Ve 2002/845 K. sayılı uyarınca, BK.’nun 493. maddesi emredici nitelikte bulunmamaktadır.Kira sözleşmesinin özel şarlarında yazılı bulunan yukarıdaki hüküm ile kefil olan davalı kendisini kefaletten kurtulma olanağı veren haklarından peşinen feragat ederek, kefaletin 10 yıl süre ile devam edeceğini kabul ettiği, aralarında geçerli bir sözleşmenin mevcut olduğu, davalı kefilin tek taraflı olarak kefaleti geri alamayacağı ,akdin sona ermesine rağmen kefaletin devam etmekte bulunduğu, bu nedenle de dava konusu borçtan sorumlu olacağı mahkemece gözetilerek usulü dairesince bir karar verilmesi gerekirken, BK.’nun 493. maddesindeki bir aylık hak düşürücü süreden bahsedilerek davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; şikayetin hukuki dayanaktan yoksun olup süresinde yapılmadığını, borçtan kurtulmak maksadı ile yapıldığını, takibin kesinleşmesini müteakip haciz uygulanarak borçluya 103 davetiyesi tebliğ edildiğini, taşınmazların 11/12/2015 tarihinde intikalinden sonra yapılan reddin borçtan kurtulma maksadı taşıdığını, dava konusu icra dosyasında satış talep edilince satışın durdurulması için bu davanın açıldığını, mirasın reddi süresinin geçtiğini, şikayetin süresinde olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Yine süresinde borçtan kurtulma davası açmış ve bu davayı kaybetmiş olan borçlu istirdat davası açamayacağı gibi açtığı itirazın iptali davasını kaybeden borçlu da istirdat davası açamaz. Borçlu ödemek zorunda olmadığı bir parayı ödemiş olması; hakkındaki icra takibi şu ya da bu nedenle kesinleştiği için takip konusu borcu ödemek zorunda kalan borçlu daha sonra ödediği paranın gerçek sorumlusu olmadığını yani maddi hukuk anlamında gerçekte sorumlu olmadığını ileri sürerek bu davayı açabilir.( Protesto olan senedini icra takibine konu yapılmaması için ödeyen borçlunun geri alma davası açamayacaktır. (Yargıtay ... Hukuk Dairesi 07.03.1989 T. ....) Keza süresi içinde icra dairesine yaptığı itirazla hakkındaki takibi durdurmuş olan borçlu, daha sonra itirazından vazgeçerek takip konusu borcu, mallarının haciz ve satışını önlemek için öderse geri alma davası açamaz. (KURU, B....
Yapılacak iş, davacının 25.07.2013 tarihinde bizzat tebliğ aldığı, haciz bildirisine dayanarak gönderildiğine ilişkin ihtarın yer aldığı ödeme emri ile borçtan, ve haciz bildirisinden haberdar olduğu 7201 sayılı yasa 32. maddesindeki öğrenmenin gerçekleştiği ancak davanın 6183 s....
Hukuk Dairesi iş bölümünün 8/b. maddesinde; "b) İİK'nın 69. maddesinden kaynaklanan borçtan kurtulma davaları sonunda verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'ne aittir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür. Dairemizce yapılan ön inceleme sonucunda; Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2021 tarihinden itibaren geçerli 431 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 9. Hukuk Dairesi iş bölümünün, 8/b maddesinde belirtilen düzenleme nedeniyle davanın niteliğine göre, istinaf incelemesine bakma görevi 9. Hukuk Dairesi'ne ait olduğundan dosyanın söz konusu daireye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DAVA : Menfi Tespit Davası DAVA TARİHİ : 18/10/2023 KARAR TARİHİ : 30/01/2024 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2024 Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, davalının ... yolunda bulunan taş ocağından kırmataş alımı konusunda anlaştıklarını, taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca, kırmataşın ton başına fiyatı 50,00-TL olup, taraflar arasında yapılan anlaşma doğrultusunda müvekkilinin 15.000,00 ton kırmataşı davalı şirketin şantiyesinden alacağını, müvekkil ile davalı şirket arasında yapılan anlaşma uyarınca, müvekkil davalı şirkete .......
Bu hüküm, borçluya borca aykırı davranarak ve böylece ifası gereken edim yerine kararlaştırılan ceza koşulunu ödeyerek borçtan kurtulma olanağını vermemektedir. Borçlu borca aykırı davrandığı takdirde, sözleşmede ceza koşulu kararlaştırılmasına rağmen, alacaklı borçludan aynen ifayı talep edebilir. Bu nedenle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/I. maddesinde (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158/I.)’de borçlu ya borca aykırı davranarak bunun yerine ceza koşulu ödeyip borçtan kurtulma yetkisini değil, buna karar verme yetkisini alacaklıya vermiştir. Alacaklı, borçlunun borca aykırı davranışı halinde, aynen ifayı talep edebileceği gibi, bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini talep edebilir. Burada, alacaklıya tanınmış bir seçimlik hak söz konusudur. Bu nedenledir ki, ceza koşulunun bu türüne “seçimlik ceza koşulu” (seçimlik cezai şart) adı verilmektedir (Ahmet M. KILIÇOĞLU, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. Bası, Ankara 2012, s. 773)....
olduğu, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine dair karar adil yargılanma haklarını ihlal eden eksik inceleme ile verilmiş bir karar olup, kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, yapılan incelemede, esasen bazı abonelerin hiçbir ticari faaliyeti olmayan kişilerin gerçek dışı bilgi ve belgelerle abonelikleri aldıkları, tükettikleri elektrik enerjisi bedelini ödememek ve bunun borçtan kurtulma yolu olarak kullandıklarının tespit edildiğini, ... ...'...
(Seyit Çavdar, İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Mayıs 2007, sayfa 1444). HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasında görülen iflasın ertelenmesi davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 25.10.2016 gün ve 2016/2353 Esas, 2016/4686 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR - Davacı vekili, müvekkili şirketin ekonomik sıkıntı içine düştüğünü, yasa uyarınca hazırlanan ara bilanço değerlerine göre şirketin borca batık hale geldiğini, şirket borca batık hale gelmiş olmakla birlikte ekte sunulan iyileştirme projesi uyarınca alınacak önlemler sonucu şirketin borca batıklıktan kurtulma ümidinin bulunduğunu, bu durumun alacaklıların da lehine olacağını ileri sürerek, iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Müdahiller vekilleri, davanın reddini istemişlerdir....