Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2004 yılında anlaşmalı boşandıklarını, müvekkilinin, 10.000,00 TL iştirak nafakası, 12.000,00 TL yoksulluk nafakası olmak üzere toplam 22.000,00 TL nafaka ödemesi hususunda anlaştıklarını, buna yönelik olarak aralarında ek protokol düzenlediklerini ancak çocuk için ödenecek nafakanın mahkemeye sunulan anlaşmalı boşanma protokolünde ayrıca dile getirilmediğini, anlaşmalı boşanma protokolünde 22.000,00 TL'nin yoksulluk nafakası olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını ve mahkemece bu yönünde hüküm kurulduğunu, çocuğun yaklaşık bir yıldır müvekkilinin yanında kaldığını, tüm ihtiyaçlarını müvekkilinin karşıladığını belirterek; davalıya müşterek çocuk için ödenen nafakaların...
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 22....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Davanın kabulü ile tarafların TM.K. 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için aylık 200,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, (tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde), hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 200,00 TL üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, davacının tazminat taleplerinin reddine" karar verilmiştir. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, maddi -manevi tazminat verilmemesinin doğru olmadığını, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğunu belirterek boşanma dışındaki kısımların kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, davacıya yoksulluk nafakası verilmesinin hatalı olduğunu belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine ve davacı-karşı davalı kadın lehine maddi tazminat verilmesine, manevi tazminat talebi ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen bu karar davacı-karşı davalı kadın tarafından; manevi tazminatın reddi yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi, maddi tazminat ve yargılama giderlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2013/649 Esas sayılı dosyasında, müvekkil ve ortak çocuk için ayrı ayrı hükmedilen aylık 300,00'er TL nafakanın arttırılarak, müvekkili için dava sonuçlanıncaya kadar tedbir nafakası olarak 750,00 TL nafakanın dava sonuçlandıktan sonra yoksulluk nafakası olarak ödenmesine, ortak çocuk için dava sonuçlanıncaya kadar aylık 750,00 TL tedbir nafakasının dava sonuçlandıktan sonra iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI A....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davacı tarafça açılan boşanma davasının KABULÜ İLE; tarafların TMK nun 166/1 ve 2 maddeleri uyarınca ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİ İLE BOŞANMALARINA, Tarafların müşterek çocuğu Fatma Yıldırım'ın velayetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba T4 arasında şahsi münasebet tesisine, Davacının iştirak nafakası talebinin kısmen kabulü ile; aylık 250,00TL olan tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren, hüküm kesinleştikten sonra da 300,00TL'nin iştirak nafakası olarak devamı ile davalıdan tahsili ile davacı anneye ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile; aylık 300,00TL olan tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren, hüküm kesinleştikten sonra da 350,00TL'nin yoksulluk nafakası olarak devamı ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacı kadının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 6.000,00TL maddi tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden...
Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. 29. Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Eş söyleyişle, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu ya da ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyecektir. Yine, yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. 30....
b)Dava, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı manevi tazminat ve nafaka talebine ilişkindir. Ortak çocuklar yararına nafaka her zaman talep edilebilir, yoksulluk nafakası ise kanunda; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı şeklinde düzenlenmiştir(TMK m.175). Tarafların Alanya 3. Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi’nin 29.02.2009 tarihli ve 19.03.2009 tarihinde kesinleşen mahkeme kararıyla anlaşmalı olarak boşandıkları anlaşılmaktadır. Boşanmaya ilişkin mahkeme ilamında, tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları nedeniyle taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat yükümlüsünün kusurunun varlığı gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava; iştirak nafakasının artırılması, yoksulluk nafakası ve TMK.nun 174/2. Maddesine dayalı manevi tazminat davası olup, birleşen dava ise TBK.nun 58. maddesine dayalı manevi tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. maddesi) inceleme sonucunda; Asıl dava; iştirak nafakasının artırılması, yoksulluk nafakası ve TMK.nun 174/2. maddesine dayalı manevi tazminat davası olup, birleşen dava ise TBK.nun 58. maddesine dayalı manevi tazminat davasıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294- 297. maddelerinde hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı erkek vekili tarafından yoksulluk ve tedbir nafakası yönünden temyiz edilmiştir. Temyizden sonra davacı kadın 12.01.2024 havale tarihli dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinden feragat ettiğini bildirmişse de; davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı kadının feragat beyanı nafakalar yönünden sonuç doğuracaktır. Buna göre temyiz incelemesi aşamasında ortaya çıkan tedbir ve yoksulluk nafakasına ilişkin feragat hususunda Mahkemece ek karar verilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, gönderme sebebine göre davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....