Mahkemece, davacı erkeğin HMK'nın 119/1-e ve f ile 194. maddeleri uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğuracak vakaları kanıtlamaya elverişli şekilde somutlaştırıp ispata yarayan delil sunmadığından ve mevcut durum itibariyle de davalının kusurlu bir davranışı sebebiyle evlilik birliğinin ortak hayatın sürdürülmesini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı sonuç ve kanaatine varılamadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, erkeğin beş yıldır Kazakistan ülkesinde çalıştığı ve daha önce erkek tarafından açılıp reddedilen ve 02.02.2010 tarihinde kesinleşen boşanma davasından sonra tarafların biraraya gelmediği sabittir. Davada TMK m. 166/son şartları oluşmuştur. O halde davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
, kesinleşen yönler hakkında yeniden hüküm kurulmamıştır....
Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine göre; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanma kararı verilir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl zarfında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların bu amaçla bir araya gelmiş ve birlikte yaşamış olmaları, evlilik birliğinin, amacına uygun olarak tesis edilmiş olması, bunun da delillerle duraksamasız olarak ispatlanmış bulunması gerekir(Dairemizin, 11.07.2012 gün ve 2012/690 E. 2012/19470 K. sayılı kararı). Somut olayda, davacı erkeğin 17.04.2008 tarihinde açtığı boşanma davası reddedilmiş ve ret kararı 27.10.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise, 10.11.2014 tarihinde açılmıştır....
İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime taktir hakkı tanımıştır. Dolayısıyla olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin kültürel sosyal durumları, eğitim durumları, mali durumları, eşlerin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkileri, yaşadıkları çevrenin özellikleri, toplumun değer yargıları gibi hususlar dikkate alınarak evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı tespit edilecektir. Öte yandan, söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu taktirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır....
Toplanan delillerden; davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 10.12.2010 tarihinde kesinleştiği, erkeğin bir başka kadınla uzun süredir evlilik dışı ilişki yaşadığı bu ilişkinin halen devam ettiği, davalı kadın tarafından erkek aleyhine 02.01.2006 tarihinde nafaka davası açıldığı,kadın için tedbir nafakasına hükmedildiği, tedbir nafakanın kaldırılmasına ilişkin bir davanın da bulunmadığı böylelikle yanlar arasındaki nafaka davası, temyize konu boşanma davasındaki erkeğin halen başka bir kadınla birlikte yaşadığına dair tanık beyanları dikkate alındığında, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1911 KARAR NO : 2021/1915 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞEFAATLİ ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 14/06/2021 NUMARASI : 2019/41 ESAS, 2021/64 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalının 1985 yılında görücü usulü ile evlendiklerini, tarafların müşterek üç çocukları bulunduğunu, müvekkil ile davalı evlilikleri boyunca birçok problem yaşamış ve sürekli anlaşmazlıklar yaşadıklarını, müvekkil ile davalı 10 yıldır fiili olarak ayrı olarak yaşamakta olduklarını, fiili olarak son bulmuş bu evliliğin kağıt üzerinde...
Polatlı Aile Mahkemesi'nin 2014/248 E 2014/652 K sayılı boşanma talebinin reddine dair kararının 02/02/2015 tarihinde kesinleştiğini, dava tarihi itibariyle 3 yıllık sürenin dolduğunu, dinlenen tanık beyanları ile davalının kabulüne göre bu süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, her ne kadar davacı tanığı müşterek çocuk beyanından babasının hastalığı sebebiyle tarafların bir gün beraber yaşadığı belirtilse de, davacı kocanın ertesi gün buradan ayrıldığı, tedavi sebebiyle evde kalmasının ortak hayatın yeniden kurulmuş sayılmadığı durumlardan olduğu, fiilî ayrılık yasal şartlarının oluştuğu" gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir....
Yukarıda belirtilen bozma kararında ortada hukuki varlık kazanmış bir kararın mevcut olmadığı, yeniden yargılama yapılarak hüküm verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş, temyiz ve bozma sınırlandırılmamıştır. Kanunun sarih maddesine aykırılığa dayanan (HUMK m. 439/2) bu nitelikte bir bozma ile hüküm tamamen ortadan kalkmıştır. Öyleyse; bozmadan sonra her iki davada boşanma ve ferileri konusunda yeniden hüküm tesis edilmelidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen boşanma davaları ile ferileri hakkında diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.12.2018 (Çrş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm boşanma davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin ispatlanmış olması, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekir (TMK.md.170/3). Oysa toplanan delillerden davalı kadının davacı kocaya karşı saldırgan davranışlar sergilediği, kocasını ablası ile ilişkiye girmekle suçladığı, davacı kocanın ise eşine şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı sabittir (TMK.md.166). Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekliyle Türk Medeni Kanununun 170.maddesi uyarınca ayrılığa karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....