Velayet sahibi annenin ölmesi üzerine çocuğun babası, küçüğe kendisinin vasi tayin edilmesi için dava açmıştır. Velayet sahibi annenin ölmesi ile velayet kendiliğinden sağ olan babaya geçmez. Velayetin verilebileceği ana veya babadan birinin hayatta olması halinde koşullar mevcutsa, öncelikli olan küçüğün velayet altına alınmasıdır. Ancak velayetin verilmesi uygun değilse küçüğe vasi atanması yoluna gidilebilir. Küçüğün sağ olan babasının isteği “velayetin kendisine tevdii” niteliğindedir. Bu isteğin esası hakkında inceleme yapma ve karar verme görevi ise Aile Mahkemesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Trabzon Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 19.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....
Tüm dosya kapsamı istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; tarafların halen resmi nikahla evli oldukları, fiilen ayrı yaşadıkları, 2011 doğumlu Afranur ve 2015 doğumlu Azranur isimli müşterek çocukların davalı annenin yanında yaşadığı, davacının başka biriyle birlikteliği olup ondan da bir çocuğu olduğu, taraflar halen evli olduklarından TMK'nın 336/1 maddesi uyarınca velayetin anne ve babadan ortak olduğu, davacının talebinin 336/2 maddesi uyarınca velayetin kendisine verilmesine ilişkin olduğu, mahkemece kararda yazılı nedenlerle velayetin davacıya verilmesine ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, kaldı ki, Yığılca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2020/167 E. sayılı dosyasında kadın tarafından açılan boşanma davasının derdest olduğu, bu davada boşanma kararı verilmesi halinde velayet konusunda da düzenleme yapılacağı dikkate alındığında davacının velayet talebinin reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi...
in velayetinin annesine bırakıldığını, kararın 27.11.2012 tarihinde kesinleştiğini, velayet kendisine bırakılmış olan annesinin 18.04.2015 tarihinde öldüğünü ileri sürmüştür. Ana ve baba, boşandığına ve boşanma kararıyla velayet kendisine verilen anne daha sonra öldüğüne göre, bu halde velayet kendiliğinden babaya geçmez. Dolayısıyla, velayet davalıda değildir. Olmayan bir velayetin doğal olarak kaldırılması da istenemez. Ne var ki, velayet kamu düzenindendir. Dava dilekçesindeki açıklamalara ve yukarıda açıklanan hukuki duruma göre, dava, velayetin kaldırılması niteliğinde değil, çocuk üzerinde velayet hakkına tek başına sahip olan ebeveynin ölümü sebebiyle, çocuğun boşlukta kalan velayetinin yeniden düzenlenmesine ilişkindir. Davada kaldırma talep edilmiş olması, tespit edilen bu hukuki durum karşısında önemli olmayıp, dava, ortaya çıkan bu durumu hakime ihbar niteliğindedir. Bu durumda, ihbar edenin hukuki yararı olup olmadığına bakılmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tedbir Nafakası-Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, velayet ve nafaka yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat ve nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz isteklerinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50'şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki velayetin kaldırılması ve vasi atanması istemine ilişkin davada ... 1. Aile Mahkemesi ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R – Dava, velayetin kaldırılması ve vasi tayini istemine ilişkindir. Aile Mahkemesi'nce, davanın velayetin düzenlenmesi istemine ilişkin olduğu, ancak velayet hakkının yasal olarak anne ve babaya hasredilmiş olup davalı anneannenin velayet hakkını kullanma hakkına sahip olmadığı, anneannenin çocuklara ancak vasi olarak atanabileceği, vesayet davalarında ise Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından boşanma davası yönünden; davalı kadın tarafından ise velayetin düzenlenmesine ilişkin dava, boşanma davasında tedbiren düzenlenen velayet ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Aile nüfus kayıt örneğine göre tarafların .... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2016/209 esas 2016/201 karar sayılı kararı ile 18.07.2016 tarihinde boşandıkları, velayetin babaya verildiği anlaşılmaktadır. Bu halde evlilik boşanma ile sona ermiş, görülmekte olan davalar konusuz kalmış, açıklanan husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Aile Mahkemesinin 2019/829 esas sayılı dosyada boşanma davasının çekişmeli olarak görülmeye devam ettiği, bu aşamada ayrıca davacı kadın tarafından 03/12/2019 tarihinde de Kocaeli 3.Aile Mahkemesinin 2019/664 esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığı, mahkemenin 24/01/2020 tarihli ve 2019/829 karar sayılı ilamı ile bu boşanma davasının daha önce anlaşmalı olarak açılıp, çekişmeli boşanma davası olarak devam eden Kocaeli 4. Aile Mahkemesinin 2019/829 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği, halen asıl ve birleşen boşanma davalarının derdest olduğu; davacı babanın eldeki istinafa konu velayetin değiştirilmesi davasını ise 21/10/2019 tarihinde açtığı, dilekçesinde anlaşmalı boşanma davasında verilen velayetin değiştirilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Buna göre, davacı babanın talebi TMK'nın 349.maddesine dayalı velayetin değiştirilmesi talebi olup, bu davanın görülmesi için öncelikle velayetin daha önceden düzenlenmiş ve kesinleşmiş olması gerekir....
Bu halde Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanma kararı verilemez. Böyle bir durumda taraflardan delilleri sorulup; göstermeleri halinde delilleri toplanıp, sonucuna göre Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılarak buna göre hüküm kurulmalıdır. Bu bakımdan Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi çerçevesinde boşanma kararı verilmesi doğru değildir. Ne var ki, hükmün boşanmaya ilişkin kısmı temyiz edilmediğinden, bu yön bozma sebebi yapılmamış yanılgıya değinilmekle yetinilmiştir. 2-Ortak çocuğun velayetine ilişkin tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve hasıl olacak sonucuna göre velayetin düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
KARŞI OY Boşanma kararıyla müşterek çocukların velayetinin anneye bırakılmış olması, velayetin kullanılmasına (TMK.m.182/2) ilişkin olup, bu nitelikteki bir karar, babanın ergin olmayan çocukları üzerindeki kanundan doğan (TMK.m.335/1) velayet hakkını kendiliğinden kaldırmaz. Kullanılması kendisinde olmasa bile hak varlığını kaldırılmadığı sürece devam ettirir. Bu bakımdan, mahkemece, ayrıca babanın çocuklardan Hümeyra üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına karar verilmiş olması doğrudur. O nedenle değerli çoğunluğun yukarıda 2.maddenin (b) bendinde yer alan "velayet babaya verilmediği halde, verilmeyen velayetin kaldırılmasına da karar verilemeyeceğine" ilişkin gerekçesine ve hükmün bu yönden düzeltilmesine katılmıyorum. Kaldırma kararı doğrudur ve onanmalıdır....
Nüfus idaresi tarafından ihbar edilen dava Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesine dayalı vasi atanmasına, anne tarafından açılan dava Türk Medeni Yasası’nın 183. maddesine dayalı velayetin düzenlenmesine ilişkin olup; mahkemece öncelikle velayetin düzenlenmesi talebi yönünden tefrik kararı verilip ayrı bir esasa kaydedildikten sonra bu talep yönünden görevsizlik kararı verilmesi; vesayete ilişkin davanın da anılan dosyanın sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 11.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....