Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında asıl ve karşı boşanma davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, asıl ve karşı davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesinin yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kabul edilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun menfaatine olup olmayacağı, kurulan kişisel ilişki düzenlemesinin kapsam ve süre itibariyle ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan çocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır. Çocuğun soyadı TMK'nun soybağının hükümleri başlıklı beşinci ayırımda yer alan 321 ve devamı maddelerinde, velayet hakkı ve kapsamı ise, 6. ayırımda yer alan 335 ve devamı maddelerinde düzenlendiğine göre, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa Aile Mahkemesi mi olduğu hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekir. Göreve ilişkin sorunun çözümü; çocuğa soyadını kazandıran pozitif hukuk normlarıyla ve çocuğun doğumla kazandığı soyadını belirleme hakkının velayet hakkının kapsamında bulunup bulunmadığıyla yakından ilgilidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteği, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talebine ilişkindir. Tarafların ... Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Hukuku Dairesinin 26.07.2012'de kesinleşen yabancı mahkeme kararıyla boşandıkları, bu kararın tanındığı ve tanıma kararının 20.05.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma işlemi, bir yabancı mahkeme ilamının "kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi" sonucunu doğurur (5718 sayılı MÖHUK m.58). Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmamıştır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/437-383 sayılı kararı ile annesinin davacı ... olarak düzeltildiği, nüfus kayıtlarında bu düzeltmenin yapılarak gerçek anne ile arasında bağlantının da kurulmuş olması karşısında baba hanesinde kayıtlı çocuğun kaydının iptali ile annesinin bekarlık hanesine onun soyadı ile yazılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, kendisinin yetiştirme yurdunda büyüdüğünü, bu yurtların güvenli olduğunu, çocuğun anneannesinin ilk başta "çocuğa biz bakarız bize nafaka ver" dediklerini, bu şekilde çocuğun anneannesine para verdiğini, sonrasında ise anneannenin çocuğa bakamayacağını söylediğini, kendisinin çocuğu önce kreşe verdiği sonrasında kendisinin evde olamayacağı zamanlarda çocuğun evde tek başına kalamayacağını düşünerek çocuğu kuruma verdiğini, velayetin kaldırılmasını gerektirecek bir durumun olmadığını, kendisinin kötü bir alışkanlığının bulunmadığını, dosyaya sunulan raporun kurum tarafından hazırlandığını yeniden rapor alınması ile bulunmadığını, dosyaya sunulan raporun kurum tarafından hazırlandığını yeniden rapor alınması ile davanın reddini talep ettiği görülmüştür. Sivas 2....
Bu tatiller için Ahu, Ali'ye yetki verecek ve Alin'in gerekli kimliğini ve pasaportunu verecektir, tüm bu süreçte baba çocuğun bakıcısını da yanında götürecektir, müşterek çocuğun yaz okulu, anne ile tatilleri vb nedenlerle annenin velayet hakkı kapsamında çocuğun İstanbul dışında bulunduğu sürelerde baba ile çocuğun şahsi münasebeti babanın çocuğun bulunduğu yere gelmesi suretiyle gerçekleştirilir" şeklinde hükme bağlanmasını talep ettiğini, protokolün 5.maddesinde yer alan çocuğun bu düzenlemeler dışında baba tarafından iki saat önce haber verilmek suretiyle baba ile görüştürülmesine ilişkin düzenlemenin tamamen kaldırılmasını talep ettiğini, anlaşmalı protokolü annesinin o süreçte kanser tedavisi görmesi, tek çocuk olması ve müşterek çocuğun da etkilenmemesi nedeniyle çekişmeli olarak boşanma davası ile meşgul olamayacağı nedeniyle mecburen anlaşmalı bir şekilde boşandığını, annesinin 28.04.2021 tarihinde vefat ettiğini, davalının haksız ve kötü niyetli davranışlarıyla anlaşmalı boşanma...
Annesi ve babası 8.2.2002 tarihinde boşanmış, boşanma kararıyla velayeti anneye bırakılmış, anne 6.3.2002 tarihinde, boşandığı kocası (çocuğun babası) tarafından öldürülmüş, baba, bu sebeple uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olmuş, cezaevinden çıktıktan sonra da 24.7.2014 tarihinde ölmüştür. Çocuk, annesinin babası ...'ın vesayeti altındadır. Mahkeme, "‘çocuğun babaannesiyle görüşmesinin babasına olan öfkesini, bu güne kadar kendisiyle iletişime geçmeyen babaannesi ve diğer aile bireylerine aktarabileceği, öfke ve stresin çocuğun zihinsel gelişiminin yanısıra duygusal gelişimine de zarar verelebileceği izlenimi edinildiği, bu sebeple davacı ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun yüksek yararına uygun olmayacağı kanaatindedir.” Dosyaya alınan rapora göre, çocuğun, %70 oranında zihinsel engelli olduğu görülmektedir....
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; protokol ile boşanmadan 8 ay sonra nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi istemenin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı aleyhine nafaka borcunun ihlali davası açıldığını, davacının işsiz olmasının kendi kusurundan kaynaklandığını, ortak çocuğun velayetinin davalı annede olup dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve de astım nedeniyle tedavi gördüğünü, tedavi, terapi ve eğitim giderlerinin olduğunu, özel okula gittiğini, ayrıca doktor tavsiyesi ile spor yaptığını, hafıza eğitim kursuna gittiğini, bu nedenle harcamalarının yüksek olduğunu, her zaman kontrolü gerektiğini, davacının bildirdiği taşınmazın davalının ailesine ait olduğunu, kardeşinin yurt dışından gönderdiği para ve annesinin Isparta'daki evinin satışından elde edilen para ile satın alındığını, bu taşınmazın gelirinin ortak çocuğun masrafları için kullanıldığını, hali hazırda da küçüğün geri kalan masraflarının anneannesi ve dedesi tarafından karşılandığını, taraflar boşanırken...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Çocuk mallarının korunmasına ilişkin olarak açılan davada Sinop Asliye Hukuk (Aile) ile Bakırköy 10. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 352. ve devamı maddeleri uyarınca açılan çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Somut olayda, mallarının korunması istenen çocuklar ... ve ...’nın babaları ... ’nın’ın vefatı sonucu, velayeti kullanan anne Hamide İncekara’nın yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı hususu kuşkusuzdur....
tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava; boşanmadan sonra açılan maddi manevi tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakası ile ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir....