WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/11/2021 NUMARASI : 2017/888 ESAS 2021/605 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, davacı erkeğin sadakatsiz olduğu kabul edilerek tam kusurlu olduğundan bahisle reddedilmiştir. Davacı erkeğin halen bir başka kadınla birlikte yaşadığı ve bu kadından çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Mahkemece, her ne kadar kadının yargılama sırasında boşanmak istemediğini beyan etmesi erkeği affetmesi olarak kabul edilmiş ise de; kadının yargılama sırasında boşanmak istemediğini belirtip davanın reddini savunması af olarak nitelendirilemez....

    Fiili ayrılığa sebep olan 20.05.2017 tarihli son olayda taraflar arasında çıkan tartışma esnasında erkeğin kadına el kaldırdığı davacı-karşı davalı kadın tarafından iddia edilmiş ancak bu husus da dosyadaki delilerle ispat edilememiştir. Yaşanan son tartışma sonucu davalı kadının evi terk ettiği kendisinin kabulünde ise de; fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği gibi ortada davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan terk (TMK. md. 164) hukuksal nedenine dayalı bir dava da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, her iki tarafın da boşanmaya sebebiyet verecek bir kusurunun varlığı dosya kapsamından ispatlanamamıştır....

      Gerçekleşen bu durum karşısında reddedilen ilk davayı açmakla fiili ayrılığa sebebiyet veren ve boşanma nedeni yaratan davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ve davacı kadın lehine Türk Medeni Kanununun 174/1 maddesi gereğince maddi tazminata hükmedilmesi doğru ise de, davalı erkeğin, reddedilen davayı açarak, fiili ayrılığa sebebiyet vermesi tek başına kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. O halde, Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi şartlarının kadın lehine oluşmadığının kabulü gerekir. Bu husus nazara alınmadan, kadının manevi tazminat isteğinin reddi yerine, davacı kadın yararına manevi tazminata hükmolunması bozmayı gerektirmiştir....

        Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı-karşı davalı erkek tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava taraflar arasında boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir geçimsizliğin kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş, karar 01.12.2009 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davanın reddi nedeniyle, bu davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak taraflara bir kusur yüklenemez. Bu sebeple tanık anlatımlarında geçen fiziksel şiddet vakıası erkeğin reddedilen boşanma davasından önce olduğu anlaşılmakla bu vakıa davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemez....

          Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, taraflar arasındaki geçimsizliğin ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir. Kadın tarafından açılan ilk boşanma davası ile temyize konu bu davada toplanan delillerle davacı kadının evi terk ederek gittiği anlaşılmaktadır. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde erkekten kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Öyleyse davalı erkeğe bir kusur yüklenemez. Bu durumda; evlilik birliğinin sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın tamamen kusurludur. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....

            Tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir. Gerek mahkemece reddine karar verilen önceki davada, gerekse fiili ayrılık süresi içinde davacının, davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir kusuru ispatlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 174-2. maddesi şartları olayda gerçekleşmemiştir. Bu husus nazara alınmadan, isteğin reddi yerine yetersiz gerekçe ile davalı lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. 3-Davacının açmış olduğu boşanma davası kabul edildiği halde kendisini yargılamada bir vekille temsil ettiren davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

              Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiili ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilmelidir. Bu arada, TMK'nun 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiili ayrılık süre şartı da göz ardı edilmeyerek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, “çok uzun süreli fiili ayrılık” olarak kabul etmek gerekir. Eldeki davada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m.166/1) boşanma davası açtığı, davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı, mahkemece, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, toplanan delilere göre tarafların altı yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, davacı kadının ortak çocuklarla birlikte babasının evinde kaldığı, tartışmasızdır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m.166/1) hukuksal nedenine dayalı olarak boşanma davası açılmıştır. Yargılama sırasında, tahkikat aşamasında 16.04.2015 tarihli celsede boşanma talebinden vazgeçerek, ayrılığa karar verilmesini talep etmiş, ancak sonraki celse olan 07.05.2015 tarihinde ise boşanma kararı verilmesini istediğini beyan etmiştir. Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. (HMK m.311). Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir [(HMK m.309 (2)]. Yasal düzenleme uyarınca, davacı boşanma davasından feragat ederek, ayrılığa (TMK m.172) karar verilmesini talep etmiştir....

                  Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle dayanak ilk boşanma davasını açarak fiili ayrılığa neden olan ve boşanma sebebi yaratan davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun tabii bulunmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 292.10 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 13.04.2021 (Salı)...

                    UYAP Entegrasyonu