Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2011/99- 940 E_K sayılı dosyasında 04/02/2015 tarihinde açtığı boşanma davasının 12/11/2015 tarihinde reddine karar verildiği, kararın 05/01/2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki bu davanın ise 12/01/2019 tarihinde ikame edildiği, aradan geçen 3 yılı aşkın süreçte tarafların karı-koca gibi ortak hayatı yeniden kurmak için hiç bir araya gelmedikleri, ortak hayatın bu süreçte yeniden kurulamadığı, bu durumun evi terk edip başka bir kadınla yaşamaya başlayan ve eşine karşı sadakatsiz davranan davacı kocadan kaynaklandığı, TMK'nun 166/4 m.sinde eylemli ayrılık için aranılan yasal şartların oluştuğu, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi kusur belirlemesinde hata yapılmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu yönlerden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

Aile Mahkemesinin 2011/99- 940 E_K sayılı dosyasında 04/02/2015 tarihinde açtığı boşanma davasının 12/11/2015 tarihinde reddine karar verildiği, kararın 05/01/2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki bu davanın ise 12/01/2019 tarihinde ikame edildiği, aradan geçen 3 yılı aşkın süreçte tarafların karı-koca gibi ortak hayatı yeniden kurmak için hiç bir araya gelmedikleri, ortak hayatın bu süreçte yeniden kurulamadığı, bu durumun evi terk edip başka bir kadınla yaşamaya başlayan ve eşine karşı sadakatsiz davranan davacı kocadan kaynaklandığı, TMK'nun 166/4 m.sinde eylemli ayrılık için aranılan yasal şartların oluştuğu, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi kusur belirlemesinde hata yapılmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu yönlerden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

Anlaşmalı boşanma talebi, şartların gerçekleşmemesi halinde, kendiliğinden 166/1-2'ye dönüşebildiği gibi, 166/1’e dayanan bir boşanma talebi de, şartlarının varlığı halinde "anlaşmalı boşanma” ile sonuçlanabilir. Ya da, aynı maddenin (4.) fırkasında yer alan yasal karineye açıkça dayanılmamış olsa bile, bu yasal karinenin şartlarının bulunması halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma kararı verilebilir. Bu bakımdan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayanılarak açılmış bir boşanma davası; taraflar arasında daha önce görülmüş ve redle sonuçlanmış bir boşanma davası varsa ve ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmiş ise, ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğunun ispatlanmış olması şartıyla 166/4. madde gereğince boşanma kararı verilmesi isteğini de kapsar. Davalı tarafından açılan karşı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayanmaktadır....

    Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 18.04.2022 tarih ve 2021/685 Esas, 2022/608 Karar sayılı kararı ile; kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı ile yoksulluk nafakasına ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun tespitiyle gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine, erkek tarafından açılan boşanma davasının, kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmünün istinaf edilmeyerek kesinleştiği de dikkate alındığında tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin erkek üzerinde bırakılmasına; ortak çocuk ... yararına aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına; kadın yararına 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının kira gelirleri ve taşınmazlarının bedelleri dikkate...

      Değerlendirme 1.Taraflar arasındaki boşanma kararında velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cuma günü saat 18.00 ile pazar günü saat 18.00 arasında, tek sayı ile biten yıllarda kurban bayramının arife günü saat 13.00 ile bayramın son günü saat 18.00 arasında, çift sayı ile biten yıllarda ... bayramının arife günü saat 13.00 ile son günü saat 18.00 arasında, her yıl yarıyıl tatilinin birinci günü saat 10.00 ile yedinci günü saat 18.00 arasında, çocuk 10 yaşına gelene kadar ağustos ayının birinci günü saat 10.00 ile onbeşinci günü saat 18.00 arasında ve çocuk 10 yaşını doldurduktan sonra ağustos ayı boyunca kişisel ilişki kurulmasına hükmedilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı anne kendisi ve ortak çocuk ...'nın Hollanda'da, davalı babanın ise Türkiye'de yaşayacağının göz önünde bulundurularak boşanma kararındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2013/158 esas sayılı dosyası üzerinden görülen ve feragat ile sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmediği, ortak hayatın yeniden kurulmadığı ve 3 yıllık sürenin de geçtiğinden bahisle davalı-karşı davacı erkeğin Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasının da kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamı itibari ile davacı-karşı davalı kadın tarafından...Aile Mahkemesinin 2013/158 esas sayılı dosyası üzerinden açılan boşanma davasının, tarafların barışması nedeni ile davacı-karşı davalı kadının feragati kapsamında reddedildiği, tarafların bir süre aynı evde birlikte yaşadıkları ve sonrasında davalı-karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadını evden gönderdiğinin anlaşılması karşısında, dayanak davadan sonra tarafların bir süre daha evlilik birliğini sürdürdüğü dolayısı ile Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesinde yer alan “Ortak hayatın yeniden kurulamaması” unsurunun gerçekleşmediği gözetilerek davalı-karşı davacı...

          Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir" hükmü bulunmaktadır. Davacı-davalı erkeğin, ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/430 esas, 2011/710 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 11.11.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dosyada ise davacı-davalı erkek tarafından 12.12.2014 tarihinde dava açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

            Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm yine davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince, velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

              Somut olayda, ilk derece mahkemesince aldırılan 15/01/2019 tarihli SİR raporunun davalı anne ve ortak çocuk 2016 d.lu Hira ile görüşülmeden düzenlendiği, üstelik raporda yaşı küçük çocuğun annesine muhtaç yaş aralığında olduğu, bu nedenle öncelikle davalı annenin çocuk bakımı ve yetiştirme konularında sorumluluklarını üstlenip üstlenemeyeceği konusunda incelenmesinin elzem olduğu belirtildiği halde ilk derece mahkemesince gerekli araştırma ve inceleme tamamlanmadan ortak çocuk Hira'nın velayetinin davacı babaya verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi kabule göre de, TMK'nun 169,185,186,197. m.leri uyarınca boşanma davası açılmakla eşler ayrı yaşamakta haklı olup, hakimde resen yahut talep üzerine gerekli gördüğü tedbirleri almakla, özellikle tedbir nafakasına karar vermekle yükümlü olduğundan, fiilen davacıdan ayrı yaşayan davalı kadın ve onunla bir arada olan ortak çocuk yararına tedbir nafakasına karar verilmemesi de hatalı olmuştur....

              Ne var ki, dava açıldığı tarihte fiilen anne yanında kalan çocuklar lehine nafaka takdiri için ayrı yaşamda haklılık sebebinin aranmasına gerek bulunmadığı ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları, çocukların ihtiyaçları, eğitim masrafları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md.4) birlikte değerlendirildiğinde dava tarihinden itibaren boşanma kararının kesinleştiği tarihe (22/09/2020) kadar devam edecek şekilde ortak çocuklar yararına nafaka takdiri gerekirken davacının hukuki yararı kalmadığından davasının reddi isabetsiz olup bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün Dairemizce düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle, davacı kadının ortak çocuklar için nafaka takdiri gerektiğine yönelik istinaf talebinin kabulüne, Dairemizce HMK'nın 353/1.b.2 maddesi gereği yeniden esas hakkında hüküm tesisine, sair istinaf talebinin ise esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu