Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma ve ferileri istemine ilişkindir. HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK’nın 166/1. maddesine göre; Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa boşanmaya karar verilebilir. TMK'nın 169. maddesine göre; Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır. TMK'nın 174. maddesine göre; ".Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir....

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, "tarafların karşılıklı olarak eşlerden beklenen iletişim, paylaşma, birlikte hareket edebilme durumunun zedelendiği ve boşanma kararı verilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı" gerekçesiyle Türk Medeni Kanununun 171. maddesi gereği ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin ailesine soğuk davrandığı ve eşine ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 25.02.2022 tarihli ve 2018/726 Esas, 2020/106 karar sayılı kararıyla; erkeğin birlik görevlerini ihmal eylemi ile taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede, birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında kadının dava açmakta haklı olduğu, bunun yanında eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davasında boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerektiği, ilk davanın ret nedeninin önemli olmadığı gibi ortak hayatın yeniden kurulamamasının nedeninin de bir önemi bulunmadığı, taraflar arasında ret ile sonuçlanan boşanma dosyasının kesinleştiği 30.06.2008 tarihinden sonra taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğuna...

      Bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi üzerine verilen bu esastan ret kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmiştir. Dairemizin 08.11.2021 tarihli ve 2021/7246 Esas, 2021/8270 Karar sayılı ilamıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının, kusur belirlemesi ve davacı-karşı davalı kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden bozulmasına karar verilerek bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümler onanmıştır. O halde, tarafların boşanma davalarında verilen boşanma hükmünün aşamalarda kesinleşmiş olduğu gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesince kesinleşen yönlerden yeniden hüküm kurulması bozmayı gerektirir....

        ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, idrak çağındaki çocuğun velâyetinin annesine verilmesini istediği, ortak çocuk hakkında alınan sosyal inceleme raporunda velâyetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olacağı belirtildiğinden velâyete yönelik verilen kararın yerinde olduğu, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin ve miktarlarının yerinde olduğu, kadının dava tarihinde çalışmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarı yerinde ise de, yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru ise de tarafların gerçekleşen kusur dereceleri ile ekonomik...

          KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Aile Mahkemesi SAYISI : 2018/902 E., 2020/299 K. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir....

            Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda dava dosyasının yeniden ele alındığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına ispat edilen bir kusurun bulunmadığı, bu kusur derecesine göre evlilik birliğinin kadın eş yönünden temelden sarsıldığı devamı imkanının kalmadığı, İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabul edilmesinde bir hata bulunmadığı, kadına ve ortak çocuğa tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, kadın yararına maddi ve manevi tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında herhangi bir isabetsizlik görülmediği, İlk Derece Mahkemesi kararında gösterilen gerekçeler ile yapılan velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinin de yerinde olduğu...

              Aile Mahkemesinin 2013/477 Esas, 2014/341 Karar sayılı reddolan boşanma davasının 19/06/2014 tarihinde kesinleştiği, tarafların reddolan boşanma davasından sonra 3 yılı aşkın süredir evlilik birliğinin yeniden tesisi anlamında bir araya gelmedikleri, eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulamadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile tarafların M.K'un 166/son maddesi gereğince boşanmalarına, davacı Fikret'in de önceki reddolan boşanma davasından sonra yuvayı kurtarmak ve toparlamak adına bir girişimde bulunmadığı, aile reisi olmanın sorumluluklarını yerine getirmediği, ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle birleşen dava davacısının davasının kabulü ile M.K nın 166/1 maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuk yararına hükmedilen aylık 225 TL tedbir nafakasının 250 TL iştirak nafakası olarak, davalı için hükmedilen aylık 275 TL...

              DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2021 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma ilamı gereği ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiğini ve baba ile her hafta sonu pazar günü sabah saat 09.00'dan aynı gün saat 21.00'e kadar kişisel ilişki kurulduğunu, ortak çocuğun her hafta davalı baba ile görüştüğünü, çocuğun henüz bir yaşında olmasından dolayı tesis edilen kişisel ilişki günlerinin ortak çocuğa zarar verdiğini, yıpranmasına neden olduğunu, yaşı gereği anne ilgisine muhtaç olduğunu, böbreklerinde rahatsızlık olan ortak çocuğun babası ile neredeyse gün boyu olan kişisel ilişki günlerinin sonrasında rahatsızlık duyduğunu, özellikle kış aylarında her eve gelişinin ertesinde hastalandığını, gitmiş olduğu ortamı yabancıladığını, kişisel ilişkinin ortak çocuğun gelişimini olumsuz etkilediğini, uzman bir bilirkişiden rapor alınmasını ve ortak çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep ve dava etmiştir. II....

                Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı tartışmasızdır. Reddedilen boşanma davasında "davacı ağır kusurlu" kabul edilmiştir. Fiili ayrılık süresi içinde davalı-davacının herhangi bir kusuru ispatlanamadığına göre, kesin hükme aykırı olarak boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta, davalı-karşı davacı(nın) ortak kusurlu kabul edilmesi ve buna bağlı olarak manevi tazminat talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3-Davalı, karşılık davası ile "daha önce hükmedilmiş olan nafakanın artırılmasını" talep etmiştir. Daha önce davalı lehine hükmedilmiş nafaka, reddedilen boşanma davasında Türk Medeni Kanununun 169'ncu maddesine göre tayin edilen, dava süresince geçerli olan tedbir nafakası olup, bağımsız bir nafaka davasında tayin edilen bir nafaka değildir. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesiyle kendiliğinden kalkmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu