"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadının bağımsız tedbir nafakası davası ile yararına hükmolunan tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğinin tabi bulunmasına göre aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine yöneliktir. Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, taraflar arasındaki geçimsizliğin ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir....
Davalı tarafından açılan boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar gelinen süreçte davacının kusurunun bulunmadığına kesin hüküm teşkil eder. Tarafların ondört yıldır fiilen ayrı yaşadıkları; fiili ayrılığa, davalının 1999 yılından evden ayrılıp gitmesinin sebep olduğu, bu suretle birlikte yaşamaktan davalının kaçındığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı ağır kusurludur. Hal böyleyken, yakarıda açıklanan hukuki ve fiili duruma aykırı olarak "tarafların eşit kusurlu" kabul edilmeleri ve bunun sonucu davacının maddi tazminat talebinin reddi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda (1.)...
İlk derece mahkemesi kararına karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesi; kadının fiili ayrılığa sebebiyet verdiğinin kanıtlanamadığının, erkeğin de fiili ayrılık döneminde ev sahibine kadın ve çocuğun oturduğu evin boşaltılacağına dair ihtar çekerek birlik görevlerini yerine getirmediğini, taraflara ilk derece mahkemesince yüklenen diğer kusurların sabit olduğunu belirterek, erkeğin ağır kusurlu olduğundan bahisle, kadının kusur belirlemesi, tazminatlar ve iştirak nafakasının miktarına ilişkin istinaf taleplerini kabul etmiş, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırılmış ve kadına maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir....
Davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; ilk derece mahkemesi tarafından yapılan 10/07/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davacının dava dilekçesinin içeriğini tekrar ettiği, uyuşmazlık tespitinde de anlaşamadıkları konuların boşanma ve fer'ilerine ilişkin olduğunun belirtildiği, ön inceleme duruşmasının bu şekilde tamamlanarak uyuşmazlık tespitinin yapıldığı, daha sonra 18/11/2019 tarihli celsede davacının boşanma sebebi olarak hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı hem de fiili ayrılığa dayalı boşanmayı talep ettiğini beyan ettiği, ilk derece mahkemesince davacının 166/1 nedeniyle boşanma talebinin reddine, 166/4 maddesi uyarınca fiili ayrılığa dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının dava dilekçesinde fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma sebebine dayanmadığı, ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra da iddiasını genişletemeyeceği, davalı vekilinin bu...
Bu kez davacı-davalı kadın eş, eldeki bu davayı Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık" nedeni ile açmıştır. Mahkeme, ilk davanın reddinden sonra tarafların üç yıl süreyle bir araya gelmedikleri gerekçesi ile boşanma kararı vermiş ve erkek eşi kadın eşe nazaran daha ağır kusurlu kabul etmiş ise de; retle sonuçlanan ve taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşen ilk boşanma davasında, erkek eşin boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığına göre, bu tarihten önceki olaylar artık erkek eşe kusur olarak yüklenemeyecektir. Bu tarihten sonra taraflar bir araya gelmemiş, davalı-davacıdan kaynaklanan kusurlu bir davranış da kanıtlanamamıştır. Bu durumda; ret ile sonuçlanan ilk davayı açıp fiili ayrılığa neden olan ve boşanma sebebi yaratan davacı-davalı kadın eşin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir....
davasını açarak fiili ayrılığa neden olan ve zina eden erkeğin tam kusurlu olduğu; uzman raporu uyarınca ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile; erkeğin fiili ayrılığa ve kadının zinaya dayalı boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü ve 161 inci maddeleri uyarınca boşanmalarına, kadının fiili ayrılığa dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuklar Seyyid Ali ve Esma'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki kurulmasına, çocukların her biri yararına ayrı ayrı dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 300,00 TL, karar tarihinden kesinleşme tarihine kadar aylık 450,00...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasında erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfedilecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 11.07.2016 tarihinde kesinleşmesinden itibaren yasal üç yıllık sürenin geçtiği ve müşterek hayatın kurulamadığı, erkeğin kusurlu olduğu, dava açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanan kadın yararına uygun miktarda tedbir, geliri malvarlığı bulunmayan, boşanmakla yoksulluğa düşecek olan kadın yararına uygun miktardaki yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, yine kusurda ağır ve eşit olmayan, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve bu olaylar nedeni ile kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile fiili ayrılığa dayalı asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası...
Bozma ilamı doğrultusunda dava dosyası dairemizce yeniden ele alınmış ve incelenmiştir.Retle sonuçlanan boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa sebebiyet veren kadın, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurludur. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı davacı erkek yararına TMK 174/1 maddesine göre 30.000 TL maddi tazminata hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığa dayanak olarak alınan boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş olup, feragat beyanının hata ve hile sebebiyle iptali için davalı tarafından açılan davanın reddedilmiş olmasına, dolayısıyle davadan feragat beyanında irade sakatlığına ilişkin bir durumun mevcut olmadığının hükmen belirlenmiş olmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmaya karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda Türk Medeni Kanununun 170.-172. maddeleri gereğince tarafların 2 yıl müddetle ayrılıklarına hükmetmiştir. Anayasanın 141/3.maddesi gereğince "mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır" Medeni Kanunun 170/3. maddesine göre "dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir." Bu durumda, davacımutlak bir boşanma nedenine dayanmış ve bunun varlığını kanıtlamış olsa bile, hakim barışma olasılığını gördüğü takdirde boşanma yerine ayrılığa hükmedebilecektir....