WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve vekalet ücretine herhangi bir faiz talep edilmediğinin, bu nedenle takip sonrası işlemiş faizin 95.796,09 TL olarak, bakiye borç miktarının ise 31.848,98 TL olarak düzeltilmesi gerektiğinin bildirildiği görülmektedir....

    Mahkemece, ispat yükünün davalıda olduğu, davalının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline, takibin 20.000,00TL asıl alacak üzerinden devamına ve asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davlıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalıya karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini, süresinde geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise, gönderilen paranın Karedalga hidrojen cihazının Ar-Ge çalışmaları nedeniyle gönderildiğini, davacıdan borç para almadığını savunmuştur. Davalının bu savunması gerekçeli inkar niteliğindedir. Kural olarak havale borç ödeme vasıtasıdır. Davaya dayanak yapılan havale makbuzunda paranın borç olarak gönderildiğine dair açıklama bulunmadığı gibi, EFT gönderimi "Karedalga" açıklaması ile gönderilmiştir. Bütün bu olgular gözetildiğinde davacı karz ilişkisini yasal delillerle ispatlamak zorundadır....

      'ün davalıya borç kaydı ile gönderdiği havaleler nedeniyle doğan alacağını temlik aldığını ileri sürerek, alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptalini istemiş; davalı, davacı ile duygusal yakınlaşmaları nedeniyle davacının gönderdiği paraların borç olmadığını savunmuş; mahkemece, davacı ve davalı arasında duygusal ilişki bulunduğu, cinsel birliktelik yaşadıkları, bu süreçte davacı tarafından "borç olarak" ibaresi eklenmek suretiyle farklı zamanlarda davalının hesabına para gönderildiği, davalının ilişkiyi bitirmek istemesi üzerine davacının davalıyı çekmiş olduğu görüntüleri yakınlarına göndermek ve icra takibi başlatmakla tehdit ettiği, bu sebeple ceza dosyasında mahkumiyetine karar verildiği, ceza dosyası kesinleşmemiş ise de tespit edilen maddi vakalar ve dosya kapsamındaki mesaj ve görüşme kayıtları ile taraf ve tanık beyanlarına mahkemece itibar edildiği, gönderilen paranın "eksik borç" niteliğinde olup iadesinin istenemeyeceği, davacının yemin deliline de...

        gerektiğini ve mahkemece tapu devrine dayandırıldıysa neden tüm para Acarağa Şirket hesabına yatmadığını, çünkü müvekkilinden almış olduğu borcu ödediğini ve bu ödeme ile de 15.000- TL Acarağa hesabına geri kalan borç miktarını ise kendi yani T3 hesabına yatırıldığını, davacı tarafın o dönemlerde asgari ücretle çalışan bir işçi olup böyle bir parayı borç olarak verebilmesinin mümkün olmadığını, banka dekontunun bir ödeme aracı olduğu borç olduğunun belirlenmesi için bunun borç olarak gönderildiğine dair açıklamasının bulunması gerektiğini, söz konusu dekontta borç ibaresi bir yana ödeme olarak açıklama bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....

        TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından müvekkili hakkında vefat eden babası Satılmış Sivri'nin varisi sıfatı ile 19/03/2019 tarihli E.43598469 sayılı borç bilgilendirme formu düzenlendiğini ve tebliğ edildiğini, borç bilgilendirme formuna istinaden müvekkili tarafından süresi içerisinde davalı Kuruma 26/03/2019 tarihli 4.743.503 sayılı dilekçe ile itirazda bulunulduğunu, ne var ki Kurum tarafından itiraz hakkında müvekkiline cevap verilmediğini, dava konusu borç bilgilendirme formu incelendiğinde 2000/11, 2000/12 ve 2001/02 dönemine ait borç aslı ve gecikme cezası tahakkuk ettirildiğini, dava konusu işleme dayanak borca ve fer'ilerine itiraz etmekle birlikte, dayanak borcun zamanaşımına uğramış olup müvekkilinden talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle davalı Kurum tarafından müvekkili hakkında vefat eden babası Satılmış Sivri'nin varisi sıfatı ile 19/03/2019 tarihli E.43598469 sayılı borç bilgilendirme formu...

