Davalı vekili cevabında, işbölümü itirazında bulunduktan sonra davacının elektrik aboneliği yapabilmek amacıyla müvekkili kuruma başvuruda bulunduğunu, yapılan incelemede ilgili yerde Eshab-ı Kehf Külliyesi Yönetim Kurulu Başkanlığı adına abonelik bulunduğunu ve bu aboneliğe ilişkin olarak yüklü miktarda borcun mevcut olduğunun tespit edildiğini, borcu bulunan bir tesis veya kullanım yerine asıl borçlu dışında 3. şahıslarca yapılan abonelik başvurularında muvazaa yani borçtan kurtulma kastının olup olmadığının abonelik işlemi yapan birimce araştırılmasının yerinde ve hukuka uygun olduğunu, kira sözleşmesinde kira başlangıcı olarak 09.02.2008 tarihi yer aldığından, fiili kullanıcı sıfatı ile davacı tarafın da sorumlu olduğunu, davacının abonelik ile ilgili gerekli işlemleri yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
ye yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece bu şirketlerin de borca batık olduğu ve iyileştirme projesine göre borca batıklıktan kurtulma ihtimallerinin olduğu gerekçesiyle iflaslarının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş ise de şirketlerin borca batıklığının tespitinde izlenen yöntem doğru olmamıştır. Davacı şirketlerin grup şirketler olduğu dikkate alındığında, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanabilmekte ve bir . borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamı şirketler kayden borca batık hale gelmektedir....
Mahkemece, davacı şirketin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiş ise de bilirkişi raporunun 13.01.2014 tarihli olduğu, tedbirin 14.01.2015 tarihinde verildiği, davanın 23.12.2015 tarihinde sonuçlandığı, bu tarihler arasında ibraz edilen 07.09.2015 tarihli kayyum raporunda ve karar tarihinden sonra ibraz kayyım raporlarına göre davacı şirketin pasifinin giderek arttığı, borca batıklık miktarının 9.364,664,96 TL'ye yükseldiği, sunulan iyileştirme projesi kapsamında somut bir adım atılmadığı, yapılacak satışlardan elde edilecek afaki kar oranına göre şirketin kurtulacağının ileri sürüldüğü, bu durumda davacı şirketin borçtan kurtulma ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahil .... A.Ş. vekili ile .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, müdahil .......
Sayfa 1170-1178-İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat davaları, ... Çavdar Sayfa 56) Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 31.1.2006 gün 2005/755 esas 2006/757 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere 1 yıllık bu süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Somut olayda, davalı borçlunun itirazı davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinden bir yıllık sukutu hak süresi başlamamıştır. Bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiği halde, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasala aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 10.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durum karşısında; iflasın ertelenmesi üzerine borçlu hakkında "hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur" ise de, iflasın ertelenmesinden önce yapılan (veya tedbiren durdurulan) takiplere ilişkin olarak açılan iflas davası dışındaki, itirazın iptali, borçtan kurtulma gibi takiplere ilişkin davalara, dava bir takip işlemi olmadığından erteleme süresi içinde devam edilebileceği, ancak bu davalar sonucunda verilen ilama dayanarak takip yapılamayacağı konusunda doktrinde bir görüş bulunduğu gibi (Pekcanıtez, Hasan; İflas Ertelenmesi, İBD 2005/2, s.344; Atalay, Oğuz Borca Batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir, s.152), benzer konuda Yargıtay kararları da bulunmaktadır. (Y.19.H.D. 26.01.2010 gün ve 2009/2694-2010/552; Y.15.H.D. 25.02.2008 gün ve 2007/4752-2008/1114)] görüşüne yer verilmiştir....
Bu durum karşısında; iflasın ertelenmesi üzerine borçlu hakkında "hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur" ise de, iflasın ertelenmesinden önce yapılan (veya tedbiren durdurulan) takiplere ilişkin olarak açılan iflas davası dışındaki, itirazın iptali, borçtan kurtulma gibi takiplere ilişkin davalara, dava bir takip işlemi olmadığından erteleme süresi içinde devam edilebileceği, ancak bu davalar sonucunda verilen ilama dayanarak takip yapılamayacağı konusunda doktrinde bir görüş bulunduğu gibi (Pekcanıtez, Hasan; İflas Ertelenmesi, İBD 2005/2, s.344; Atalay, Oğuz Borca Batıktık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir, s.152), benzer konuda Yargıtay kararları da bulunmaktadır. (Y.19.H.D. 26.01.2010 gün ve 2009/2694-2010/552; Y.15.H.D. 25.02.2008 gün ve 2007/4752-2008/1114)] görüşüne yer verilmiştir....
