Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 15.07.2010 tarihinde evlenen ancak düğün merasiminin yapılmaması sebebiyle o tarihten beri bir araya gelmeyen taraflar arasında evlilik birliğinin sarsıldığını kabule yeterli delil olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacı kadının açtığı boşanma davasının kabulünün doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir....
Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma iki davacı ve iki davalı olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844) Anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ve kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren temyiz davasının davacısı eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açmış mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Terk sebebiyle boşanma davasının reddedilebilmesi için usule uygun ihtara rağmen ortak konuta dönmemekteki haklılığın sabit olması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının 18.06.2014 tarihinde evden ayrıldığı davacı erkek tarafından, davalı kadına usulüne uygun olarak gönderilen terk ihtarının 13.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği davalı kadının ihitara cevap vermediği gibi, iki aylık süre içerisinde ortak konuta haklı bir sebep olmadığı halde dönmediği anlaşılmaktadır....
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 2. Aile Mahkemesi SAYISI : 2019/351 E., 2021/165 K. Taraflar arasındaki boşanma davaları ve birleşen tedbiren velâyet, tedbir nafakası, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının reddine, birleşen boşanma davasının kabulüne, diğer birleşen davada tedbiren velâyet talebinin kabulüne, tedbir nafakası talebinin kısmen kabulüne, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir....
Kocasının sürekli alkol alması, sürekli fiziksel şiddet uygulaması ve sürekli hakaret etmesi sebebiyle evden ayrılan davalı kadın terk eden eş değildir. Zira, terk eden eşin tanımını Türk Medeni Kanunu, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk eden eş olarak tanımlamıştır (TMK.m.164/1). Davacı erkek eşin dava hakkının olmadığını YHGK emsal kararı ile de teyit etmiştir (YHGK, 4.11.2009, 2009/2-402-2009/484). 2-KALDI Kİ; Erkek eşin hiçbir haklı ve kabul edilebilir sebep göstermeden ihtarın (TMK.m.164) tebliğinden 3 yıl 2 ay sonra terk sebebiyle boşanma davası açması dürüstlük kurallarına (TMK.m.2) uygun olmadığı gibi geçen zaman dikkate alındığında ihtar isteğinin samimi bir arzuya dayandığı da kabul edilemez (Emsal karar; Y.2.H.D, 8.12.2010, 2009/17968 esas, 2010/20643 karar). KARŞI OY YAZISI Boşanma davasını terk edilen eş açabilir (TMK.m.164/1)....
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 1. Aile Mahkemesi SAYISI : 2017/762 E., 2019/650 K. Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında boşanma davasının yargılaması sırasında ara karar uyarınca davalının İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü 2018/39588 sayılı icra dosyası ile çocuk ile kişisel ilişki tesisi için talepte bulunduğu, 05.09.2019 tarihli haciz tutanağında davacının ve çocuğun mahalde hazır bulunmamaları sebebiyle kişisel ilişki tesis edilemediğinin yazılı bulunduğu, aynı icra dosyası üzerinden davalı babanın kesinleşen boşanma kararı uyarınca ortak çocuk ile kişisel ilişki tesis edilmesi için yine 27.05.2022 tarihinde talepte bulunduğu ve 04.07.2022 tarihli çocuk teslim tutanağında adresin kapalı olması sebebiyle kişisel ilişki tesis edilmediği, dosya kapsamı ve toplanan deliller hepbirlikte değerlendirildiğinde davacının iddialarını ispatlayamadığı, İstanbul Anadolu 12....
Somut olayda, erkeğe ait müşterek evin daha önce kadın ve ortak çocuklara tahsis edildiği, ne var ki, toplanan delillerden davalı-davacı kadın ve ortak çocukların doğalgazın kesik olması sebebiyle kışın evde kalmadıkları, erkeğin ise yaşamanı idame ettirecek başka bir konutu olmadığı, bu sebeple TMK 169. madde uyarınca verilen tahsis kararının kaldırılarak müşterek evin erkeğe tahsisinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; TMK'nın 197. maddesine göre; “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir....
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK m.166/4). Davacı erkek ... Aile Mahkemesinde görülen E.2010/1152-K.2011/1332 sayılı boşanma davasının ret ile sonuçlanmasının üzerinden 3 yılı aşkın süre geçmesine rağmen tarafların bir araya gelmediklerini iddia ederek davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece talebin Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı olduğu kabul edilerek, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme görevi hakime aittir....
DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2007 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, kadının, sık sık ortak konutu terk ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hakaret ettiğini, iftira attığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....