        Kambiyo senetleri illetten mücerret kıymetli evrak niteliğine sahip olduklarından bu senetlerde yer alan hak, temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde, şart olmamakla birlikte, genellikle satım, bağışlama, kira, taşıma gibi bir borçlandırıcı işlem vardır. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça TBK’nın 133/2. maddesi gereğince borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur....

          Bunlardan ilki, borç alan ve veren arasında dolaylı ve dolaysız şirket ilişkisinin varlığı ve sıkı bir iktisadi ilişki bulunması, ikincisi borcun işletmede devamlı surette kullanılması ve üçüncüsü ise bu borçlarla kurumun öz sermayesi arasındaki oranın, emsali kurumlarınkine nazaran bariz bir fazlalık göstermesidir. Örtülü sermayenin varlığı konusunda aranan ilk koşul "kurumların aralarında vasıtalı, vasıtasız birşirket münasebeti veya sıkı bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel kişilerden" borç alınmasıdır. Bu koşul ile, ortakların doğrudan veya ortak oldukları bir başka şirket münasebeti ile kuruma borç (örtülü sermaye) vermeleri, ya da aralarında çok sıkı bir iktisadi münasebet nedeniyle yeterince güven bağı oluşan gerçek veya tüzel kişilerin yine kuruma aslında örtülü sermaye niteliğinde olan borç vermeleri hali kasdedilmektedir....

            Borç ilişkisinde değil dar anlamda borçta söz konusudur. Örneğin satım sözleşmesinde satım parası borcu yenilendiğinde satım sözleşmesi eskiden olduğu gibi geçerli şekilde varlığını devam ettirir. Yenilenen sadece satım parası borcudur. Borcun yenilenmesi alacaklı veya borçlu arasında yapılacak bir sözleşme ile gerçekleşir. Buna yenileme sözleşmesi (neuerungsvertrag) denir. Bu sözleşme tarafların eski bir borç yerine yenisini geçirme iradelerinden oluşur. Yenilemenin varlığını kabul için öncelikle eski bir borç olmalı, yeni borç onun yerine geçmeli ve taraflar yenileme iradesine sahip olmalıdır. Eş söyleyişle, taraflar eski borç yerine geçecek yeni bir borç kurma iradesine sahip olmalıdır. Bu irade yeni bir borç kurmak suretiyle eski borcu ortadan kaldırma, onu sona erdirme iradesidir. Yenileme iradesi sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Tarafların açık iradesi yenileme yönünde birleşmelidir. Yenileme, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir....

            Davacının mesai arkadaşlarından borç para istediğine dair dosyada herhangi bir delil de bulunmamaktadır. İşveren açısından haklı fesih nedenleri 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II. bendinde sayılmış olup iddiaya konu müşteriden borç para alma eylemi işçinin görevi ile ilgili olarak menfaat temini dışında haklı fesih nedenlerinden hiçbirine uygun değildir. Davacının müşteriden borç para istemesi eylemi işyerinde olumsuzluklara neden olabileceğinden geçerli fesih nedeni sayılabilir ise de somut uyuşmazlıkta işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı kabul edilmeli ve davacının ihbar ve kıdem tazminatı istekleri karar altına alınmalıdır. Mahkemece hatalı gerekçe ile iki isteğin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. F)SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

              Havale üzerinde bu paranın borç olarak verildiğine dair bir bilgi yoktur. Hal böyle olunca somut olayda davacının dayandığı belge yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Ayrıca davalının davacının kendisine olan borcuna karşılık bu paranın gönderildiğine dair savunması da gerekçeli inkar(vasıflı ikrar) niteliğindedir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Mahkemece, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki kurulmadığı bildirildiğine göre, borç olarak gönderildiği iddiasının aksini ispat yükü davalı tarafta olduğu ve davalı tarafın, takip konusu miktarın borçtan başka bir nedenle gönderildiği hususunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu