Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kefaletin Türk Borçlar Yasası'nda, avalin ise Türk Ticaret Yasası'nda düzenlendiği, farklı kurumlar olduğu, kefalete ilişkin hükümlerin kıyasen avalde uygulanamayacağı, itiraza dayanak gösterilen yasa maddesinin de aval için değil kefalet için düzenlendiği gerekçesiyle ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş ve mahkemece önceki kararda direnilmiştir. İtiraz eden borçlular vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 29.11.2018 tarih, 2017/11-154 E., 2018/1807 K. sayılı ilamı ile direnme kararının bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir. Talep ihtiyati hacze itiraz istemine ilişkindir. Mahkemece, itirazın reddine karar verilmiş, Dairemizce bu karar avalin geçerli olabilmesi için eşin rızası gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur....

    Avalin senet ile birlikte tedavül etmesi, öncelikle senet üzerinde bulunmasını gerektirir. Bu sebeple avalin normal yeri senedin üzeri, diğer sorumlulukların (dolayısıyla temin edilen sorumluluğun) bulunduğu yerdir. Kambiyo senedi dışında verilmiş bulunan bir teminatın, aval olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla senet üzerinde bulunma, aval bakımından bir geçerlilik şartıdır. Aval şerhi ile ilgili bir önemli özellik, şerhin senet üzerinde bir bütün olarak görünmesi gereğidir. Şerhin içeriği bir bütün oluşturmalı, yani açıklamalar aynı metin içinde veya birbiri ardına yapılmalı, imza bu açıklamaları kapsamalıdır. Sadece imzadan ibaret bulunan avalin ön yüzde bulunması zorunludur (TTK madde 613/3)....

      İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, davaya dayanak olarak icra takibindeki alacaklarının temlik edildiğini, ancak kefalet ilişkisinde rızasının bulunmadığını, sadece bir krediye imza attığını, devam eden diğer kredilerden haberdar olmadığını, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, davaya konu olan icra takip dosyasındaki alacağın kıymetli evrak olan bonodan kaynaklandığı, bonoda davacının aval veren olarak gözüktüğü, bono tarihi ve avalin niteliği göz önüne alındığında rızasının aranmadığı anlaşıldığından, mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Davacı asıl ve birleşen dosyalardaki iddialarını; kefalet belgelerindeki imza kendisine ait ise de kefalet tarihi ve kefalet miktarına ilişkin el yazılarının kendisine ait olmaması ve kefalette rızasının bulunmaması nedeni ile kefaletin geçerli olmadığına, (dava konusu 8.000.000,00 TL tutarlı bono yönünden) davalı bankanın davacı aleyhinde kefaletten kaynaklı borcuna yönelik yasal takip başlatarak davacının ticari itibarına zarar vereceği endişesi ile imzaladığı bononun gabin nedeni ile geçersiz olduğu, ayrıca söz konusu bonoda davacının aval veren sıfatı ile senet ön yüzünde imzası bulunsa da rızası olmadığı için bu avalin geçerli olmadığı, dava konusu bononun teminat senedi olduğu ve dava konusu olan bu bononun açığa imza atılmak sureti ile tanzim edilmiş olması sebebi ile geçersiz olduğu hususlarına dayandırmıştır....

      Hukuk Dairesinin 25.04.2014 tarihli ve 2014/1231 E., 2014/7837 K. sayılı kararı ile: “...İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, 6098 sayılı TBK'nın 584/1'inci maddesinde eşlerden birinin ancak diğer eşin yazılı rızası ile kefil olabileceğinin düzenlendiğini, avalin de kefalet hükmünde olduğunu, aynı Kanunun 603'üncü maddesi uyarınca 584'üncü maddedeki düzenlemenin, avale de uygulanması gerektiğini, ihtiyati hacze konu çekte aval veren müvekkili ...'ın eşi.....'ın yazılı rızasını almadan "avalimdir" ibaresini çek üzerinde imzaladığını, bu sebeplerle muteriz ...'ın verdiği avalin geçersiz olduğunu ileri sürülerek müvekkili aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

