İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 26/05/2015 NUMARASI : 2015/5-2015/418 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede borca kısmi itirazda bulunduğu, itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmediğinden bahisle itirazın icra müdürlüğünce reddedildiği, ret kararına karşı icra mahkemesine yapılan şikayet başvurusunun kabulüne karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 62/4. maddesi gereğince, borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o itiraz ettiği miktarı açıkça göstermesi yasal zorunluluktur. Aksi taktirde itiraz edilmemiş sayılır....
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından yanlar arasındaki sipariş sözleşmeleri uyarınca malın davalıya teslim edildiğini, kutu bedelleri ile ilgili faturalar tanzim edilerek davalı şirkete gönderildiğini, davalının bu faturalara itiraz etmediği gibi fatura karşılığı kısmi ödemede bulunduğunu, cari hesaptan kaynaklı bakiye 52.703,74 TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin yetkiye ve borca itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Şti. adına açılan icra dosyasının tüm faiz ve ferilerine itiraz ediyorum." şeklinde olduğunu, itiraz dilekçesinin içeriği itibariyle borca kısmi itiraz niteliğinde olduğunu, itiraz etmek istediği miktarı itirazında açıkça ve ayrıca göstermediğini, mahkeme tarafından şikayet sebeplerinin yerinde görülmediğinde dahi bu defa takibin asıl alacak yönünden devamı gerektiğini ileri sürerek şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince " İstanbul 2....
Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, müvekkilinin borca ve imzaya itiraz etmediği, 19/04/2006 tarihinde diğer borçlu ... ile birlikte ... ya nakit 17.200 TL ödeme yaptığı, ... da kendi el yazısı ve imzası ile bir makbuz düzenleyerek parayı icra dosyasına mahsuben aldığını beyan ettiğini, davalının aldığı parayı icra dosyasında düşürmediğini bildirdiği ve ödenen kısım tutarı kadar takibin, teminat mukabili dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, müvekkilinin davalılara 17.200 TL borcunun olmadığının tespitini, davalıların %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesini talep etmiştir. S A V U N M A / Davalı ... cevap dilekçesinde; "Senet borçluları dava dilekçesinde de belirttikleri gibi borca ve imzaya itiraz etmediler çünkü senet de imzanın da kendilerinindir. Bir yıl kadar sonrada gelip 17.000 TL de kısmi ödeme yaptılar, bakiye borçlarını da hiç ödemediler....
Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (BK. m.101/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (BK. m.107/1) durumlarda, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur. Tek bir borç ilişkisinin söz konusu olduğu durumlarda, borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda, kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir....
Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (BK. m.101/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (BK. m.107/1) durumlarda, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur. Tek bir borç ilişkisinin söz konusu olduğu durumlarda, borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda, kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir....
Öncelikle kısmi dava sonrası, ihbar tazminatı bakımından davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir bilgi ve delil bulunmamakla ihbar tazminatı bakımından takip tarihine kadar işlemiş olan faizden bahsedilemeyecektir. Kıdem tazminatı bakımından ise davalı-borçlu tarafça hem borca hem de faize itiraz edilmekle hesaplama yöntemi itibar edilebilir bir hesaplama şekli değildir. Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Kıdem tazminatı bakımından işletilmesi gereken faiz ve faizin işleme zamanı yasa tarafından belirlenmiştir....
Taraflar arasındaki tebligat usulsüzlüğü şikayeti, borca kısmi itiraz, kambiyo vasfına itiraz, çek komisyon bedeline ve tazminatına itiraz ve faiz oranına itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kısmen kabul, kısmen reddine, çek tazminatı olan 14.859,00 TL yönünden takibin iptaline, çek komisyonuna ve borca ilişkin itirazının reddine, çekin kambiyo vasfına haiz olmadığına ilişkin itirazının reddine, davacının ödeme emrinin tebliğine ilişkin ıttıla tarihinin tespitine yönelik şikayet konusu kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, davacının faiz oranı türü ve miktarına yönelik itirazının kabulüne, faiz oranının 9,75 olduğunun, faiz türünün avans faiz olduğunun tespitine karar verilmiştir....
sebeple 10 torba un fiyatı olan 900 TL borcu bulunduğunu, borca kısmi itirazını sunduğunu ve takibin 19.935,00TL asıl alacak kısmı yönünden iptaline karar verilmesini, talep edilen faiz miktarının asıl borç üzerinden hesaplanmadığından yapılan faiz hesaplamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, faiz hesaplamasının asıl borç miktarı olan 900TL üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek borca itirazının kabulüne, takibin kabul ettiği 900TL tutar yönüyle devamına, diğer kalan miktar yönüyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Davalılar vekili, icra takibine kısmi olarak itiraz ettiklerini ancak davacının talebin tümüne ve borcun aslına itiraz edilmiş gibi işlem yaparak dava açtıklarını, borcun esasına itiraz edilmediğini, itirazın faiz oranına, faiz hesabına ve diğer ferilerine ilişkin olduğunu, talep edilen yıllık %90 oranındaki temerrüt faizinin fahiş olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....