Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın boşanma ve fer'ileri ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuş, mahkemece bu talep hakkında herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Davacının mal rejiminin tasfiyesi yönündeki talebi, boşanma kararının kesinleşmesi sonunda incelenebilir hale gelir (TMK m. 225). Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Mahkemece kurulan boşanma hükmünün taraflarca temyiz edilmediği de gözetildiğinde davacı kadının mal rejiminin tasfiyesi talebi incelenebilir hale gelmiştir....

    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.903,50 TL katılma bedelinin boşanma davasının açıldığı 14.07.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar 22.10.1993 tarihinde evlenmişler, 14.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”(743. Sayılı TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı Yasanın 10.m.). Dosya arasındaki belgelere göre, davalı ..., mal ayrılığının geçerli olduğu 06.05.1995 tarihinde S.S.......

      nın mirasçılara mal kalmasını engellemek amacıyla mirasbırakana baskı yaparak, taşınmazların doğrudan devri halinde ileride dava açılmasının önüne geçebilmek için önce şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığını, sonrasında ise sözde anlaşarak mirasbırakan ile aralarında boşanma protokolü yaptıklarını, mahkemece anılan protokol onaylanarak boşanmaya karar verildiğini, mirasbırakanın da mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla protokol uyarınca, 2953 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 34, 39, 35 ve 25 nolu bağımsız bölümler ile 159 ada 5 parsel sayılı taşınmazını davalıya bıraktığını, mirasbırakan ile davalının boşanmadan sonra da birlikte yaşamaya devam ettiklerini, bir süre sonra yeniden evlendiklerini, boşanmanın gerçek bir boşanma olmadığını, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapılan devirleri gizlemek amaçlı boşanmanın yapıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir....

        Davalı ... vekili, davacı asılın boşanma davasında mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinden feragat ettiğini belirterek, açılan davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, esasa yönelik ise davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ... 2. Aile Mahkemesi'nin boşanma dosyasında ...'ın duruşmada alınan beyanında ''nafaka, tazminat ve mal rejiminden kaynaklanan hak talep etmediğini'' beyan ettiği, her ne kadar sonraki celse bu beyanını geri aldığını beyan etmiş ise de 6100 sayılı HMK'nun madde 311 gereğince feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı, feragatin iptali için irade bozukluğu gibi bir iddianın da bulunmadığı görülmekle davacının davasının boşanma davasında vaki olan feragat sebebi ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. ... 2....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ... 6. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında görülen boşanma davasında davacının maddi ve manevi tazminat, nafaka, eşya talebinin olmadığına ilişkin beyanının mal rejiminin tasfiyesinide kapsadığı ve mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu ve bu beyana rağmen açılan iş bu davanın TMK'nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            Doktrinde ağırlıklı görüş; boşanma davasının açıldığı tarihte eşler arasında mal rejimi sona erdiğine göre zamanaşımının başlangıç tarihi boşanma dava tarihi olduğu yönündedir. Ne var ki, 6098 sayılı TBK'nun 153/1. fıkrasının 3. bendine göre, "Evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemezse başlamaz, başlamışsa durur" açık hükmü karşısında, zamanaşımının başlangıç tarihi boşanma dava tarihi kabul edilse dahi, duran veya işlemeyen zamanaşımı boşanma kararının kesinleştiği tarihte işlemeye başlayacağından, doğal olarak zamanaşımının başlangıç tarihinin boşanma kararının kesinleştiği tarih olduğunun kabulü daha uygun görülmektedir. Mahkemece davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir....

              Taraflar 25.05.1995 tarihinde evlenmişler, 10.11.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre karar temyiz edilmekle henüz kesinleşmemiştir. Dava konusu 5054 ada 1 parsel 1 numaralı bağımsız bölüm 25.12.1998 tarihinde, 1991 ada 1 parsel 5 numaralı bağımsız bölüm 28.12. 2007 tarihinde ve...plaka sayılı araç 02.01.2008 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Taraflar arasındaki mal rejimi TMK 225/ 2. maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermekte olup mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerekir. Somut olayda taraflar arasında devam eden boşanma davası bulunduğu saptanmış olup bu boşanma davasının açılmasıyla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur....

                Katılma alacağına ilişkin talebin, mal rejiminin sona ermesi halinde görüleceği, rejim sona ermedikçe bu talebin incelenmesinin ve tasfiyeye gidilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında açılan boşanma davası sonucunda verilen hükmün henüz kesinleşmediği, mal rejiminin sona ermediği ve katılma alacağına ilişkin talebin boşanma kararı kesinleşmeden inceleme olanağı olmadığı hususları göz önüne alınarak, katılma alacağına ilişkin talebin tefrik edilip, boşanma davasının neticesinin beklenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken katılma alacağının boşanma davasının fer'isi niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

                  Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı 3.kişi ile borçlunun borcun doğumundan sonra anlaşmalı olarak boşandıkları, dava konusu taşınmazların boşanma protokolü ile 3.kişiye bırakıldığı ve tarafların boşanmadan sonra da birlikte yaşamaya devam ettikleri boşanma protokolünün alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlara ait tasarrufların icra dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline, tefrik edilen taşınmazla ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiştir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ... Aile Mahkemesi'nden verilen 05.10.2011 gün ve 874/1473 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ve davalı arasındaki mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda; TMK'nun 225. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinin istenebilmesi için taraflar arasındaki evlilik birliğinin boşanma sebebiyle sona ermesinin gerektiği, bu şartın gerçekleşmediğinden talep hakkının doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu