Erkeğin açtığı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmaktadır. Mahkemece de, erkeğin boşanma davası bu sebeple kabul edilmiştir. Erkek tarafından açılan ilk boşanma davasının feragat nedeniyle 16.2.2011 tarihinde reddedildiği ve kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin reddedilen boşanma davasından önceki olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. Davalı kadına fiili ayrılık süresi içerisinde atfedilebilecek yeni bir kusur da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmamaktadır. Reddedilen ilk boşanma davası açarak geçimsizlik yaratan davacı erkek, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tamamen kusurludur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: ''Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasıdır. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; tarafların 06/01/1987 tarihinde evlendikleri, velayet altında müşterek çocuklarının olmadığı, tarafların evlilik birliği içinde uyumsuzluk veya tartışmalarının olmadığı, ancak davalı kocanın Şebinkarahisar ilçesinde yaşamak istediği ve buna davacı kadının karşı çıktığı, tarafların ortak konutunun İstanbul ilinde olduğu, davacı kocanın ortak konutu değiştirmek istemesi sebebiyle tarafların arasında tartışmalar olduğu tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Davalı kocanın ortak konutu Şebinkarahisar ilçesine taşımak istemesi ve bu hususta davacının rızasını almaması sebebiyle 4721 sayılı TMK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek, dava dilekçesinin içeriğinde, davalı kadın ile evliliklerinde uzun süreden beri var olan şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığını, davanın ... 1. Aile Mahkemesince 2011/647 Esas, 2012/369 Karar sayılı karar ile reddedildiğini, aradan üç sene geçtiğini ve bu süre içerisinde bir araya gelmediklerini, 4721 sayılı TMK madde 166/son gereği bu sürede ortak hayatın yeniden kurulmadığını belirterek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....
Toplanan delillerden, feragatten sonra tarafların biraraya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekirken, davanın reddi doğru görülmemiştir. Sonuç: Hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı erkek eşin boşanma davasının bulunması ortak konutun belirlenmesi isteyen kadını kötü niyetli mi kılar? Kadın eş ortak konutun belirlenmesini isteyebilmesi için yıllar boyu sürecek eşinin boşanma davasının sonlanmasını beklemek zorunda mıdır? Terk sebebiyle boşanma davası açmayı hedefleyen davacı kadın eşin çağrı yapabilmesi için ortak konutun belirlenmesini istemesini engelleyen bir yasa hükmü var mıdır? Davacı kadının iyiniyeti, kötü niyeti “erkek eşin boşanma davasını inceleyen hakimin” görevidir. O halde mahkemece yapılacak iş TMK. m. 195 f. I hükmüne göre aile mahkemesi hakiminin müdahalesi ile ortak konutun belirlenebilmesi konusunda; - Eşleri uyarması, - Onları uzlaştırmaya çalışması, - Eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını istemesi, Bunlara rağmen uzlaşamadıkları takdirde kanunda öngörülen önlemleri alması gerekmektedir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ayrılık kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 170/3. maddesi uyarınca ayrılığa karar verilebilmesi için ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan yargılamadan davalı erkeğin çalışmadığı, eve maddi katkısının olmadığı, birlikte yapılan borçları kadının ödediği bu haliyle davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğuna dair dosyada delil de bulunmamaktadır....
Davacı-davalının daha önce açtığı boşanma davası reddedilmiş, karar 14.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak boşanma davasının açıldığı 14.11.2014 tarihine kadar üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı toplanan delillerle gerçekleştiğine göre, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinin koşulları erkeğin davası bakımından da oluşmuştur. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir hükmünü içermektedir....
Aile Mahkemesi'nin 2013/1620 Esas sayılı dosyası ile açılan boşanma davasında tarafların ayrılığına karar verildiğini, bu kararın 28/06/2018 tarihinde kesinleştiğini, aradan geçen bir yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulmadığını belirterek, ayrılık kararı üzerine ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına 70.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı - davalı erkek birleşen davaya cevap dilekçesi sunmamış, davacı - davalı erkek vekili 08/11/2019 tarihli ön inceleme celsesinde birleşen davanın reddini savunmuştur. Davalı - davacı kadın vekili süresinde sunduğu 30/07/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının bir yıllık ayrılık süresi dolmadan açıldığından usulden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında daha önce Rize Aile Mahkemesinin 2011/72 Esas 2011/285 kararına konu olan aile birliğinin şiddetli geçimsizlik sebebiyle temelden sarsılmasına dair müvekkil tarafından boşanma davası açıldığını kocanın ortak hayatın sona ermesinde kurulu olduğu boşanma davası açmakta haklı bulunmadığı gerekçesiyle boşanma davasının red olduğunu, kararın 30/11/2011 tarihinde tarafların temyiz etmemesi sebebiyle kesinleştiğini, aradan geçen altı yılı aşkın zaman zarfında müvekkili davacının Sinop il merkezine yerleştiğini, hayatına bir başına devam etmeye başladığını, 2011 yılında bozulan ortak hayatın bir daha kurulamadığını beyan etmiş, tarafların 166/son hükmü uyarınca boşanmalarını, küçük çocukları olan Feme ve Seda Nur'un velayeti konusunda talebi olmadığından velayetlerinin davalı...
DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında daha önce Rize Aile Mahkemesinin 2011/72 Esas 2011/285 kararına konu olan aile birliğinin şiddetli geçimsizlik sebebiyle temelden sarsılmasına dair müvekkil tarafından boşanma davası açıldığını kocanın ortak hayatın sona ermesinde kurulu olduğu boşanma davası açmakta haklı bulunmadığı gerekçesiyle boşanma davasının red olduğunu, kararın 30/11/2011 tarihinde tarafların temyiz etmemesi sebebiyle kesinleştiğini, aradan geçen altı yılı aşkın zaman zarfında müvekkili davacının Sinop il merkezine yerleştiğini, hayatına bir başına devam etmeye başladığını, 2011 yılında bozulan ortak hayatın bir daha kurulamadığını beyan etmiş, tarafların 166/son hükmü uyarınca boşanmalarını, küçük çocukları olan Feme ve Seda Nur'un velayeti konusunda talebi olmadığından velayetlerinin davalı...