"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinin tapu iptali ve tescil talebinin reddine dair ilamın yargılama giderlerine ilişkin bölümünün tahsili amacıyla ilamlı icra takibi başlatıldığı, borçlunun 30.07.2015 tarihinde icra takip dosyasına ödeme yaptığı, borçlunun şikayeti üzerine ... 7....
İİK'nun 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Buna göre borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının ve dolayısıyla alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. 6102 sayılı TTK'nun 776/1-e maddesi gereğince, bonoda lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur....
İİK'nun 170/a-2 maddesinde "İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir." hükmü yer almaktadır. Somut olayda; davacı şirketin, dayanak çekin keşide tarihinde (15/012019 tarihinde) çift imza ile temsil edildiği alacaklının da kabulündedir. Alacaklı banka vekili, cevap ve istinaf dilekçelerinde, çekin ileri tarihli düzenlendiğini iddia etmiş ise de, çekin ileri tarihli düzenlendiği iddiasının borçlunun imzasını taşıyan yazılı belge ile kanıtlanması gerekir....
Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; Mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti yönünden borçlunun iddiası doğrultusunda araştırma yapılarak tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi ve usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca (7) günlük süre içinde yapıldığının tespiti halinde tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, öğrenme tarihine göre itirazın süresinde yapıldığı sonucuna varılırsa borçlunun imzaya vaki itirazının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti yönünden gerekli delillerin toplanması ve sonrasında oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken herhangi bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı, bu durumda yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşıldığından davacı borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden...
Borçlunun senedin lehdar hanesinde tahrifat olduğuna ilişkin şikayeti, İİK.nun 170/a.maddesine dayalı, dayanak senedin kambiyo vasfını taşımadığına ve alacaklının, kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunmadığına yönelik bir şikayet olup, bu durumda keşideci borçlunun adının da aynı olması nedeniyle sözkonusu bonolarda alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği görülmektedir. Türk Ticaret Kanunu'nun 778.maddesi 673. maddesine atıf yapmadığından, bir kimse poliçelerde olduğu gibi kendi emrine bono tanzim edemez, diğer bir anlatımla bonoyu tanzim eden, kendisini lehtar göstererek bono düzenleyemez. Bu husus ileri sürülmese dahi mahkemece re'sen nazara alınması gerekmektedir. (Benzer karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08/11/2012 tarih 2012/15794 esas 2012/32256 karar) Mahkemece takibin tümüyle iptaline karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulü ile alacak ve faiz miktarının düzeltilerek takibin devamına karar verilmesi isabetsizdir....
ise de, senedin takip alacaklısı davalıya dava dışı 2. ciranta tarafından beyaz ciro yoluyla devredildiği, 6102 sayılı TTK.nun 778.maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 687/1.maddesinde; "Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun." hükmünün düzenlendiği, Somut olayda, takip konusu senedin kambiyo senedi özellikleri taşıdığı ve alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu, takip alacaklısının bonoyu iktisabında bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin ispat edilemediği, senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı, bu durumda, 6102 sayılı TTK’nun 687.maddesi hükmü gereği borçlunun “senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile TKHK...
Borçlunun, takibe dayanak senedin, herhangi bir nedenle altına isim ve imzasını attığı bir belgenin üzerinin doldurularak senedin oluşturulduğuna ilişkin sahtelik iddiası yargılamayı gerektirdiğinden, dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün değildir. Mahkemece borca itirazın derdestlik nedeniyle usulden reddine, kambiyo şikayetinin esastan reddine karar verilmesi isabetlidir. Açıklanan nedenlerle davacı borçlunun istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Sayılı ilamı) Dosya arasına alınan icra dosyasının incelenmesinde; ödeme emrinin davacı borçluya 10/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise mahkemeye yasal 5 günlük süreyi geçirdikten sonra 18.03.2016 tarihinde başvurduğu, dilekçede tebligat usulsüzlüğünün de ileri sürülmediği görülmektedir. Bu nedenle, mahkemece davacı borçlunun, kambiyo hukuku bakımından şikayetinin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Sonuç olarak dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
O halde ilk derece mahkemesince, borçlunun itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de; borçlunun itiraz dilekçesinde işlemiş faize itirazı olmamasına rağmen Mahkemece bilirkişi raporu aldırılarak, fazla talep edilen 1.291,78-USD faiz alacağı yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi de yerinde görülmemiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 17/02/2021 tarih ve 2021/33 E. - 2021/520 K. sayılı borçlunun istinaf talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, ... 3....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, kambiyo senetlerine özgü takipte yetkiye, borca ve işlemiş ve işleyecek faize itiraz ile kambiyo şikayeti davasıdır. Takibe konu senet üzerinde bedel kaydı bulunmaması nedeniyle senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı iddiası İİK'nın 168/3. maddesine dayalı kambiyo şikayeti niteliğindedir. İİK'nun 18/3. maddesi gereğince şikayet üzerine icra mahkemesi kanunda aksine bir düzenleme yok ise duruşma açılmasına gerek olup olmadığına karar verir. Duruşma açılmasına karar verir ise ilgilileri duruşmaya çağırır, gelmeseler bile yargılamaya devam ederek gereken kararı verir. Duruşma yapılmasına karar verilmişse artık taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapılmalıdır. Usulüne uygun tebligata rağmen taraflar gelmezlerse o zaman yokluklarında yargılamaya devam edilerek dosya kapsamına göre bir karar verilir. Şikayetlerde HMK'nun 150. ve 320. maddelerinin uygulama alanları bulunmamaktadır....