Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının, kadın tarafından davalının boşanma dava tarihinden önce gerçekleşmiş, affedilmemiş ya da hoşgörü ile karşılanmamış kusuru bulunduğunu ispat edebildiğinden bahsedilemeyeceğinden reddine karar verildiği, karşı dava dilekçesinin harcı yatırılmak suretiyle verilmiş ise de, karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın boşanmaya bağlı velâyet, maddî ve manevî tazminat talep edildiği, oysa ki ortak çocukların velâyeti ve tazminat taleplerinin boşanma davasından bağımsız olarak talep edilemeyeceği, bu nedenle karşı davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin tedbiren anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında tedbiren yatılı kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için 01.04.2022 tarihli ara karar ile hükmolunan 500,00'er TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm boşanma davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....

      Davacı tarafından eşi aleyhine daha önce açılmış olan boşanma davasının, 25.11.2008 tarihinde davadan feragat edilmiş olması sebebiyle reddedildiği, işbu davanın ise 26.03.2012 tarihinde açıldığı görülmektedir. Feragat sebebiyle reddedilen davadan sonra tarafların biraraya gelmedikleri, on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, ortak hayatın yeniden kurulamadığı davacının bir başka kadınla birlikte yaşadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşıldığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesindeki boşanma sebebi gerçeklemiş olup, verilen boşanma kararı bu sebeple sonucu bakımından doğru bulunmuş, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde görülmemiş, takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası da dosya kapsamına uygun bulunmuş, hükmün bu sebeple onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....

        Öncelikle, terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde boşanma nedenlerinden "Terk" düzenlenmiş olup, maddede aynen; "Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır....

          Direnme ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, tanık beyanlarının ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığının ve davanın kabulü için yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir. Bu hükümde yer alan boşanma sebebi nisbi bir boşanma sebebidir....

            Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eşin açmış olduğu terk sebebiyle boşanma (TMK. m. 164) davası “bu sebeple” reddedilmelidir; “....Nafaka davasında dinlenen tanık beyanlarına göre boşanma davasının davacısı koca kadını evden kovmuş terke zorlamıştır. Eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuda dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu itibarla Türk Medeni Kanununun 164. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacının terke dayalı davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...” (Y2HD, 15.06.2005, 9041-9271, GENÇCAN-Boşanma-2, s. 131) .../ Gerek 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 164 f....

              DAVA TARİHİ : 22.10.2020 KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm tesisi İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi SAYISI : 2020/799 E., 2022/293 K. Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davası konusuz kaldığından boşanmaya ilişkin karar verilmesine yer olmadığına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuklar yararına ödenecek olan iştirak nafakasının yabancı mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren ödenmesine karar verilmiştir....

                CEVAP 1.Davalı kadın süresinde verdiği cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacının ev geçiminde sorumluluk almak istemeyen biri olduğunu, özel eğitim alan müşterek bir kız çocuklarının bulunduğunu, babasıyla birlikte aynı ortamda büyümesini istediğini, davacının bir evvelki boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın kurulamadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının boşanma isteme hakkının bulunmadığını, evlilikte kusurunun daha ağır olduğunu, ortak çocuğa karşı maddi ve manevi sorumluluklarını yerine getirmediğini, ihmal ettiği, alkol alışkanlığı olduğunu, kötü arkadaş çevresi nedeniyle gece hayatının olduğu polis memuru olmasına rağmen para idaresinde başarısız olduğu sürekli krediler çektiği müsrif yaşam tarzı nedeniyle bu kredileri ödeyemediğinden çektiği başka kredilerle ödemeye çalıştığını, ret kararının kesinleştiği tarihten sonra ortak hayatın kurulamadığı iddia edilse de bu durumun gerçek dışı olduğunu, bu tarihten önce de sonra da ortak hayatın kurulduğunu...

                  Bölge Adliye Mahkemesi 10.12.2020 tarih, 2020/363 Esas, 2020/1006 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleşen kısımlar hariç olmak üzere kaldırıldığı, bu nedenle ilk karardan sonra boşanma, velayet, maddi ve manevi tazminat yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmadığından hüküm bu hususlarda kesinleştiği, boşanma, velayet, maddi ve manevi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yeniden kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı, mevcut şahsi ilşiki tesisi kararına göre ortak çocuğun bayram ve yarı yıl tatillerinde çocuğun baba ile zaman geçiremeyeceği, kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesinin mümkün olması, anne ile ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin daha kısa süreli düzenlenmesi gerektiğinden uzun bulunduğu, davacı erkek tarafın buna yönelik itirazı kısmen haklı görüldüğü, davacının, şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesine dair istinaf talebinin kabulüne...

                    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından davanın kabulü ve ferileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-İlk derece mahkemesince, davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 35.000 TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve kişisel ilişki yönünden istinaf edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu