- K A R A R - Davacı vekili,davalı şirkete 50.000 TL borç verildiğini,borcun ödenmemesi üzerine icra takibine geçildiğini, davalının başlatılan icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğunu belirterek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili,50.000 TL’nin borç olarak gönderilmediğini, davacının vergiye tabi kazancını azaltmak amacıyla kasa fazlalığını borç kimliğine sokarak yasayı dolanmaya çalıştığını, davacı şirketin ortağının 2002-2014 yılları arasında davalı şirketin muhasebeciliğini yaptığını, aynı zamanda davalı şirket yetkilisi ile yakın arkadaş olduğunu,bu ilişkiye dayanarak kasa fazlasının davalı şirkete aktarılmaya çalışıldığını,davacının güven ilişkisini kötüye kullandığını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece, mahkeme kararı ile tespitine karar verilen 01.08.1994-31.05.2005 tarihleri arasındaki sigortalılık süreleri için Kurumdan tescil ve basamak intibakının yapılarak prim borçlarının bildirilmesi ve yine yeni duruma göre 01.06.2005 sonrası sigortalılık süreleri için basamak intibakı sorularak prim borçlarının bildirilmesinin istenilmesi ve 01.06.2005-2010/11 ay sigortalılık süresi için bildirilen prim borçları dikkate alınarak 6111 sayılı Kanunun geçici 19'ncu madde kapsamında borç hesabının Kurumdan istenilmesi, 01.06.2005 tarihi öncesindeki sigortalılık süreleri için de 6111 sayılı Kanundan yararlandırılması ihtimaline göre borç hesabının Kurumdan istenilmesi, Kurum tarafından yapılan tescil ve intibak ve prim borç hesaplarına itiraz edilmesi halinde denetime elverişli bilirkişi raporu temin edilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....
-K A R A R- Davacı vekili, davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine 30.09.2001 vade tarihli 393 ve 407 sayılı borç senetlerine dayanılarak icra takibi yapıldığını, ancak takibe dayanak borç senetlerindeki imzaların davacıya ait olmadığını ileri sürerek, bu iki borç senedinden dolayı davalıya borçlu olunmadığının tesbitini ve lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe dayanak olan borç senetlerindeki imzaların davacıya ait olduğunu, takip talebindeki faizlerin doğru hesaplandığını, müvekkilinin icra takibi yapmakta kötüniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
ın (davalıların babası) sağ iken kendisinden 500 gram altın borç aldığını ve bu borcu ödemeden de vefat ettiğini, vefat eden kayınpederinin mirasçıları olan çocuklarına ve eşine borç aldığını söylediğini ve ödeme tarihi verdiklerini, ancak verdikleri tarihte borçlarını ödemediklerini ileri sürerek, borç alınan 500 gram altının bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, murislerinin davacıdan borç altın almadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, dairenin 22.05.2012 günlü ve 2012/8992 esas ve 2012/13289 karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına karşı davalılarca karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Davacı, davalıların murisi kayınpederine borç altın verdiği iddiasıyla bu davayı açmıştır. Davacının borç verdiğini iddia ettiği tarihte, davalıların murisi ...'...
Havale para ödeme vasıtası olup, bunların borç olarak gönderildiğine ilişkin bir şerhde bulunmadığından, davalıya borç olarak verildiğini ispat yükü davacı tarafa düşer, Toplanan deliler ve dosya kapsamına göre davacı davalıya borç para veridiğıni ispat edememiş ise de, davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak davacı tarafından teklif edilen yeminin, davalı tarafça eda edilmesi halinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalı ... ...'ın tüm temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle kararın davalı ... yararına BOZULMASINA, 500 YTL. duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere verilmesine, 21.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Food S.A firması arasında bayilik- ana bayilik ilişkisi olup, bu ilişki devam ederken davalının, muhtemel alacak borç için teminat olarak gayrimenkul ipoteği istediğini, ticari ilişkinin devamını sağlamak için davalı lehine ipotek verildiğini, söz konusu ipoteğin anapara (kesin borç) ipoteği olmayıp, teminat ipoteği olduğunu, davacının davalıdan nakit borç para almadığı gibi o tarihte hissedarı olduğu şirketin de bulunmadığını, ipoteğin her ne kadar kesin borç ipoteği olarak görünse de, gerçekte bu ipoteğin taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamının sağlanması amacıyla verilen teminat ipoteği olduğunu, taraflar arasındaki bayilik-ana bayilik ilişkisi son erdirilip, 02.10.2006 tarihli anlaşma tutanağı ile tarafların birbirleri nezdinde olan alacak ve borçlarının belirlendiğini, davalının bakiye borcu müvekkilinden almadığı gibi ipoteği de kaldırmadığını, müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin...
