İcra Müdürlüğü’nün 2013/11647 Esas sayılı dosyası ile bu kez ilamsız takip yaptıklarını ve bu takibe de borçlunun itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıya borçlu olmadıklarını, taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmadığını, sulh protokolünün Türkçe dilinde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, icra takibi iptal edildiğinden davacının dava konusu senetten dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, faiz talebinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
Aile Mahkemesinde anlaşmalı olarak boşandıklarını ancak anlaşmalı boşanma protokolünün sadece tazminat ve nafaka hususlarında olduğunu, mal paylaşımı konusunda boşanma protokolü ile herhangi bir anlaşma olmadığını, tarafların daha sonra mal paylaşımı konusunda anlaşmalı boşanma protokolü düzenleyip imzaladıklarını, 10/12/2021 tarihli mal paylaşımı konusundaki anlaşma protokolünün mahkemeye sunulduğunu, mal paylaşımının protokol hükümlerine göre mahkemece hüküm altına alınmasının tarafların talep ettiğini ancak mahkemece hatalı karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355. maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Öte yandan, 21/12/2022 tarihli fesih protokolünün işbu davanın tarafları arasında düzenlendiği, fesih protokolünün yine işbu davaya konu edilen akaryakıt bayilik sözleşmesine ilişkin olduğu, bu itibarla fesih protokolünün eldeki dava için dikkate alınmasının, uygulanmasının ve değerlendirilmesinin mutlak / zorunlu olduğu, nitekim tarafların mutabık kaldıkları fesih protokolünün 2.6.maddesi uyarınca davaya konu alacak hakkında yapılan düzenleme ile davacının anılan protokol hükmü uyarınca bayilik sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ve feshine bağlı olarak davalıyı gayri kabili rücu olarak ibra ettiği, artık davalıdan her ne nam altında olursa olsun tazminat vs. alacak talebinde bulunmadığını, tüm hak ve alacaklarından feragat ettiğini kabul ettiğinden, davacının dava konusu alacak yönünden düzenleme yapılmadığı iddiası, fesih protokolünün 2.6.maddesi içeriği karşısında yerinde görülmemiştir....
(Kuyubaşı Yaşam Eczanesi) hakkındaki 19/06/2015 tarih ve 3255899 sayılı ceza yazısının; " ...Sgk kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç temiine ilişkin 2016 yılı eczane protokolünün; - 5.3.2 maddesi gereği (12.332,25 x 2 = 24.664,50 TL) 24.664,50 TL cezai şart ve yine aynı madde gereği eczacının uyarılmasına, - Ayrıca 2016 yılı protokolünün 4.3.6 maddesi gereği 12.332,25 TL'nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ve yukarıda bahse konu olan 24.664,50 TL cezai şart tutarının yazımızın tebliğ tarihi itibariyle hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tahsiline," şeklinde uygulanmasına, 2016 yılı protokolünün 6.12 maddesi 1. bendi gereği “davalı kurumca tahsil edilmiş olan cezai şart ve yersiz ödeme (ilaç bedeli) tutarlarının davacıya geri ödenmemesine, mahsup edilmemesine, davacının fazlaya ilişkin davasının reddine” karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin...
verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı erkeğin açtığı davada mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, taraflarca düzenlenen ve mahkemece onaylanan 20.04.2015 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün 3. maddesinde davacı erkeğin çocuklar için 1.000,00 TL nafaka ödemesinin kararlaştırıldığı, 03.07.2015 tarihli duruşmada da davacı erkeğin protokolü aynen kabul ettiğini beyan ettiği; mahkemece "müşterek çocuklar için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulmasının maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmış olup, mahkemece tavzih talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/02/2023 NUMARASI : 2023/100 ESAS, 2023/119 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Anlaşmalı)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalıyla boşanma ve ferileri konusunda anlaştıklarını, aralarında protokol düzenlediklerini, anlaşmalı boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı yargılama aşamasında "Protokoldeki imza bana aittir. Her hangi bir zorlama olmadan kendi hür irademle imzaladım. Müşterek çocuğumuzun velayetinin tarafıma verilmesini istiyorum....
Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma davasından önce davalı ile boşanma protokolü düzenlediklerini, bu protokolde ortak çocuk ...’nın tüm giderlerini karşılamak üzere kendisinin 300.000,00 TL’yi yatıracağının kararlaştırıldığını, boşanma protokolüne istinaden 300.000,00 TL’yi boşanma davasından önce 28.10.2014 tarihinde davalının hesabına yatırdığını, boşanma davasında da çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödeneceğinin hüküm altına alındığını ve bu şekilde anlaşmalı olarak boşandıklarını, kendisinin aylık yerine toplu bir şekilde ödeme yapmak niyetiyle bu parayı verdiğini, ancak ödediği...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ Uyuşmazlık davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanan eczacılık sözleşmesi protokolünün iptali ve uyarma cezası verilmesine dair kurum işleminin iptali isteğine ilişkin olup kararın temyizen incelenmesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin görev alanı içerisine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle dosyanın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda dosyanın incelenmesinden; tarafların dosyaya sunduğu 05.02.2018 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün taraflarca değil, taraf vekilleri tarafından imzalandığı, ayrıca 06.02.2018 tarihli duruşmada davacı erkeğin hazır bulunmadığı, davacı erkeğin Fransa`da bulunması sebebi ile oğlu Yasin Öztürk`ün cep telefonundan davacı erkeğin görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirildiği ve bu şekilde tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen kanun hükmü gereğince davacı ve davalı asıl tarafından imzalanmış anlaşma protokolü olmadan ve davacı erkek duruşmada hazır olup mahkeme hakimince bizzat dinlenilmeden Türk Medeni Kanunu`nun 166/3. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....