WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kabulüne, kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, kadın yararına yararına dava tarihi itibariyle aylık 400 TL tedbir nafakası ve aylık 400 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk ... yararına aylık 200 TL tedbir nafakası ve 200 TL iştirak nafakası ile kadın yararına 12.500 TL maddi tazminat, 7.500 TL manevi tazminata hükmedilmiş, hüküm, davacı-davalı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, ortak çocuk ...'...

    nun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına, davacı kadın için dava tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir nafakası takdirine, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davacının maddi-manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000 TL maddi, 2.000 TL, manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, karara karşı davalı tarafın boşanma kararına bir itirazlarının olmadığını, diğer kararların hatalı olduğunu, davacının eşini sevmediğini, istemediğini, söylediğini ispatlamasına rağmen aleyhine haksız olarak yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat verildiğini, yine davacı vekilinin maddi-manevi tazminat talebinden vazgeçtiğini belirtmesine rağmen bu konuda karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek fer'i nitelikteki yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır....

    Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; usulü itirazlarının dikkate alınmadığını, çocuklar için açılan davanın husumetten reddi gerektiğini, boşanmadan sonra kadın ve çocuklara birer daire verildiğini, çocuklara ait olan dairelerin intifa hakkının da kadında olduğunu, kadının sigortalı olarak yüksek miktarda maaşla çalıştığını, erkeğin ise ekonomik durumunun bozulduğunu, bu hususların karar verilirken dikkate alınmadığını, yine asıl davada kadının reddedilen yoksulluk nafakası davası yönünden erkeğe vekalet ücreti verilmemesinin yanlış olduğunu, yine birleşen davanın reddi kararının da yanlış olduğunu belirterek asıl davanın tümden reddine, karşı ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması, karşı dava yoksulluk nafakasının kaldırılması, birleşen davanın ise iştirak nafakalarının kaldırılması davasıdır....

    Karar düzeltme dilekçesi verildikten sonra davalı-karşı davacı kadın, 18.12.2015 tarihli dilekçesi ile talep ettikleri maddi ve manevi tazminat, nafaka ve vekalet ücreti taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir. Ancak, vekalet ücreti davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine dair hüküm kesinleşmiş olduğundan bu yöne ilişkin feragatleri bir sonuç doğurmaz. Ne var ki, temyize konu olduğundan yoksulluk nafakası yönünden kurulan hüküm henüz kesinleşmemiştir. Feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurması sebebiyle bozma kararından sonra gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacının karar düzeltme talebi yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile davalı-karşı davacının yoksulluk nafakası konusunda feragati gözetilerek bir karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

      Mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada bozma ilamına uyulmasına rağmen davalı kadın lehine sınırlandırma yapılarak yoksulluk nafakasının iki yıllık hesaplanarak toptan şekilde ödenmesine karar verilmesi temyiz eden davalı kadın aleyhine olduğundan doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 4-Mahkemece kurulan ilk hüküm davalı kadının temyizi üzerine kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmuş, diğer yönlerden onanmıştır. Mahkemece bu yön gözetilmeden kesinleşen vekalet ücreti hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. 5-Mahkemece davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

        Yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda taraflar, 15.02.2012 tarihli ilamla boşanmış ve davacı yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 09.04.2015 tarihinde, boşanmadan üç yıl sonra açılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, yoksulluk nafakasının TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu nafakanın az miktarda artırılması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

          Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C.2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesiyle düzenlenen boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince, davanın TMK 166/son gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiş, karara karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesince istinaf talebi kabul edilerek, davalı kadının süresinden sonra talep ettiği maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına...

              Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C.2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....

                Aile Mahkemesinin 26/01/2012 tarih 2012/69 esas 78 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve bu karar ile davalı lehine aylık 500 USD yoksulluk nafakası takdir edildiğini, evlilikten kısa süre sonra taraflar arasında anlaşmazlıklar başladığını ve evliliğin yürümeyeceğinin anlaşıldığını, davalının tazminat ve nafaka almadığı sürece müvekkilinden boşanmayacağını söylemesi üzerine müvekkilinin davalının bu şartını kabul ederek anlaşmalı boşanma yoluna gittiğini; ancak, boşanma kararından sonra davalının çalışmaya başladığını ve düzenli gelir elde ettiğini, ayrıca ailesinin yanında yaşaması sebebi ile yüksek meblağda gideri de bulunmadığını, müvekkilinin ise yeniden evlendiğini ve bir çocuk sahibi olduğunu, bu kapsamda boşanmadan sonra davalının ekonomik durumunun olumlu yönde değişmiş olmasına karşın müvekkilinin sorumluluklarının arttığını, ayrıca davalının müvekkiline gönderdiği mailde paraya ihtiyacı olmadığını, aldığı yoksulluk nafakasının tek bir lirasına bile dokunmadığını...

                  UYAP Entegrasyonu