Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nın 170. maddesine göre; "Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir." Dosya incelendiğinde; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere sadakat yükümlülüğünü ihlal eden ve maddi yükümlülüklerini yerine getirmeyen koca birliğin sarsılmasına sebep olan olaylarda tam kusurludur. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 170. maddesi uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekmektedir. Eldeki davada, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır. Bu itibarla mahkeminin davanın reddi kararı usul ve yasaya uygundur....

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alır.Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerinde de yukarıdaki istemlerde bulunabilir." Somut olayda davacı, "ayrı yaşamada haklılık" olgusuna dayalı olarak tedbir nafakası isteminde bulunmuştur. Bu iddiasını boşanma davasının reddinden sonra müşterek hayatın devam ettirilememesi nedenine dayandırmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına gerekçede yer alan açıklamalara göre tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verildiğinin anlaşılmasına, hüküm fıkrasında bu madde yerine aynı kanunun 166/1. maddesinin gösterilmesinin maddi yanılgı sonucu olup bu hususun mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece "Tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesinde yer alan üç yıllık fiili ayrılık süresinde ortak hayatın yeniden kurulmadığı" gerekçesiyle boşanmalarına karar verilmiş, “Davalı kadının ortak...

      Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır. O halde, kadın tarafından açılan davanın kabulü ile boşanma kararı verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 171. maddesi uyarınca ayrılık karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.11.2017...

        nun 166/4 maddesine dayalı fiili ayrılık sebebiyle boşanma talebine ilişkindir....

        Taraflarca karşılıklı açılan ilk boşanma davasında, her iki tarafın davasının 03.05.2010 tarihinde reddedildiği ve onanarak 18.01.2012 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kadına kendisine gelen cevapsız aramayı eşine söylemeyerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve eşine karşı güvensiz olduğu kusur olarak yüklenilmiş ise de erkek güven sarsıcı davranış eylemine reddedilen boşanma davasından önce dayanmış olup, yine kadının erkeğe güven duymadığına dair tanık beyanları reddedilen boşanma davasından önce gerçekleşen eylemlere ilişkin olduğundan o olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. O halde mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurludur....

          Erkeğin açtığı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmaktadır. Mahkemece de, erkeğin boşanma davası bu sebeple kabul edilmiştir. Erkek tarafından açılan ilk boşanma davasının davalı kadına atfı kabil kusur ispatlanamadığından 05.05.2011 tarihinde reddedildiği ve 17.06.2011 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin reddedilen boşanma davasından önceki olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. Davalı kadına fiili ayrılık süresi içerisinde atfedilebilecek yeni bir kusur da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmamaktadır. Reddedilen ilk boşanma davasını açarak geçimsizlik yaratan ve eşine şiddet uygulayan davacı erkek, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tamamen kusurludur....

            Mahkemece, davacı erkeğin HMK'nın 119/1-e ve f ile 194. maddeleri uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğuracak vakaları kanıtlamaya elverişli şekilde somutlaştırıp ispata yarayan delil sunmadığından ve mevcut durum itibariyle de davalının kusurlu bir davranışı sebebiyle evlilik birliğinin ortak hayatın sürdürülmesini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı sonuç ve kanaatine varılamadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, erkeğin beş yıldır Kazakistan ülkesinde çalıştığı ve daha önce erkek tarafından açılıp reddedilen ve 02.02.2010 tarihinde kesinleşen boşanma davasından sonra tarafların biraraya gelmediği sabittir. Davada TMK m. 166/son şartları oluşmuştur. O halde davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

              Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında af niteliğinde davranışlar gerçekleşmişse, artık bu davranışlar boşanma hükmüne esas alınamaz. Boşanma davalarında af olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için öncelikle bu yönde bir iddia ve bu iddianın; kayıtsız şartsız bir irade beyanı, eğer yoksa en azından affı gösterir nitelikte tutum ve davranış ile ispatlanmış olması gerekmektedir. Genel bir ifadeyle af niteliğinde sayılabilecek davranışlar; barışmış olmak, af iradesini göstermek, hoşgörü ile karşılamak ve olaylara rağmen birliği sürdürmek şeklinde ifade edilebilir. Eşlerin evlilik birliğini kurtarmak maksadıyla birliğin devamı yönünde iyi niyetli girişim ve barış müzakerelerinin boşanma davalarında af niteliğinde sayılamayacağı kuşkusuzdur. Boşanmaya sebep olan olayların hoşgörü ile karşılanması nedeniyle af gerçekleşmeli ve bunun sonucunda da; tarafların yeniden birlikte olmaları yani ortak hayatın yeniden kurulmuş olması gereklidir. 25....

                Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine göre; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanma kararı verilir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl zarfında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların bu amaçla bir araya gelmiş ve birlikte yaşamış olmaları, evlilik birliğinin, amacına uygun olarak tesis edilmiş olması, bunun da delillerle duraksamasız olarak ispatlanmış bulunması gerekir(Dairemizin, 11.07.2012 gün ve 2012/690 E. 2012/19470 K. sayılı kararı). Somut olayda, davacı erkeğin 17.04.2008 tarihinde açtığı boşanma davası reddedilmiş ve ret kararı 27.10.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise, 10.11.2014 tarihinde açılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu