Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK m. 166/4). Türk Medeni Kanununun 166/4 maddesine dayalı olarak açılan davada boşanmaya karar verilebilmesi için; davacı tarafın, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilip bu kararın kesinleştiğini ve bu kesinleşme tarihinden başlayarak üç yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğunu kanıtlaması gerekli ve yeterli olup; davalının kusurunun kanıtlanması gerekmez. Tarafların kusur durumu; boşanma kararı için değil; boşanmanın fer'i (eki) olan yoksulluk nafakası (TMK. m. 175) ile maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talepleri bakımından değer taşır....

    Aile Mahkemesi'nin 2017/73 Esas 2017/542 Karar sayılı dosyasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile çekişmeli boşanma davası görüldüğü, davalı-davacı erkeğin eşinden özür dilemesi sonucu tarafların karşılıklı olarak davalarından feragat ettikleri, bir süre sonra kadının, erkeğin başka bayanlar ile birlikte çekilmiş fotoğraflarını görmesi nedeni ile aralarında taştışma çıktığı ve karşılıklı itişip kakıştıkları ve o günden sonra tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davalı-davacı erkeğin başka kadınlarla gayrımeşru ilişki yaşadığı, eşini aldatarak eşine duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığı, erkeğin kusurlu davranışlarının tanın anlatımları, cd ve fotoğraflarla ispatlandığı belirtilerek erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin karşı boşanma davasının reddine, kadının asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca zina sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına...

      CEVAP 1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilini aşağıladığını, aşırı maddî isteklerde bulunduğunu bu nedenle kredi çekmek zorunda kaldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların ortak çocuk Zeynep' in boşanma nedeniyle bozulan psikolojisinin düzelmesi amacıyla aynı evde yaşamaya başladıklarını, barışmadıklarını, öncelikle derdestlik itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise kadının ağır kusurlu davranışları nedeniyle davanın kabulü halinde ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata...

        DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, karşı davaya karşı sunduğu cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1999 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, eşine ve eşinin ailesine hakaret ettiğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, iddia ederek asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir nafakası, 700,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına yasal faizi ile birlikte kadından alınmak üzere 30.000,00 TL maddî tazminat, 80.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

          Hal böyleyken davacı erkeğin boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanunun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğine göre boşanma davasının kabul kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan boşanma kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiş (HUMK m. 438/son) ve davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk 30.01.2008 doğumlu ...'nin ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

            Somut olayda; davacı, kadın “zina” (TMK.md.161) ve bunun kabul edilmemesi halinde “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK.md.166) sebebine dayanarak boşanma davası açmıştır. Zina hem özel ve mutlak boşanma sebebi, hem de evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma sebebi oluşturur. Böyle bir olguyla karşılaşan eş dilerse bu sebeplerden yalnızca birisine, dilerse her ikisine birlikte dayanmak suretiyle boşanma talep edebileceği gibi, aralarında kademe oluşturmak suretiyle de davada olduğu gibi öncelikle özel sebeple, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talep edebilir. Bu son halde özel boşanma sebebi gerçekleşmiş ve ispatlanmış ise, artık ikinci sebebe gidilemez. Toplanan delillerden, davalı erkeğin, bir başka kadınla görüştüğü ve tanıklara bu kadınla evlendiğini söylediği, tanık beyanlarına göre de bu kadınla beraber yaşadığı, bu olguların zinaya delalet ettiği anlaşılmıştır....

            Bozmaya uyulmakla her iki boşanma davasındaki boşanma talepleri hakkında yeniden hüküm kurularak tarafların karşılıklı davaların kabulüyle tarafların boşanmalarına, boşanmanın ferilerine ve kadının boşanma davasındaki vekalet ücreti ve bozma öncesi yargılama giderleri hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak; davalı-karşı davacı erkeğin davasındaki boşanma hükmü Dairemizin 25.12.2018 tarihli ilamı öncesinde temyizin kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden kadının boşanma davası konusuz hale gelmiştir....

              Aile Mahkemesi'nin 2007/637 esasında 10/07/2007 tarihinde açtığı boşanma davasından 16/07/2008 tarihli duruşmada feragat ettiği, davalı kadının, bu feragati sebebiyle önceki olayları affetmiş sayılacağı, affedilen olaylara dayalı olarak davacı erkeğe kusur yüklenemeyeceği, tarafların fiilen ayrı yaşamaları dikkate alındığında tek başına ayrı yaşamanın şiddetli geçimsizliğe delalet edecek bir olgu niteliğinde olmadığı, davacı erkeğin ilk davadan sonra birlikte yaşamaktan kaçındığı, fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamadığına göre, Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve bu dava sonrasında da birlikte yaşamaktan kaçınarak boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerektiği” belirtilerek davanın kabulüne, davalı kadın lehine tedbir ve ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak...

                Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusursuz olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, kadın yararına tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmolunmasının doğru olmadığını, kadının davasının münhasıran hayat kast sebebine dayalı olduğu halde pek kötü davranış sebebiyle boşanma hükmü kurulmasının doğru olmadığını belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, tedbir ve iştirak nafakaları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....

                  Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, karşılıklı boşanma davalarının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin manevî tazminat reddi için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadına verilen tazminatların miktarları ile ortak çocuk ... yararına hükmolunan nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır. 2....

                    UYAP Entegrasyonu