Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebligatının usulüne uygun olduğunu, davacı borçlunun dayandığı sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacının şikayetinin kabulü ile Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2017/12376 Esas sayılı dosyasında davacı adına çıkartılan 26/01/2018 tebliğ tarihli ödeme emri tebligatının davacıya tebliğ tarihinin ıttıla tarihi olarak beyan ettiği 29/11/2018 tarihi olarak tesbitine ve kabulüne, davacı tarafın borca itirazının reddine karar verilmiş, kararın davacı borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 17/02/2021 tarihli ve 2020/2662 Esas 2021/398 Karar sayılı ilamı ile, borçlu vekilinin 03/02/2019 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçesi ise, takipte talep edilen işlemiş faiz ve faiz oranına itirazı ve kambiyo vasfına ilişkin şikayeti kapsamaktadır....
haberdar olunan tarihin herhangi bir delille ispatlanabileceğini, usulsüzlüğü iddia edilen tebliğ işlemi yapılmadan önce, borçlu vekili Av. ...tarafından borca itiraz ile icra takibini öğrenmiş olmasının, o tarihte mevcut olmayan ve usulsüzlüğü iddia edilen ödeme emri tebliğ işlemini öğrendiği sonucunu doğurmayacağını, kıymet takdir raporunun borçlu vekili Av. ...'...
İcra Dairesi'nin 2019/2389 E sayılı dosyasından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte icra emri gönderilmesi şartlarının bulunmadığını, takip öncesi tebliğ edilen kat ihtarnamesine süresi içerisinde itiraz edildiğini, ilamlı takip başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, ödeme emri gönderilmediği için borca itirazlarını sunamadıklarını beyan etmiş, icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılara gönderilen kat ihtarnamesine 04/02/2019 tarihinde noter kanalı ile itiraz edildiğini, ancak hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmiş olması sebebiyle icra emri gönderilebileceğini beyan etmiş, davanın reddine ve takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Esasen davacı borçlu ile 10.10.2018 tarihinde ödeme planı yapıldığını, bu ödeme planının düzenli ödeme yapılmaması sebebi ile 29.04.2019 tarihinde iptal edildiğini, sonrasında borçlunun talebi üzerine 29.05.2019 tarihinde yeniden ödeme planı yapıldığını, bu ödeme planının da yine ödeme yapılmaması üzerine iptal edildiğini ve icra takibine devam edildiğini, davacı borçlunun icra takibinden haberdar olmadığından bahisle icra emrinin iptalini istemesinin iyi niyetli olmadığı gibi dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir....
Dava, itiraz edilmeyerek kesinleşen icra takibinde yasal sürede ödeme yapmayan borçlu hakkında temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasında 15.04.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi bulunmakta olup. Davalı kiracı hakkında 29.02.2012 tarihinde tahliye istekli olarak başlatılan icra takibinde; 15.11.2011 tarihinden takip tarihine kadar ödenmeyen 4.500 TL kira alacağının tahsili istenmiştir. Mahkemece, ödeme emrinin davalıya 19.03.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın davalının yasal sürede borca itiraz etmediği gibi borcu da ödemediğinden bahisle tahliyesine karar verilmiştir İİK.’nun 51/2. maddesine göre kanuni talik hallerinde borçlu hakkında hiçbir icra takip muamelesi yapılamaz. Borçluya ödeme emri tebliği de bir takip muamelesidir....
Hukuk Genel Kurulu’nun,19.11.2014 tarih ve 2013/12- 2240 E.-2014/929 K. sayılı kararında borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olduğu, itirazın ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması ve imzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazların borca itiraz olarak kabulü gerektiği belirtilmiştir....
Somut olayda davacı taraf dava dilekçesinde, takip kapsamında düzenlenen ödeme emrinin yasaya aykırı biçimde düzenlendiğini ileri sürerek ödeme emrinin iptalini ve ödeme emri ekinde takibe dayanak belgelerin gönderilmediğini ileri sürerek ödeme emri tebliğ işleminin iptalini talep etmektedir. Bu taleplerin ilki İİK’ nun 60. ve 16.maddesi kapsamında ödeme emrine karşı şikayet, diğer talep ise İİK’ nun 61. ve 16.maddesi kapsamında ödeme emri tebliğ işlemine karşı şikayet niteliğindedir. Bu iki talebin de icra mahkemesince şikayet olarak değerlendirilip çözümlenmesi gerekirken mahkemece taleplerin genel haciz yolu ile yapılan takipte borca itiraz ve usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilmesi ve bu yönde hüküm tesisi isabetsizdir. O halde mahkemece, uyuşmazlık konusu talepler ödeme emrine karşı şikayet ve ödeme emrinin tebliğ işlemine karşı şikayet olarak çözümlenmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169. maddesi gereğince borca itiraza, İİK 170/a maddesi gereğince kambiyo vasfı şikayetine ve İİK'nın 16. Maddesine dayalı memur işlemini şikayete ilişkindir. İİK'nın 168/3 maddesi gereğince kambiyo vasfına yönelen şikayetlerin ve İİK'nın 168/5 maddesi gereğince borca itirazın ödeme emri tebliğini müteakip 5 günlük yasal sürede icra mahkemesine yapılması gerekir. Somut durumda davacı borçluya ödeme emri 2008 yılında tebliğ edilmiş olup, dava aradan 11 yıl geçtikten sonra açılmakla davacının borca yönelik itirazı ile kambiyo vasfına yönelen şikayeti süresinde değildir. Davacı ayrıca maaş kesintisine yönelik şikayette bulunarak haciz kararının iptalini istemiştir....
İşbu düzenleme uyarınca genel icra takiplerine ilişkin usul uyarınca eldeki davada da borçluya gönderilen ödeme emri üzerine borçlunun yetki itirazının alacaklı tarafından kabulü ile yerleşik içtihatlar uyarınca artık bu ödeme emri ve borçlunun yetki itirazı dışındaki itirazları geçersiz hale gelmiştir. İşbu sebeple eldeki davada takip dosyası kendisine gönderilen yetkili İstanbul Abonelik Sözleşmeleri İcra Dairesinin 2022/... Esas sayılı dosyasından yetkili icra müdürlüğünce İİK'nın 60. maddesine göre takip talebine uygun olarak yeniden ödeme emri düzenlenmesi ve borçluya tebliği zorunludur. Borçlunun, yetkili icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin tebliği üzerine, yeniden itiraz ve şikayet hakkının doğduğu izahtan varestedir. Başka bir anlatımla, yetkili icra dairesinden borçluya gönderilen ödeme emri, borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir....
Buna göre icra müdürünün yetkisi, ödeme emri tebliğ edilmeden önce takip dayanağı senedin unsurları itibariyle kambiyo senedi olup olmadığı ve vadesinin gelip gelmediğiyle ilgilidir. Borçlu şirketin, takip dayanağı senetlerde imzasının bulunmadığı hususu ise aynı maddenin 5. fıkrası kapsamında borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal 5 günlük sürede borçlu tarafından icra mahkemesi nezdinde ileri sürülmelidir. Borçlunun icra müdürlüğüne başvurusu hukuki sonuç doğurmaz. O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....