Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki boşanma davası eldeki davanın karar tarihinde halen derdesttir.Eldeki dava 13.11.2008 tarihinde açılmış olup, 01.10.2007 - 31.10.2008 tarihleri arasında 13 aylık ecrimisil bedelinin tahsiline ilişkindir.4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10/1.maddesinde "Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak 1 yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.''...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili ile davacının 27/07/2017 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolünün mevcut olduğunu, bu boşanma protokolünün 5. maddesine göre tarafların birbirlerinden mal paylaşımı talebinde bulunamayacaklarının açık olduğunu, bu nedenle davacı tarafın açmış olduğu davanın hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, yerleşik içtihatlara göre anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımı talep etmeyeceğini beyan eden tarafın daha sonra dava açıp talepte bulunma hakkı bulunmadığını, mal paylaşımı kapsamında müvekkilinin kendi adına kayıtlı olan 34 XX 210 plakalı Honda Activa S125 marka motosikleti 24/07/2017 günü davacıya devrettiğini, davacının artık evlilik birliğinin sona ermesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesini isteme hakkının kalmadığını belirterek hukuka aykırı olarak açılmış bulunan bu davanın reddi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili ile davacının 27/07/2017 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolünün mevcut olduğunu, bu boşanma protokolünün 5. maddesine göre tarafların birbirlerinden mal paylaşımı talebinde bulunamayacaklarının açık olduğunu, bu nedenle davacı tarafın açmış olduğu davanın hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, yerleşik içtihatlara göre anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımı talep etmeyeceğini beyan eden tarafın daha sonra dava açıp talepte bulunma hakkı bulunmadığını, mal paylaşımı kapsamında müvekkilinin kendi adına kayıtlı olan 34 XX 136 plakalı Honda Activa S125 marka motosikleti 24/07/2017 günü davacıya devrettiğini, davacının artık evlilik birliğinin sona ermesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesini isteme hakkının kalmadığını belirterek hukuka aykırı olarak açılmış bulunan bu davanın reddi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini...

    Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi sebebiyle açılan alacak davalarında kural olarak mal rejiminin sona erdiği anda (boşanma dava tarihinde) mevcut bulunan edinilmiş mallar tasfiye anındaki değerleri gözetilerek tasfiye yapılmaktadır. (TMK’nun 232, 235/1.m) Mal rejiminin sona erdiği sırada bulunmayan, evlilik sırasında edinilmiş olmakla birlikte boşanma davası açılmadan önce elden çıkartılan mal varlığı değerlerinin de istisnai olarak devredildikleri tarih dikkate alınarak tasfiyeye katılma imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 229, 235/son m.) Ancak mal rejimi sona erdiği (boşanma dava tarihinde) sırada mevcut bulunmayan mal veya değerler bakımından tasfiye yapılamaz....

      Maddesi gereğince eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkemenin, yetkili olduğunun düzenlendiği, taraflar arasındaki boşanma davasının Konya 7.Aile Mahkemesi 2021/1440 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, bu dosyada davalının yetki itirazının reddine karar verildiği, Yargıtay 8.HD'nin 2016/10334 esas 2020/625 karar 2014/1687 esas 2015/7183 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere mal rejiminin tasfiyesi davasında eşlerin kesinleşmiş mahkeme hükmü ile boşanmış olmalarının davanın ön koşulu olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki boşanma davasının bekletici mesele yapılarak, boşanma davası kesinleştikten sonra işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1- a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine...

      Mal ayrılığı rejiminde; Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. 743 sayılı TKM'nin 153.maddesi uyarınca, kadının eve bakması, temizlik yapması, çocukları yetiştirmesi asli görevidir, bunları yapmak edinilen mala katkı sayılmaz. Somut olayda; eşler, 06.02.1991 tarihinde evlenmiş, 02.04.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m)....

        Dosya arasında nüfus kaydı veya veraset belgesi bulunmamakla birlikte tarafların kabulünde olduğu üzere davacıların, davalının çocukları olduğu, davacıların annesi ve davalının boşandığı eşi olan ...’ın ölümü sonrası mirasçılarından davacılar tarafından mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. ... ile davalı ... 11.4.1966 tarihinde evlenmiş, davacıların annesi ...’ın 2.10.2000 tarihinde açtığı boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.7.2006 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). ... ile Hasan arasındaki yasal mal rejimi boşanma davasının açıldığı 2.10.2000 tarihi itibarıyla sona ereceğine ve bu tarihten sonra varsa edinilen mallar üzerinde eşler birbirinden mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunamayacaklarına göre taraflar arasında geçerli mal rejiminin mal ayrılığı rejimi olduğu konusunda kuşku duyulmaması gerekir....

          Hukuk Dairesinin yerleşen kararlarında, usul ekonomisi ilkesi gereğince henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri ilke olarak vurgulanmaktadır. (Yargıtay 8. HD'nin 20/02/2019 tarih ve 2017/13253 Esas, 2019/1687 Karar, 10/04/2019 tarih ve 2018/12846 Esas, 2019/3941 Karar vs.) Buna göre, mahkemece verilen karar tarihinden önce 31/12/2019 tarihinde açılmış boşanma davası bulunmasına rağmen, mahkemece önceki boşanma davasının reddedildiği gerekçesiyle iş bu davanın reddine karar verilmesi usul ekonomisi ilkesine açıkça aykırıdır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde görüldüğünden, henüz kesinleşmediği belirlenen İzmir 20....

          TMK. nun 225.maddesinin 2.fıkrasına göre evliliğin boşanma ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasında mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulur (TKM.m.225). Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 20.09.2004 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK.nun 202.maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir....

            Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, dava dilekçesi ve davacı vekilinin 01/06/2022 tarihli dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının sunduğu dava dilekçesinde davalı adına kayıtlı mal varlığını bildirip, bir kısım mal varlığına katkısından bahsedilerek boşanma esnasında müşterek malların ortak dağılımının yapılmasını talep ettiği, bu haliyle dava dilekçesinin talepler yönünden HMK.nın 31. maddesi gereğince mahkemece açıklatılması gerekmekle birlikte, buna mahal kalmadan davacı vekilince 01/06/2022 tarihli dilekçe ile mal rejiminin tasfiyesi talepleri bulunduğunun da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde davacının talebi, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkin olmakla, yerel mahkemece bildirilen mal varlığına ilişkin kayıtların getirtilmesi, taraflar arasındaki menfaat dengesi, ölçülülük ve hakkaniyet ilkeleri de gözetilerek ihtiyati tedbir talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

            UYAP Entegrasyonu