Şubesi aracılığı ile borç olarak gönderdiğini,davalıdan birçok defa alacağını istediğini ancak davalının sonra ödeyeceğini söyleyerek borcunu ödemediğini, borç olarak verilen 12.000,00 Alman Markının dava tarihi itibari ile karşılığı olan 10.498,00 YTL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının banka işlemlerinde kolaylık olsun diye kendi adına olmak üzere zaman zaman çalışmakta oldukları Almanya'dan kızı olan eşiyle birlikte para yardımında bulunduğunu, gönderilen paraların karşılıksız olduğunu, borç ilişkisinin ve sözleşmesinin mevcut olmadığını, yardım amaçlı olsa dahi gönderilen paranın zaman aşımına uğradığını, gönderilen parayı karşılıksız bırakmadığını, kızının yıllar önce yapmış olduğu iyilikler karşısında kızı adına bir daire aldığını, gönderilen bu paranın karşılığını bu şekilde ödediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Şti'nin ortağı olan ... arasında borç yenileme protokolü yapılarak katılanın borcunun yeniden yapılandırıldığı, ancak borç yapılandırıldıktan sonra ... Petrol isimli şirkete verildiği iddia edilen senetlerin tek imzalı olup sadece katılan ... tarafından imzalandığı, bu durumda borç yenileme protokolü sonrasında verilen senetlerin hukuken geçerli olup olmadığı konusunda ihtilaf bulunduğu, yine dava dışı ...'nun tek imza ile borç yenilemeye yetkili olup olmadığı noktasında da ihtilaf olduğu, zira ... Petrol şirketinin iki imza ile temsil edildiği, bu nedenle taraflar arasında ticari araç alım satımı sonrasında düzenlenen senetlere dayalı olarak başlatılan icra takibine konu senetlerin bedelsiz kalıp kalmadığı hususunda hukuki ihtilaf olduğu, sanıklar savunmaları, katılan ve tanıklar beyanları ve tüm dosya kapsamına göre mahkemenin beraat hükmünde ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir....
Davacı, davalılara karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini, geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalılardan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ... ise, gönderilen paranın bağış olarak gönderildiğini, davacıdan borç para almadığını savunmuştur. Davalının bu savunması gerekçeli inkar niteliğindedir. Kural olarak havale borç ödeme vasıtasıdır. Davaya dayanak yapılan havale makbuzlarında paranın borç olarak gönderildiğine dair açıklama bulunmamaktadır. Bütün bu olgular gözetildiğinde davacı karz ilişkisini yasal delillerle ispatlamak zorundadır. Miktar itibariyle tanık da dinlenemez. Davacı dosya kapsamındaki yasal delillerle iddiasını ispatlayamamıştır. Ne var ki, davacı, delil listesinde yemin deliline de dayanmıştır. Öyle olunca mahkemece davacıya karz ilişkisi çerçevesinde davalıya borç para verdiğine ilişkin iddiasını ispat açısından davalı ...'...
KARAR Borçlu vekili; takip dayanağı ilamda ve icra emrinde apartman yönetiminin taraf olduğunu, vekil edeninin taraf olmadığını bu nedenle vekil edenine karşı borç muhtırası gönderilemeyeceğini açıklayarak borç muhtırasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın açıldığı ve kararın verildiği tarihte, alacaklı ...'ın lehine hükmedilen tutarlardaki hak ediş tarihleri dikkate alındığında 24. İcra Müdürlüğünün 2014/9803 sayılı takip dosyasında kendisine borç muhtırası gönderilen şikayetçi ... ile ilgisi olmadığı, ...'in ... Apartmanındaki bağımsız bölümün 21.12.2009 tarihinde maliki olduğu, alacaklı ...'ın ilamdaki tutarları hak ettiği tarihin 2005 yılı ve öncesi olması nedeniyle, Yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları karşısında davacı ... Kalenderin sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile borç muhtırasının iptaline karar verilmiştir. Hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....