Davalı-davacı kadın lehine tedbir- yoksulluk nafakasına ilişkin; Davalı-davacı kadın asıl davaya ilişkin 02.08.2016 tarih ikinci cevap dilekçesinde; “ne kendim ne de çocuğum için nafaka ve tazminat talep etmiyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı-davacının "nafaka istemediği" yönündeki beyanı, sonradan tedbir nafakası istemine engel olmadığından bu durumda tedbir nafakasına istek tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir zira eşlerin birbirlerine karşı olan bakım, barınma, koruma, gözetme yükümlülükleri sürekli yinelenen yükümlülüklerden (TMK. md. 169) olduğundan, davalı-davacı kadın lehine tedbir nafakasına talep tarihinde itibaren karar verilebilir .Bu beyan iştirak nafakası yönünden de geleceğe yönelik sonuç doğurmaz ise de yoksulluk nafakası isteminden feragat niteliğini taşımaktadır. Davalı-davacı kadın birleşen davada tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ... tarafından reddedilen tedbir nafakası talebi yönünden; davacı ... tarafından ise kısmen reddedilen nafaka talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Ortak çocuk... yararına kısmen reddolunan nafaka taleplerine yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; İlk derece mahkemesince ortak çocuk... ve davacı ... yararına aylık 1.500’er TL tedbir nafakasına hükmolunmuş, ilk derece mahkemesinin bu kararı, sadece davalı tarafından istinaf edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANDIRIN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/02/2015 NUMARASI : 2013/319-2015/88 Uyuşmazlık; asıl davada tedbir nafakası, birleşen davada boşanma ve ferisi olan tazminat istemine ilişkin olup, hüküm davalı-birleşen dosya davacısı tarafından birleşen dosyaya hasren temyiz edilmiştir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı-davacı vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesi ile delillerini göstermiş, dava dilekçesinde çocuklar için istenilen nafakayı 500 TL tedbir-iştirak, müvekkilinin kendisi için istediği nafakayı ise aylık 500 TL tedbir-yoksulluk nafakası olarak açıklamıştır....
Davada 1500 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, davacı vekilinin boşanma dava dilekçesinde "davacı için nafaka istemedikleri" yönündeki beyanının, boşanma sırasında davacı için tedbir ve yoksulluk nafakası hakkından feragat niteliğinde olduğu, feragattan feragatin mümkün bulunmadığı, davacının dava dilekçesindeki bu beyanının kendisini bağlayacağı, bu hali ile davacının yoksulluk nafakası talep etme hakkının bu beyan ile ortadan kalkmış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Yoksulluk nafakası, boşanma davası açılırken dava dilekçesi ile birlikte veya boşanma davası devam ederken veyahut boşanma davası sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile istenebilir. (HGK. 10.10.1990 gün 1990/2- 407 E. 1990/487 sayılı kararı) Davanın boşanma davasında, dava dilekçesinde nafaka istemediğine ilişkin beyanı sadece tedbir nafakasını kapsar ve bu beyanın ileriye dönük haktan feragat sonucunu doğuracağını kabul etmek hukuken mümkün değildir....
Sonuç olarak; davalı-birleşen dosya vekilinin asıl tedbir nafakası davasında müşterek çocuklar için ayrı ayrı hükmedilen tedbir nafakalarına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK.nun 341/2. ve 352. maddeleri uyarınca miktar itibariyle kesin olması nedeniyle reddine, asıl tedbir nafakası davasında kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasına ve birleşen boşanma davasına ilişkin tüm istinaf başvurularının ilk derece mahkemesinin hükmünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
GEREKÇE : Davacı-davalı kadın tarafından 03/08/2016 tarihinde erkek aleyhine TMK’nın 166/1.maddesine dayalı boşanma davası açılmış, bu davada boşanma ile birlikte, müşterek çocukların velayeti, 300 TL tedbir-yoksulluk nafakası, 200’er TL tedbir-iştirak nafakası, 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Davalı-davacı erkek tarafından 03/03/2017 tarihinde kadın aleyhine TMK’nın 166/1.maddesine dayalı boşanma davası açılmış, bu davada boşanma ile birlikte, 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat isteminde bulunulmuştur....
nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda her ne kadar ortak çocuk ... yararına dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının bozma sonrası mahkeme karar tarihi olan 30.03.2021 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL'ye yükseltilerek kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası, kararın kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiş ise de, ortak çocuk yararına mahkemenin 23.07.2014 tarihli ara kararıyla hükmedilen tedbir nafakası bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen ortak çocuk yararına verilen tedbir nafakası bozmanın kapsamı dışında kalıp kesinleştiği halde miktar arttırılarak yeniden tedbir nafakasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
TMK m. 197 uyarınca tedbir nafakası talebi ile dava açmış, davalı-karşı davacı erkek ise karşı davasında TMK m.195 uyarınca ortak giderlerin tespiti için evlilik birliğine hakimin müdahalesi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiş, karar davacı-karşı davalı ... tarafından nafakaların miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise her iki dava yönünden temyiz edilmiştir. Temyiz üzerine Dairemizin 2015/17189 Esas ve 2016/10626 Karar sayılı 30.05.2016 tarihli ilamı ile kadının temyiz isteminin reddi ile tedbir nafakası davası yönünden verilen kararın onanmasına, karşı dava yönünden ise mahkemece bir karar verilmediğinden TMK m.195 gereği karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiş, erkeğin davası yönünden sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....