kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile İİK.33/a maddesi gereğince davacı borçlu hakkındaki icranın geri bırakılmasına, sair şikayetlerinin süre aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
zamanaşımına uğramış takibe ve borca itirazlarının dikkate alınarak icranın geri bırakılmasına yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı alacaklıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda da alacağın niteliği itibarıyla zamanaşımı süresi on yıl olup ödeme emrinin 17/03/2004 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, ödeme emrine itiraz edilmeyerek takibin kesinleştiği, alacaklı vekilinin haciz talep etmesi üzerine esas icra müdürlüğü tarafından talimat yazıldığı ve talimat icra dairesinin 22.10.2005 tarihinde borçlunun menkul mallarının haczi için işlem yaptığı, şikayet tarihi 18/06/2015 olup on yıllık sürenin geçmediği ve zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken istemin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ve takibe itiraz edilemeyeceğini ancak İİK 33. kapsamında kalan hallerde icranın geri bırakılması istenebileceğini ve onun da şartlarının oluşmadığını, icra emrinin tebliğ tarihi 26.03.2022 tarihi olup dava tarihinin ise 04.04.2022 tarihi olduğunu, icranın geri bırakılması talebi için öngörülen 7 günlük süreden sonra dava açıldığını, bu sebeple de davanın süre nedeniyle de reddi gerekirken söz konusu usuli itirazları incelemeye alınmaksızın karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu bu nedenlerle kararın istinaf yolu ile kaldırılmasına ve haksız davanın reddine, yargılama giderleri, dava masrafları, harçlar ve sair tüm giderler ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İİK'nun 33-a/1. maddesine göre ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir". Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya 08.04.2002 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlunun 04.06.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda dile getirdiği zamanaşımı iddiası, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olup, takipten önceki döneme dair bir zamanaşımı itirazı yoktur. Kaldı ki, takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazının, takibin şekline göre yasal süresi içerisinde icra mahkemesine yapılması gerekir. Borçlunun İİK'nun 168/5. maddesi hükmüne göre yasal 5 günlük süre içerisinde itiraz etmediği ve takibin bu haliyle kesinleştiği görülmüştür. İİK'nun 71/2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi.... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Bonoya dayalı kambiyo takibinde borçlular, takibin kesinleşmesi sonrası zamanaşımı itirazında bulunup icranın geri bırakılması ile hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş olup mahkemece icranın geri bırakılmasına ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2021/1478 (2009/154 eski esas) sayılı dosyasından davacı yönünden zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından, takipten sonra zamanaşımı nedeniyle icranın bırakılması talebinin ancak ilamlı icra yoluyla yapılan takiplerden istenebileceği, ayrıca 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, takibin kesinleşmesinden sonraki süreçte gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın açıldığı tarihte icranın geri bırakılmasına yönelik verilen ... İcra Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşme şerhinin henüz davacı tarafa tebliğ edilmediği, İİK'nın 33/a maddesinin 2. fıkrası gereğince alacaklının icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra zaman aşımının vaki olmadığının tespiti bakımından 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabileceği, kesinleşme şerhli kararın tebliğinin dava şartı olduğu, söz konusu kesinleşme şerhli karar tebliğ edilmeden, dava şartı gerçekleşmeden süresinden evvel dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İİK'nın 33/a maddesinin 2. fıkrasında; "Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir." düzenlemesi getirilmiştir....
Borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe konu borcu PTT yoluyla takip alacaklısına ödendiğini ileri sürerek borca itirazda bulunduğu, mahkemece talebin kısmen kabulü ile dava tarihinden sonra yapılan ve ödeme olgusunun kabul edildiği 3000 TL alacak yönünden İİK.nun 33. maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Somut olayda, takip borçlusunun dayanak bonoya yönelik iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesi uygulanması gerekip, anılan maddenin 5. fıkrasına göre; "İtirazın kabulü kararı ile takip durur"....
Davalılar vekili, davanın İİK'nın 33/a maddesinde öngörülen süreden sonra açıldığını, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, Yargıtay ilamının davacı tarafa 20.11.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olması ve bu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde davanın açılmamış olması nedeniyle hak düşürücü süreden sonra açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, icra dosyasındaki tebligatların usulüne uygun olarak yapıldığını ve haciz işlemlerine devam edildiğini, ödeme emrinin müvekkiline 14.01.2011 tarihinde tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini, icranın geri bırakılması kararının da kesinleşmiş olduğunu, icra takibine konu çeklerin 6 aylık zamanaşımına tabi olduğunu, takibin kesinleştiği 14.01.2011 tarihinden sonra 23.08.2012 tarihine kadar zamanaşımını kesen bir işlemin bulunmadığını, bu nedenle müvekkili açısından 6 aylık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....