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle, 13.330,00 TL alacağın 24.04.2006 tarihinden ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

        İcra Dairesi'nin 2020/9455 E sayılı dosyasından başlatılan ilamlı takipte borçluya icranın geri bırakılması kararı getirmesi için mühlet verildiğini, borçlu tarafından mühlet içerisinde icranın geri bırakılması kararı sunulmadığı için teminat mektubunun paraya çevrilerek taraflarına ödenmesi talebinde bulunulduğunu ancak icra müdürlüğünce yasaya aykırı bir şekilde görev ve yetkilerini aşarak ilgili mahkemeden icranın geri bırakılması kararı verilip verilmediğinin sorulduğunu ve bu araştırma sonucu temin edilen icranın geri bırakılması kararı üzerine taleplerinin reddine karar verildiğini beyan etmiş, iş bu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; süresi içerisinde icranın geri bırakılması kararının verilmiş olduğu, bu karar icra dosyasına mehil içerisinde sunulmasa bile, sunulduğu anda hüküm doğuracağı, bu nedenle müdürlük işleminde usule aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir....

        İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/01/2020 NUMARASI : 2019/348 ESAS, 2020/58 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz)|Arabuluculukta İcra Edilebilirlik Şerhi KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİANIN ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Gebze 2. Aile Mahkemesi'nin 2018/2 esas sayılı 2019/520 karar sayılı kararına karşı üst mahkemeye itiraz ettiğini, nafakanın çok yüksek olduğu ve düşürülmesi yönünde itiraz dilekçesini verdiğini söyleyerek icranın durdurulmasını istemiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince:"2004 sayılı İİK'nın 33. Maddesinde ilamlı icra yoluyla takiplere karşı sınırlı sayıda sayılan nedenlerle itiraz edilebileceği düzenlenmiştir....

        UYAP Entegrasyonu