"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı(karşı davacı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı (karşı davalı) vekili, dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının ... Aile Mahkemesinin 2009/525 Esas- 2010/104 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını ve kararın kesinleştiğini, boşanma ile birlikte davalı lehine aylık 250,00 TL nafakaya hükmedildiğini, davalının boşanmadan sonra hemen sigortalı bir işe girdiğini, nafakaya ihtiyacının bulunmadığını ileri sürerek; mahkemece hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bendindeki yoksulluk nafakası hükmünün KALDIRILARAK, yoksulluk nafakası yönünden YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2....
Taraflar arasındaki boşanmadan sonra açılan tazminat ve nafaka davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı (kadın) vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların Alanya 2....
Mahkemece, her ne kadar Türk Medeni Yasasının 177. maddesi gözönünde bulundurularak yetkisizlik kararı verilmişse de, bu maddeye göre boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka, alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunun hüküm altına alındığı, oysa ki; somut olayda boşanmadan sonra açılan ayrı bir davanın söz konusu olmadığı, açılan boşanma davasına karşı cevap dilekçesiyle birlikte karşı talepte bulunulduğu, H.Y.U.Y.'nın 14 ve 203. maddeleri gözönünde bulundurulduğunda, asıl davanın açılmış olduğu mahkemenin asıl davaya karşı açılan karşılık davaya bakmaya da yetkili olduğu gözönünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın asıl davanın açıldığı Abana Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Abana Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/09/2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Velayet ve iştirak nafakası yönüyle ret kararını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Açılan dava, velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir....
Cevap ve karşı dava dilekçesi: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 250.000,00- TL maddi 250.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 500.000,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek kanuni faizi ile tahsiline, müvekkili için aylık 10.000,00 TL tedbir nafakasına boşanmadan sonra işbu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İstinaf Sebepleri 1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki gerekçesine yer verilmeksizin davacının maddî tazminat talebinin reddine karar verildiğini, davalının şiddet eylemleri nedeniyle evini terk etmek zorunda kalan davacının kendi ailesinin evine sığınmak zorunda kaldığını, hükmedilen manevî tazminatın düşük olduğunu, yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiğini belirterek kararı; kusur tespiti, davacının tedbir, yoksulluk nafakası talebi ile maddî tazminat talebinin reddi, davacı lehine hükmedilen manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. 2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının davacıyı kasti olarak darp etmediğini, aralarında çıkan tartışmaların sonucunda karşılıklı birbirlerine vurmaları sonucu olduğunu, bunun sonucunda davalının kasten yaralamadan hüküm giymediğini, davalının darp ettiği konusunda tanık beyanlarının dışında bir delil bulunmadığını belirterek kararı; kusur tespiti, tedbir nafakası ile davacı lehine hükmedilen...
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 6....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı .. oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 13/01/2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar, yoksulluk ve iştirak nafakası bu karar ile takdir edilmiş, temyiz incelemesine konu nafaka artırım davası ise 02/09/2015 tarihinde açılmıştır. Ekonomik ve sosyal durum araştırma sonucuna göre davacı ev hanımıdır, baba yanında kalmaktadır; nafaka yükümlüsü davalı ise, elektrik teknikeridir, 1.200.00 TL maaş almaktadır. Boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat da edilmemiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda tarafların 13.09.1995 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile davacı lehine 100,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacı kadının boşanmadan sonra temizlikçi olarak çalıştığı ve aylık 570,00 TL gelir elde ettiği, davalının emekli olduğu ve aylık 750,00 TL maaş aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....