Somut olayda, erkeğe ait müşterek evin daha önce kadın ve ortak çocuklara tahsis edildiği, ne var ki, toplanan delillerden davalı-davacı kadın ve ortak çocukların doğalgazın kesik olması sebebiyle kışın evde kalmadıkları, erkeğin ise yaşamanı idame ettirecek başka bir konutu olmadığı, bu sebeple TMK 169. madde uyarınca verilen tahsis kararının kaldırılarak müşterek evin erkeğe tahsisinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; TMK'nın 197. maddesine göre; “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir....
Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı tartışmasızdır. Reddedilen boşanma davasında "davacı ağır kusurlu" kabul edilmiştir. Fiili ayrılık süresi içinde davalı-davacının herhangi bir kusuru ispatlanamadığına göre, kesin hükme aykırı olarak boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta, davalı-karşı davacı(nın) ortak kusurlu kabul edilmesi ve buna bağlı olarak manevi tazminat talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3-Davalı, karşılık davası ile "daha önce hükmedilmiş olan nafakanın artırılmasını" talep etmiştir. Daha önce davalı lehine hükmedilmiş nafaka, reddedilen boşanma davasında Türk Medeni Kanununun 169'ncu maddesine göre tayin edilen, dava süresince geçerli olan tedbir nafakası olup, bağımsız bir nafaka davasında tayin edilen bir nafaka değildir. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesiyle kendiliğinden kalkmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, TMK'nun 166/son maddesi gereğince fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasıdır. İnceleme HMK.m.355 hükmü gereğince davacı ve davalı istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı olan hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve davacı ve davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; TMK'nun 166/son. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra üç yıldır her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulmadığının davacı tarafça kanıtlanması zorunludur. Davacı tarafından davalı aleyhine terk sebebiyle açılan boşanma davasının Manisa 2....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin tüm temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Taraflar arasında birleştirilerek görülen boşanma davalarının yapılan muhakemesi sonucunda, davacı-davalı kadının açtığı boşanma davası yönünden, tanıkların anlattıkları olayların bir kısmının evlilik birliği içerisinde üzerinden uzun süre geçmiş olması sebebiyle hükme esas alınamayacağı, bir kısım tanık anlatımlarının ise zaman ve sebep kavramından yoksun olduğu, bu hali ile asıl davada müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve ortak hayatın devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunduğunun davacı-davalı kadın tarafından ispatlanamadığı, davalı-davacı erkeğin birleşen boşanma davası yönünden ise dinlenen tanık anlatımlarına...
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Somut olayda; davalının sadakatsiz davranışlarının ortaya çıkması üzerine müşterek konutu terk ettiği ve açmış olduğu boşanma davasının reddedildiği sabit olup davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır. O halde, istemin tedbir nafakası olması ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde, davacı eşin sürekli bir işte çalışarak sabit bir gelir elde etmesi davalı kocayı nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından; velayete ilişkin düzenleme ve davalı lehine hükmedilen nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bir davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Davacı tarafından daha önce açılmış olan boşanma davası reddedilmiş, redde ilişkin bu karar 14.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. İşbu boşanma davası ise ret kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmeden 11.07.2013 tarihinde açılmıştır....
Davacı erkeğin kısa sürelerle davalı kadının yanına gelip çocukların ihtiyaçlarını karşılaması ortak hayatın yeniden kurulması anlamına gelmez. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Davanın kabulü yerine yazılı gerekçeyle reddi doğru değildir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30.06.2015(Salı)...
Aile Mahkemesinde açılmış olan 2016/999 Esas sayılı dosya dava tarihi öncesi gerçekleşmiş olan ya da dava tarihi sonrası gerçekleşmiş olan vakalar dikkate alınmarak yalnızca önceki boşanma davasının karara bağlanmasından sonra tarafların tekrar bir araya gelip gelmedikleri, müşterek hayatın kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiği, dinlenilen tanıkların örtüşen ve itibar edilebilir beyanlarına göre müşterek hayatın tekrardan kurulamadığı, önceki reddedilen boşanma davasını açan dosyamız davacısının reddedilen davası ile birlikte ayrılığa sebebiyet verdiği ve bu nedenle kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tedbiren ve hükmün kesinleşmesi ile davalı babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı tarafın yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacının boşanmanın fer'î niteliğinde olan maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. IV....
DAVA TARİHİ : 13.08.2020 KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 4. Aile Mahkemesi SAYISI : 2022/330 E., 2022/774 K. Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zina ve hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talebinin kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun esastan reddine, erkeğin başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2012/242 esas, 2014/234 karar sayılı boşanma davası "şiddetli geçimsizlik olgusunun ve ortak hayatın sürdürülmesinin kendilerinden beklenilmeyecek şekilde temelinden sarsılmış olduğunun ispat edilemediği ve davalı kadının subut bulan herhangi bir kusurunun bulunmadığı..." gerekçesi ile reddedildiği ve 14.05.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı koca tarafından, boşanma davası açılmakla, davacı kadın ayrı yaşama hakkını kazanır. Boşanma davasının reddedilmesinden sonra, davalı kocanın birlikte yaşama konusunda girişimde bulunmadığı sürece, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü zorunludur. Somut olayda; evlilik birliğini kurma görevi, reddedilen boşanma davasıyla kusurlu durumda bulunan davalı kocaya düşer. Reddedilen boşanma davasından sonra davalı koca tarafından evlilik birliğinin kurulması konusunda herhangi bir çaba sarfedilmemiş, müşterek konut kurulmamış, usulüne uygun eve dön ihtarı yapılmamıştır....