CEVAP; Davalılar tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça davanın asliye hukuk mahkemesinde açılmasının hatalı olduğu, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, davacı tarafça işbu eldeki dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı yoluna gidilmesi gerektiği, davanın dava şartı yokluğundn usulden reddinin gerektiği, alacaklıları farklı, takip dayanakları ve miktarları farklı olan iki farklı icra dosyası tek menfi tespit davasına konu edilerek dava açılmasının hukuken mümkün olmadığı, işbu sebeple de davanın reddinin gerektiğini, takibe konu kambiyo senetlerinin üzerindeki imzaların davacının şahsına ait olduğu, öncelikle davacının senet keşidecisi olup senedi düzenlediği, ödemeyerek davalıyı borçlu konumuna taşıdığını, borçtan kurtulma çabasıyla dava açmış olup amacı davalının borcunun ödenerek zaman kazanmak olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığından davaya bakmaya görevli mahkemeler asliye ticaret mahkemeleri olduğundan görevsizlik kararı verilmesini...
Davacılar, tereke borcunun ödetilmesi tehdidi altında olduklarından hükmen ret şartlarının oluştuğu yönünde açtıkları işbu dava niteliği itibarı ile bir menfi tespit ve borçtan kurtulma davasıdır. Bu davanın öncelikle sonuçlandırılmasında davacıların hukuki yararı vardır. Aksi takdirde 2014/64 Esasında kayıtlı davada verilecek kararla murisin borcu nedeniyle icra takibine ve dolayısıyla sorumlu olmadıkları borçlarla karşı karşıya kalacakları kuşkusuzdur. Kanun koyucu, mirasçıların, murisin borçları yönünden sorumluluk almak istemedikleri takdirde mirası gerçek veya hükmen reddedebilmelerine imkan tanımıştır. (TMK. m.605) Öte yandan, tereke alacaklısı, murise ait bir borç için mirasçıya karşı dava açmış ise mirasçının (davalının) terekenin borca batık olması iddiası da aynı mahkeme tarafından incelenip karara bağlanabilir....
Bu durum karşısında; iflasın ertelenmesi üzerine borçlu hakkında "hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur" ise de, iflasın ertelenmesinden önce yapılan (veya tedbiren durdurulan) takiplere ilişkin olarak açılan iflas davası dışındaki, itirazın iptali, borçtan kurtulma gibi takiplere ilişkin davalara, dava bir takip işlemi olmadığından erteleme süresi içinde devam edilebileceği, ancak bu davalar sonucunda verilen ilama dayanarak takip yapılamayacağı konusunda doktrinde bir görüş bulunduğu gibi (Pekcanıtez, Hasan; İflas Ertelenmesi, İBD 2005/2, s.344; Atalay, Oğuz Borca Batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir, s.152), benzer konuda Yargıtay kararları da bulunmaktadır. (Y.19.H.D. 26.01.2010 gün ve 2009/2694-2010/552; Y.15.H.D. 25.02.2008 gün ve 2007/4752-2008/1114)] görüşüne yer verilmiştir....
Bu durum karşısında; iflasın ertelenmesi üzerine borçlu hakkında "hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur" ise de, iflasın ertelenmesinden önce yapılan (veya tedbiren durdurulan) takiplere ilişkin olarak açılan iflas davası dışındaki, itirazın iptali, borçtan kurtulma gibi takiplere ilişkin davalara, dava bir takip işlemi olmadığından erteleme süresi içinde devam edilebileceği, ancak bu davalar sonucunda verilen ilama dayanarak takip yapılamayacağı konusunda doktrinde bir görüş bulunduğu gibi (Pekcanıtez, Hasan; İflas Ertelenmesi, İBD 2005/2, s.344; Atalay, Oğuz Borca Batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir, s.152), benzer konuda Yargıtay kararları da bulunmaktadır. (Y.19.H.D. 26.01.2010 gün ve 2009/2694-2010/552; Y.15.H.D. 25.02.2008 gün ve 2007/4752-2008/1114)] görüşüne yer verilmiştir. ./.....