        İİK'nun l70/a-2. maddesi gereğince icra mahkemesi alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunup bulunmadığını re'sen araştırmak zorundadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 778.maddesi 673. maddesine atıf yapmadığından, bir kimse poliçelerde olduğu gibi kendi emrine bono tanzim edemez, diğer bir anlatımla bonoyu tanzim eden, kendisini lehtar göstererek bono düzenleyemez. Kural olarak avalin amacı senedin ödenme ihtimalini artırmak ve tedavülünü güçlendirmek düşüncesi ile kambiyo hukukunda yapılan bir işlem olmasıdır. O nedenledir ki lehine aval verilen kimse bono da mutlaka borçlu konumunda olmalıdır. Bonodaki borçtan sorumlu olmayan kişi için verilen aval geçersizdir. Somut olayda, takibe konu bonoda davacı borçlu lehtar-cirantadır. Senedin ön yüzünde keşideci şirket kaşesinin üzerinde iki adet imza yer almaktadır. Davacı lehdar, her ne kadar keşideci şirketin tek yetkilisi ise de, şirket kaşesi üzerindeki her iki imza da, dava dışı keşideci şirketi bağlar....

        Bonoda avalistin geçerliliği için rızası gerekmemektedir. Bono, sebepten mücerret senetlerden olup, arkasındaki temel ilişkiden bağımsız borç ikrarını içeren kıymetli evraklardandır. Senetteki nakden ibaresi senet bedelinin teslim edildiğine dair karine teşkil etmektedir. Bononun unsurları eksik olarak tedavüle sürülüp ibraz anında eksikliğin giderilebilmesi mümkündür. Davacı şirket, bonoda avalist olduğundan bono, arkasındaki temel ilişkiden bağımsız borç ikrarı içerdiğinden ve unsurları eksik bononun tedavüle sürülüp ibraz anında eksikliğin giderilmesi mümkün olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf incelemesi yönünden; davalı vekili, kötüniyet tazminatına hükmedilmediğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Dava dosyasının incelenmesinden, takibin durdurulmasına ilişkin bir ara karar bulunmadığı gibi icra dosyasının incelenmesinden, takibin durmadığı anlaşılmaktadır....

          A.Ş.nin senetlerde keşideci, sözleşmelerde kefil olan müvekkillerinin senetlerde aval veren olduğunu, senet miktarlarının kredi sözleşmesi tutarı ile aynı olduğunu, senetlerin tanzim tarihinin ise kredi sözleşmeleri ile aynı tarihi taşıdığını, anılan senetlerin kredi sözleşmelerinin düzenlendiği sırada bankaya karşı güçsüz olan müvekkillerine kredi verilebilmesi için imzalatıldığını, bankanın bu senetleri başka şekilde almasına olanak bulunmadığını, senetlerin kredi sözleşmelerinin teminatı olarak düzenlendiğinin açık olduğunu, alacaklının GKS sözleşmelerine dayalı takip başlattığını, aynı alacağı teminen senetlere dayalı olarak başlatılan takibin mükerrer olduğunu, senetlerin tanzimi sırasında TBK'nın 584. maddesi uyarınca rızası alınmadığından avalin hukuken geçersiz olduğunu, senetlerin teminat senedi olması ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içermemesi nedeniyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep...

          Davacı vekili tarafından dava dilekçesine ekli olarak ... firması tarafından verilmiş yazı, yabancı dilde yazılı senet fotokopisi ve senedin kaybedildiğine dair tutanak sunulmuş olup, verilen ara karar uyarınca davacı vekilince sunulan senedin Türkçe tercümesinin incelenmesinde; söz konusu senedin bono olup, keşideci ... Güv. Elekt. Sist. San. Ve Tic. AŞ'nin ... tarihinde ... Bank ...'ye veya onun emri havalesine 143.076.-Sterlin, 81 peni meblağı kayıtsız şartsız ödeme taahhüdünde bulunduğu, davacı bankanın keşideci lehine bononun ön yüzüne aval sıfatı ile imza attığı görülmüştür. Dava, TTK'nun 778/ı maddesi atfı ile 757-765 maddeleri arasında düzenlenen kıymetli evrakın iptali istemine ilişkindir. TTK'nun 702/1 maddesine göre aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. Davacı vekilinin de kabulünde olduğu üzere bono lehtara ulaşmadan avalin elinde ve hakimiyet sahasında iken kaybolmuştur....

            Takip dayanağı bono, kambiyo senedi niteliğinde olduğundan taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, bonodan kaynaklanan alacağa, 3095 Sayılı Yasada yer alan ticari temerrüt faizine ilişkin 2/2. maddede öngörülen avans faiz oranlarının uygulanması gerekir....

            UYAP Entegrasyonu