AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/737 ESAS DAVA KONUSU : Boşanma Ve Mal Paylaşımı KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı kadın boşanma davası ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00- TL lik katılma alacağı davasına konu evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan iki araba ve bir ev üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve katılma alacağı miktarının bilirkişi incelemesinde belirlenecek bedel üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, her üç boşanma davasında, bu davaların esasını oluşturan "boşanma" talepleri konusunda ayrı ayrı hüküm kurulması yerinde olmakla birlikte, evlilik birliğinin sarsılması sebebine(TMK m. 166/1) dayalı boşanma davaları için ayrı , zina sebebine dayalı(TMK m.161)boşanma davası için ayrı kusur belirlenerek, sonucunda boşanma davalarının eki niteliğinde bulunan tazminat talepleri konusunda her bir dava türü(özel/genel boşanma sebebine dayalı davalar) için ayrı ayrı hüküm kurulması doğru olmamıştır. Evlilik birliği sona erinceye kadar, herhangi bir sebeple açılmış boşanma davalarında taraflara yüklenmiş tüm kusurlar, birlikte değerlendirilip, tarafların kusur oranlarının bir kez belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre maddi-manevi tazminatlar ile yoksulluk nafakası konularında her bir taraf yönünden bir kez hüküm kurulması gerekir....
Davalı - karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacı kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin 2017 yılında Avanos'ta trafik kazası geçirmesi nedeni ile sağ bacağının kesildiğini, davacı kadının bu durumda iken müvekkilini Ömer Şahin isimli kişi ile aldattığını, asıl davanın reddine karşı davalarının kabulü ile 300.000 TL maddi, 300.000 TL manevi tazminata hükmedilerek zina sebebi ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesi tarafından boşanma talebi bakımından yabancı mahkeme kararının kesinleşerek icra edildiği görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin Maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından TMK md.161 uyarınca ispat edilemeyen zina nedenli boşanma davasının ferilerine yönelik davanın reddine şeklinde karar verildiği görülmüştür....
görüşünü benimsediğini, Boşanma davasında boşanma kararıyla birlikte asli olarak velayet, nafaka ve tazminat konularının karara bağlandığını, taraflar arasında kesinleşmiş boşanma davasında "ileride katkı payı alacağı davası açacağımız için anılan taşınmaz kaydına tedbir konulması" taleplerinin mahkemece tensip kararıyla "talep edilen "tedbirin eldeki davanın konusu olmadığından" gerekçesiyle red ettiğini, gerçekten de öğretiye göre de; katkı payı alacağı boşanmanın asli unsuru olmayıp feri unsuru olduğundan anılan nedenlerle HMK m 303' te düzenleme altına alınan kesin hüküm Mal paylaşımından feragat edilecekse; açıkça, “….katılma alacağı ve değer artış payı alacağı talep hakkımdan feragat ediyorum…” şeklinde bir ibareye yer verilmesi gerektiğini ve protokolün hakim tarafından onaylanması gerektiğini bu şekildeki bir ibare ve hakim onayı ile birlikte boşanma davasından sonra tarafların birbirlerine mal paylaşımı davası açmasının mümkün olamayacağını belirtmiş Dava konusu taşınmazın...
Buna göre ilk derece mahkemesinin tarafların zina nedeniyle boşanmalarına ilişkin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının bu yönde yaptığı istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Davalının evlilik birliğini temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve kusur belirlemesi yönünden; Mahkeme dava konusu yapılan herbir boşanma sebebi hakkında ayrı ayrı hüküm kurmak zorundadır (HMK m. 26/1).Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2016/19221 E. 2018/6740 K sayılı 28.05.2018 tarihli kararı) Buna göre; ilk derece mahkemesinin davacı kadının TMK.161 maddesindeki zina hukuki sebebine, 163 maddesindeki pek fena muamele veya onur kırıcı davranış ve genel boşanma sebebi olan TMK.166/1 maddesine dayalı boşanma talepleri hakkında ayrı ayrı karar vermesi doğru bulunmuştur. TMK'nun 166.maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2012/944 esas numarası ile görülen boşanma, nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminat ile mal paylaşımı davası açtığını, ancak dava devam ederken Murat Yağçı'nın vefat ettiğini, eşinden şiddet görmüş ve boşanma davası açmış müvekkilinin bu aşamada zaman bakımından mirasçı sıfatı kazanması ve rızası dışında herhangi bir şekilde kendisi tarafından kullanılmayan kredinin sorumluğunun yükletilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, icra inkar tazminatına ilişkin ise müvekkilinin kredi kullanımı hakkında veya yapılan harcamalar konusunda vefat eden eşi Murat Yağçı tarafından bilgilendirilmediği açık olduğundan müvekkilinin kötü niyetinden bahsedilemeyeceğini belirterek, açıklanan bu sebeplerle usule ve hukuka aykırı olan davanın kabulüne ilişkin kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....
(Muhalif) (Muhalif) KARŞI OY YAZISI Davacı kadın eş tarafından açılan davada zina sebebiyle boşanma (TMK.md.161) kararı verildiği konusunda bir çekişme yoktur. Çekişme nedir? 1-Zina özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Bu tür davalarda davacı eşin kusuru tartışılamaz. Değerli çoğunluğun davalı erkek eş tarafından açılan bir boşanma davası da bulunmadığı halde mutlak ve özel bir boşanma davası olan zina sebebiyle boşanma davasında, davacının kusurlarını tartışıp hele hele bu tartışma sonucu hakkında hiçbir dava açılmayan, davacı eşi eşit kusurlu duruma düşürmesi boşanma maddi ve usul hukuku ile bağdaşmaz. 2-Davalı erkek eş temyiz aşamasında “yeni delil” sunmuş ve bu yeni delil değerli çoğunluk tarafından bozma hükmüne esas alınabilmiştir. a-Boşanma davalarında temyiz aşamasında delil sunulabilmesine ilişkin pozitif usul hukukunda hiçbir normatif düzenleme bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından; erkeğin davasının kabulü, zina hukuksal nedenine dayalı davasının kabul edilmemesi, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarları ile reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden, davalı-davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, kadın lehine verilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; zina (TMK m.161) ve evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebeplerine dayalı (TMK m.166/1) boşanma talebine ilişkindir. Zina eylemi özel boşanma sebebi yanında genel boşanma (TMK m.166/1) sebebi de oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir....
Aile Mahkemesi'nin 2010/540 E-2014/256 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, bu kararın 02.02.2015 tarihinde kesinleştiğini beyan etmiş ve taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi ile davalının İş Bankası Afyonkarahisar Şubesi'ndeki mevduat hesabı ile eşlerin Şekerbank Afyonkarahisar Şubesi'ndeki ortak mevduat hesabında bulunan paralardan davacının katılma payı alacağına ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL'nin tasfiye tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Afyonkarahisar 2....
Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi'nin 05.04.2013 tarih, 2011/325 Esas-2013/297 Karar sayılı zina nedeniyle boşanma ilamına göre, tarafların TMK'nun 161. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş olduğundan aynı Kanunun 236/2. maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekir. Bu hususun göz ardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir....