Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 Sayılı HMK mad.30) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşulu yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, mahkemece, taşınmazın kişisel mal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur....
Şayet mesken edinilmiş mal ise TMK'nun 219/2-5. bendi uyarınca, “edinilmiş malların yerlerine geçen değerler”, de edinilmiş mal sayılmaktadır. Buna ikame değer denildiği gibi kaim değer de denilmektedir. Kural olarak, mal rejimi, boşanma davasının açıldığı durumlarda TMK’nun 225/2. fıkrası gereğince, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermektedir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde mal ister elde bulunsun, ister bulunmasın değerleriyle tasfiyede yer alırlar. Gerek mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde ve gerekse edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu evrede 07.03.1953 tarih, 1953/8 Esas ve 1953/7 Karar sayılı ... kararı gereğince, ayin (mülkiyet) istenemeyeceğinden tasfiyeye konu malın değeri istek bakımından esas alınmaktadır....
Şöyle ki; kural olarak, boşanma kararı kesinleşmedikçe mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilemez. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tasfiye gündeme gelir. Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Dairenin uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kuruluna intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2012 tarihli ve 2012/8-268 Esas, 2012/420 sayılı kararında, mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Somut olayda, temyiz dilekçesi kapsamındaki bilgiler uyarınca UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu, taraflar arasında eldeki davanın karar tarihi olan 18.03.2016 tarihinden önce 14.03.2016 tarihinde açılan boşanma davası bulunduğu anlaşılmıştır....
İstinaf Sebepleri Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın görülmesine engel kesin hüküm söz konusu olmadığı, anlaşmalı boşanma ilamının hüküm kısmında katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı, mal rejiminden doğan alacak, ziynet eşyası ve sair hak ve alacak talepleri olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesine veya katılma alacağına ilişkin verilen bir karar olmadığı, kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin hatalı olduğu, taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir protokol olmadığı, davacının mal rejimi alacağından feragat etmediği ya da davalı ile sulh olmadığı, boşanma kararında boşanmanın mali sonuçları ve mal rejiminin tasfiyesinin hükme bağlanmadığı, boşanma davasının görülmesinin ve protokolün hazırlanması aşamalarının tamamen davalının kontrol ve tasarrufu altında gerçekleştirildiği, kararda hükmedilen...
Taraflar, ilk olarak 1995 yılında evlenmiş olup, 13.07.2001 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 13.07.2001 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. 04.03.2008 tarihinde yeniden evlenen taraflar bu kez 03.01.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün; 03.01.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava 18.08.2014 tarihinde açılmıştır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilikte mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), ikinci evlilikte ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 8 nolu mesken, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 28.03.1997 tarihinde (ilk evlilik sırasında) satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m)....
Mahkemece, her iki boşanma davasının reddine karar verilerek, davacı-davalı kadının 07.05.2013 tarihli sayman mutemet alındısı belgesinden de anlaşıldığı üzere nispi harcı yatırılan mal rejimi tasfiyesine yönelik davasını tefrik etmiş, ziynet alacağı davası ile ilgili ise bir hüküm kurmamıştır. Mahkemenin 23.01.2014 tarihli işbu kararı tarafların münhasıran boşanma davalarının reddine dair karar yönünden temyiz edilmesi üzerine, temyiz sınırlaması da dikkate alınarak, tarafların itirazları yalnızca boşanma davaları ile ilgili incelenerek, mahkemece verilen hüküm, tarafların boşanma davalarının davacı-davalı kadının az (TMK m. 166/1), davalı-davacı erkeğin ise ağır (TMK m. 166/2) kusurlu olduğu belirtilmek suretiyle her iki boşanma davasının da kabulü gerektiği yönünde, Dairemizin 23.03.2015 gün 2014/1329 esas ve 2015/5155 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur....
hiçbir pay verilmediğini, mal rejiminin boşanma davasının açılmasıyla sona ereceğini, hal böyleyken dava tarihinde hala davalıya ait olan mesken niteliğindeki taşınmaz edinilmiş mal olup tasfiyeye tabi olduğunu, taraflar arasında mal rejimi hakkaniyetli şekilde tasfiye edilemediğinden işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu bildirerek mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Sokak, Birlik Sitesi, C Blok, Daire: 8 Karabük” taşınmaz üzerinde davacının yarısında yasal hakkı olduğu halde davalı T8 bunu davacıdan kaçırmak istediğini, 28.02.2017 tarihli duruşmada davacının boşanma sonrasında “mal rejiminin tasfiyesine ilişkin haklarını saklı tutmasını” kabul etmemesinin hiçbir izahi bulunmadığını, davacı tarafından Gebze 3 Aile Mahkemesinde açılan anlaşmalı boşanma davasının, salt davacının mal rejiminin tasfiyesine yönelik haklarını saklı tutması talebinin davalı Necdet tarafından kabul görmemesi nedeniyle reddedildiğini, bu itibarla davacının davalı eş Necdet 'in mal kaçırmaya yönelik niyetini açık olarak anlamış bu sebeple acele olarak açacağı çekişmeli boşanma davasından önce eldeki muvazaa nedeniyle tapu iptali tescil davasını açtığını, sonrasında 07.09.2017 tarihinde İstanbul 2....
Aile Mahkemesinin 2009/857 Esas numarasına kaydedilen boşanma davası devam etmektedir. TMK.nun 225/2. maddesi hükmüne göre; kabul ile sonuçlanan boşanma davasının açıldığı tarihte eşler arasındaki mal rejimi sona erer. Başka anlatımla, boşanma kararı kesinleşinceye kadar eşler arasındaki evlilik birliği devam eder. Boşanma kararı ile evlilik birliğinin sona ermesi mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davaların görülebilirlik koşuludur. Somut olayda; eşler arasında görülen Denizli 2. Aile Mahkemesinin 2009/857 Esas sayılı boşanma davasının sonuçlanarak kesinleşmesi beklenmeden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
Esas sayılı dosyasıyla boşanma , İzmir ...Aile Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasıyla boşanma nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi davası açtığını, tasfiyeye konu olan mal rejimi, tasfiye - alacak davası olan İzmir ...Aile Mahkemesinin ... Esas sayılı davanın davalısı kocanın tek başına hissedarı, sahibi ve yetkilisi olduğu, evlilik sürerken edinilen tüm malların tamamının ... Soğutma, Isıtma Klima Mühendislik İnşaat Taahhüt San ve Tic Ltd Şti adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin boşanma davası açtığı için kocasının tek yetkilisi, tek ortağı ve tek sahibi olduğu davalı şirketin içini boşaltarak şirketteki müvekkili haklarını zayi etme eylemine engel olmak adına şirkete kayyum talebinin zorunlu olduğunu, şirketin tamamının kocası adına olduğunu ama yarısının edinilmiş mal olduğunu, tasfiyeye girdiğini ve İzmir ...Aile Mahkemesinin ......