Erkeğin açtığı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmaktadır. Mahkemece de, erkeğin boşanma davası bu sebeple kabul edilmiştir. Erkek tarafından açılan ilk boşanma davasının davalı kadına atfı kabil kusur ispatlanamadığından 05.05.2011 tarihinde reddedildiği ve 17.06.2011 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin reddedilen boşanma davasından önceki olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. Davalı kadına fiili ayrılık süresi içerisinde atfedilebilecek yeni bir kusur da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmamaktadır. Reddedilen ilk boşanma davasını açarak geçimsizlik yaratan ve eşine şiddet uygulayan davacı erkek, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tamamen kusurludur....
Aile Mahkemesinin 2011/1176 Esas, 2014/50 Karar sayılı kararı ile açılan boşanma davasının reddedildiğini, ret kararının 05.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, o tarihten sonra tarafların evlilik birliğini yeniden tesis amacıyla bir araya gelmediklerini, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin dolduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından sonra ortak çocuğu ile birlikte İstanbul'da yaşadığını, davacı erkek ile bir daha bir araya gelmediklerini, çocuğunun anne yanında mutlu olduğunu, çocuğunun bazı rahatsızlıkları bulunduğunu, bu rahatsızlıkları ile de annenin yakından ilgilendiğini, daha önce ... 2....
KARŞI OY Davalı kocanın hastalığı sebebiyle 7-8 yıldır davacı ile davalı arasında cinsel ilişki kurulamaması yüzünden davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkeme davalı kocanın şeker hastalığı sebebiyle erektil işlev bozukluğunun var olduğunu kabul etmekle beraber evliliğin iyi ve kötü günde birlikte olmayı gerektirdiğinden “evlenmeden sonra” oluşan bu hastalığın boşanma sebebi sayılamayacağı gerekçesiyle davanın “reddine” karar vermiştir. Değerli çoğunluk davacı kadın tarafından temyiz edilen hükmün “onanmasına” karar vermiştir. Devletler, hukuk politikasında boşanma sebeplerini belirlerken dayanacağı ilkeleri kendi toplumunun özelliklerini temel alarak saptamaktadır. Türk Boşanma Hukukuna yön veren “temel ilkeler” beş grupta toplanmaktadır: "İrade ilkesi", "kusur ilkesi" "evlilik birliğinin sarsılması ilkesi", (EGGER, s. 145-148, ...-Aile, s. 183-186.)...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında 19.09.2016 tarihinde açılan karşılıklı boşanma davası olduğu her iki tarafın feragat etmesi ile davanın reddine karar verildiği, bu boşanma davasından önceki maddî vakıaları tarafların affetmiş-hoşgörü ile karşılamış oldukları, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin karısına hakaret ettiği, aşağıladığı kadına ise izafe edilen kusurların ispatlanamadığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin ağır kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ağır kusurlu erkeğin maddî ve manevî tazminata hak kazanamayacağı, ortak çocuk Hakan'ın yargılama sürecinde anne yanında olup anne ile yaşamak istemesi ve uzman raporuna göre...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi SAYISI : 2019/606 E., 2021/150 K. Taraflar arasındaki boşanma davası ile kadının ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve kadının ziynet alacağı davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından ortak çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, tazminat miktarları ile kısmen kabul edilen ziynet alacağı davası yönlerinden, davalı erkek vekili tarafından kadının kabul edilen boşanma ve ziynet alacağı davaları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle ortak çocuk yararına aylık 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğinin anlaşılmasına göre erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece verilen ilk hüküm, Dairemizin 13/10/2015 tarihli ilamı ile davacı kadın lehine takdir edilen maddi tazminatın ve ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarlarının az olması sebebiyle bozulmuş olup, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur. Mahkemece bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda kadın yararına 30.000 TL maddi tazminata hükmedilmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmü bulunmaktadır. Davacı erkeğin, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2011/66 esas, 2011/218 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 25.05.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Temyiz incelemesine konu dava ise 19.03.2015 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Asıl dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma olmadığı takdirde 166/1/2. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma, karşı dava ise; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1- 2. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 166/1- 2 maddesine göre; "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz." Hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yasada, eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Terk sebebiyle boşanma davası açma hakkı, her iki eşe de tanınmış bir haktır; eşlerden birisi terk edilmişse terk edene karşı boşanma davası açabilir. Başlangıçta evi terk etmekte haklı olan eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını vermez....
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma kararının kesinleşmiş olması sebebiyle tarafların boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına; erkeğin; kadının ailesini istemediği, kadın doğum yaptığında ve sonrasında belli bir süre kadının yanına gitmediği, kadını ve ortak çocuğu ailesinin yanına gönderip arayıp sormadığı, bu esnada evdeki eşyaları başka bir yere taşıyarak evi boşalttığı ve bu şekilde kadının eve dönmesine engel olduğu, ilgisiz olduğu; kadının ise erkeğin ailesini istemediği, yatak odasını ayırdığı belirtilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının nafaka talebi ile tazminat taleplerinin reddine, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir...