Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davaya konu adi senette ,davalının aval veren konumunda olduğu ,aval verenin de asıl borçlu gibi sorumlu olduğu , ancak lehine aval verilen kimsenin mutlaka bir bono borçlusu olması gerektiği ,davaya konu bonoda keşideci imzası bulunmadığı ,bonoda sorumlu görülmeyen kimse için verilen avalin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3- İstinaf giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, 4- İnceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5- Kararın taraflara tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, İİK'nun 364. ve HMK'nın 361. maddeleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde dairemize veya bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, zayi edildiği ileri sürülen senet (bono senedi) hakkında iptal kararı verilmesi talebine ilişkindir. ----------------------tarafından ibraz edildiğini, ilgili senedin şubeye ibraz edildikten sonra tahsil edilmesi amacıyla borçlunun adresine yakın bir mevkide bulunan------ ----- tarihinde gönderildiğini, tahsil edilemeyen senet protesto edildikten sonra şubeye (bankaya) geri gönderilirken kargoda kaybedildiğinin düşünüldüğünün bildirildiği görülmüştür. Davaya konu bono senedinin görüntüsü ----------huzurdaki dava dosyasına gönderilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde yer verdiği bono senedi bilgileri --- Mahkememize yazılan müzekkere cevaplarında dosyaya bildirilen bono senedi bilgileri uyumludur. Mahkememizce Türk Ticaret Kanunu'nun 762. maddesi gereğince ------ birer hafta arayla üç (3) kez ilân yaptırılmış ve bono senedi üzerinde herhangi bir hak ileri süren ya da itiraz eden olmamıştır....

      , zira bir kambiyo taahhüdü olan avalde rızası aranmasının uygulanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      in sözleşme tarihinde ve halen evli olduğu anlaşılmakla; muvafakatinin alındığına dair veya kredinin TBK 584/3 maddesi gereğince istisna kapsamında olduğuna dair şu aşamada dosya kapsamında herhangi bir belge bulunmadığı, rızası olmaksızın kefalet sözleşmesi geçersiz olacağı nazara alındığında, ihtiyati haciz talebinin reddine..." karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle "...6455 sayılı Kanunla TBK m.584'e eklenen; ''Tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler, için eşin rızası aranmayacaktır.'' hükmü gereğince tarımsal kredi sözleşmelerinde kefalet için rızası şartına istisna getirilmiş olup, müvekkil banka ile borçlu arasında imzalanan sözleşmenin tarımsal kredi olduğu gerekçesiyle kefilin imzasının olmaması usule aykırılık teşkil etmeyecektir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/773 KARAR NO : 2019/311 DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) DAVA TARİHİ : 14/11/2018 KARAR TARİHİ : 12/04/2019 Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı...vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili bankaya tahsile verilen ... tanzim ... vade tarihli ...-TL bedelli borçlusu ... olan senedin şube içerisinde kaybolduğunu, senedin müvekkili banka yedinde kaybolmuş olduğunu, bankanın elinden rızası dışında çıktığını, bu nedenle davaya konu senedin iptali amacıyla iş bu davayı açtıklarını belirtmişlerdir....

          Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “Açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki haklan sınırlayamaz. Bu sınırlandırma “Ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “Açık” olması gerekir (Mustafa Alper GÜMÜŞ, Türk Medeni Kanununun Getirdiği Yeni Şerhler; Vedat Kitapçılık, ... 2007, Birinci Basıdan İkinci Tıpkı Bası, s. 41-42). Somut olayda, davalı dava konusu aile konutu üzerinde taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda bulunan diğer davalı lehine satış işlemi tesis etmiş olup, yapılan yargılama ve toplanan elillerle bu işlem şırasında davacı eşin açık rızasının alındığı ispatlanamamıştır....

            Oysa, Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi, aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin tasarruflarını diğer eşin “açık rızasına” bağlamıştır. Türk Medeni Kanunu bir çok maddesinde, “rıza ve örtülü rıza” kavramı (TMK. m. 16/1, 23/3, 188/2, 199, 204, 215, 223/2, 229/1, 251/1 v.s.) kullandığı halde, aile konutuna ilişkin tasarruf söz konusu olduğunda, “açık rıza” kavramına yer vermiştir. Bu tercih bilinçlidir. Kanun koyucu, bu kavrama yer vermekle, zımni rıza ya da işleme onay verildiğine delalet eden bir takım davranışlardan çıkartılan rızayı yeterli görmemiştir. Rıza beyanı, bu iradeyi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek derecede açık ve kesin olarak göstermelidir. Davacı eşin, açık rızası alınmadan aile konutu üzerinde tesis edilen ipotek, bu rıza verilinceye kadar geçersizdir....

              Somut olayda.taşınmaz aile konutu olup, davalı dava konusu aile konutunu davalılardan ...’a devretmiş . bu işlem sırasında davalı tarafından davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde eşin "Açık rızası" alınmadan yapılan işlemin Hukuk Genel Kurulunca da açıkça ifade edildiği üzere "Geçerli olduğunu" kabul etmek imkansızdır. söyleyişle eşin "Açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "Geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Hal böyle olunca, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca benimsenen yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                Ödeme emri davacılardan Pırıl Erkanlı Üçgül'e 03/03/2021 tarihinde Ankara adresinde tebliğ edilmiş, diğer davacıya tebliğ edilmemiş olup, dava 06/03/2021 tarihinde İİK 168. maddeye göre yasal 5 günlük süre içinde açılmıştır. 6102 Sayılı TTK'nın 776 . maddesinde bonoların yasal unsurları düzenlenmiştir. 777/4'e göre düzenlediği yer gösterilmeyen bir bono düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır . Takip konusu bonolarda İstanbul Mahkemeleri yetkili kılınmış ise de taraflar tacir olmadığından HMK 17. maddeye göre yetki sözleşmesi geçersizdir. Keşideci ve avalin adresinin Ankara olduğu, bonoda düzenleme yeri yer almamakta ise de TTK 777/4'e göre keşideci ve avalin adresinin keşide yeri olarak kabul edileceğinden Ankara İcra Müdürülüğü yetkilidir. Mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verildikten sonra sair itirazlar incelenemeyeceğinden mahkemece sair itirazlara ilişkin karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi hukuken yerindedir....

                UYAP Entegrasyonu