Mahkemece işbu davada erkeğe kusur olarak yüklenen erkeğin kadına "seni artık sevmiyorum, başka kadını seviyorum dediği, bu sebeple güven sarsıcı davranışta bulunduğuna dair eylem reddedilen boşanma davasının gerekçesinde davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenmediği için bu davada da erkeğe kusur olarak yüklenemez. Davalı-karşı davacı erkek birlik görevini yerine getirmediği ve birlikte yaşamaktan kaçındığı için boşanmaya sebep olan olaylarda kusurludur. Ancak davalı-karşı davacı erkekten kaynaklı bu eylemler davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığı için davacı-karşı davalı kadın lehine şartları oluşmadığı halde manevi tazminat takdiri doğru olmamıştır. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı-karşı davalı yararına hükmolunan maddi tazminat azdır....
(HMK.m.74) Davalı vekilinin dosyaya sunduğu vekaletnamede bu hususta özel yetkilendirilme yapılmadığı, vekaletnamenin boşanma ve ayrılık davaları hususunda özel yetki içerdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, davalı vekili Av....
Davalı vekili cevabında; davacının şirket ortaklığı ve emekli maaşı olduğunu, ayrıca evli olmadan yaşadığı kişiden de düzenli geliri bulunduğunu, müvekkilinin boşanma davasından sonra gelirinde artış olmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir. Karşı davasında ise; tarafların boşanmalarından önceki 20 yıllık fiili ayrılıktan, davacının başka erkekle sadakat yükümlülüğüne aykırı ilişkisinin, resmi boşanmadan sonra da devam ettiğini ileri sürerek, nafakanın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 900 TL'ye yükseltilmesine, karşı davalının fiilen evliymiş gibi başkasıyla yaşadığının ispat edilemediği, karşı davalının kiraya çıkması birlikte değerlendirildiğinde nafakanın kaldırılmasını gerektirir bir koşulun mevcut olmadığı gerekçe gösterilerek karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı(karşı davacı) vekili temyiz etmektedir....
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
Boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kadın için TMK 174/1 maddesi uyarınca, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle 20.000 TL maddi tazminat takdiri ile, erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir davranışta bulunduğuna ilişkin iddiaların ispatlanamadığının anlaşılması karşısında davacı kadının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Somut olayımızda; dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararındaki gerekçeye, yasal gerektirici nedenlere göre; davaya konu taşınmazın davacı ile davalı arasında görülen anlaşmalı boşanma davası ile boşanma protokolüne konu edildiği, bu protokol ile taşınmazın davacı ile davalı arasında paylı mülkiyete geçirildiği ve tarafların muvafakatı alınmadan satışının istenmeyeceğinin tapu kaydına şerh düşüldüğü, bu şerhin iptaline yönelik bir dava açılmadığının anlaşılmasına ve tapu kaydındaki şerh ile davacının bağlı olduğunun anlaşılmasına nazaran davacı vekilinin istinaf isteminin HMK'nın 353(1)b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Dosya kapsamı, delil durumu, gözönüne alınarak, Ordu 1....
GEREKÇE : Davanın konusu, boşanma protokolüne dayalı tapu iptali ve tescile ilişkindir. Davalı kadın istinafında, anlaşmalı boşanmada protokole imza atmadığını, protokolün varlığından boşandıktan sonra haberinin olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamında "ortak çocukların yüksek öğrenim de dahil eğitimleri tamanlanıncaya kadar tüm giderlerinin davalı baba tarafından karşılanmasına" ve "davalı adına kayıtlı bulunan '... ' adresindeki konutta davacının ortak çocuklar ile birlikte olduğu sürece bedelsiz olarak ikamet edeceğinin tespitine" şeklinde hüküm tesis edildiği, davanın anlaşmalı boşanma davasında tasdik edilen protokole dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olup, alacak talebinin olduğu dönemde çocuğun yurt dışında yüksek lisans eğitimine devam etmekte olduğu, bu hususta taraflar arasında ihtilafın bulunmadığı, boşanma kararının hüküm fıkrasında çocukların yüksek öğrenim de dahil eğitimleri tamamlanıncaya kadar tüm giderlerinin davalı baba tarafından karşılanacağının düzenlendiği, çocuğun ergin olmasının boşanma protokolüne dayalı hakkın ifasında ona taraf...
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının herhangi bir alacak hakkı bulunmadığını, boşanma davasında taraflar maddî manevî tazminat, her türlü nafaka, katkı payı, katılma alacağı ve eşya talep etmediklerinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davacının, boşanma davasında 14.04.2011 tarihli celsede beyanı ile katkı payı, katılma alacağı haklarından vazgeçtiğini ve beyanlarını ibra ettiğini bu beyanın mahkeme içi ikrar olup kesin delil niteliğinde bulunduğunu, davacının bu davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması anlamına geldiğini, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün kesinleşmesine kadar anlaşmalı boşanma iradesinden dönülmediğini, dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından alındığını, çekilen kredilerin tamamının müvekkili tarafından ödendiğini, davacının herhangi bir hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....
Anlaşma protokolünde tarafların birbirlerine karşı maddi manevi tazminat talep etmeyeceklerinin belirtildiği, anlaşma protokolüne göre bu davanın yersiz olduğunu, davanın haksız ve yersiz olduğunu reddi gerektiğini talep ettiği, buna göre öncelikle davalının zamanaşımı itirazı değerlendirildiğinde, boşanmadan sonraki maddi ve manevi tazminat davalarının MK'nın 178. maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde açılabileceği hükmü bulunmakta olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar....