Tüm dosya kapsamı ve istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle, davacı/k.davalı kadın tarafından TMK'nın 166/1.maddesine dayalı olarak boşanma davası açılmış olup, erkeğin akıl hastalığı sebebiyle kendisine kusur yüklenemeyeceğinden ve kusur tespiti yönünden tanık dinlenmesi sonuca etkili olmayacağı anlaşıldığından davacı/k.davalı tarafın eksik delil toplandığı ve tanıkların dinlenmediği yönündeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Buna göre; yargılamanın devamı sırasında davalı/k.davacı erkeğin akıl hastalığı sebebiyle kısıtlandığı görülmektedir. Davacı/k.davalı kadının davası akıl hastalığına değil evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayanmaktadır. Akıl hastası olan eşin davranışları iradi kabul edilemez. İradi olmayan davranışlar sebebiyle erkeğe kusur yüklenemez....
Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; Mahkemece sanığın akıl hastası olduğunun kabul edildiği ancak dosya içerisinde bu hususta adlî muayene raporunun bulunmadığı dikkate alındığında sanığın sağlık durumu nedeniyle kendisini savunamayacak derecede malul olup olmadığının belirlenmesine yönelik suç tarihi itibarıyla ve halen 5237 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi kapsamında akıl hastalığı bulunup bulunmadığı ve akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğini haiz olup olmadığının, Adlî Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden veya tam teşekküllü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden ya da Tıp Fakültelerinin Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlıklarından alınacak sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesini müteakip sanığın sağlık durumuna göre, talebi olmasa dahi zorunlu müdafi atanması gerektiği dikkate alınmadan karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma...
Maddesi kapsamında bir kişinin akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebepleriyle kısıtlanması için, resmî sağlık kurulu raporu alınmış olması gerekmektedir. Mahkemenin karara esas aldığı dava açılmazdan evvel alınan engelli sağlık kurulu raporu, akıl sağlığı yönünden bir değerlendirmeyi içermediğinden, akıl sağlığı yönünden kişinin kısıtlanması kararına dayanak yapılamayacağının düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nın 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 25.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
in yaşlılığı sebebiyle akıl sağlığının yerinde olmadığını, taşınmazlarının başkaları tarafından elinden alınacağını belirterek vasi atanmasını istemiş, mahkemece kısıtlanması istenende akıl hastalığı bulunmadığı gerekçesiyle vasi tayini talebinin reddine, Türk Medeni Kanunu'nun 429.maddesi gereğince adı geçene yasal danışman atanmasına karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 409. maddesinde; "akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî ... kurulu raporu üzerine karar verileceği, hâkimin, karar vermeden önce kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebileceği hükme bağlanmış olup, mahkemece karara esas alınan ... Devlet Hastanesinin 01.06.2012 tarihli raporunda, kısıtlanması talep edilen ...'in ayrıntlı durumu belirtilmeksizin "vasi tayini gerekmez müşavir tayini uygundur" şeklinde görüş bildirildiği, ancak hangi nedenle müşavir tayini gerektiği belirtilmediğinden alınan rapor hüküm kurmaya yeterli bulunmamıştır....
nun akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığı hususunun tespiti için adli tıp kurumundan randevu alındığı belirtilerek vasi atanması için durum vesayet makamına bildirilmiş, mahkemece adı geçene Türk Medeni Kanununun 407. maddesi gereğince vasi atanmasına karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. ... Ağır Ceza Mahkemesince bu madde kapsamında akıl ve ruh sağlığının yerindeliği hususunda kuşku bulunması nedeniyle vesayet makamına ihbarda bulunulmuş, gerek Ağır Ceza Mahkemesince ...Kurumundan aldırılan raporlarda cezai sorumluluğunu etkileyecek akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunmadığı bildirilmiş gerekse mahkemenin ...Devlet Hastanesinden aldırdığı raporda vasi tayinini gerektiren bir akıl hastalığı olmadığı tespit edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Toplanan delillerden davalı kadının akıl hastası olduğu ve kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığına dayalı bir dava bulunmamaktadır (TMK m. 165). Davalının hareketleri iradi olmadığından Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı “evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemez. Akıl hastası olan davalı kadının davranışları iradi olmadığına göre kusurundan söz edilemez. Akıl hastalığı nedeni ile açılmış bir dava bulunmadığından davacı erkeğin davasının reddine karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davacı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
hastalığı nedeniyle evliliği çekilmez hale getirdiğini, ortak hayatın kurulmasının imkansız hale geldiğini, tüm bu nedenlerle tarafların akıl hastalığı nedeniyle TMK.nun 165. maddesine dayalı boşanmalarına karar verilmesini, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili lehine 5.000,00- TL. manevi tazminat 10.000,00- TL. maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı-davalı koca, dava dilekçesinde kadının psikolojik sorunları ve hastalığından bahsederek hastalık nedeni ile ve evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanma olarak davasını belirttiğine göre, kocanın davasının akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece akıl hastalığına dayalı dava yönünden bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Mahkemece kocanın akıl hastalığına dayalı boşanma davası yönünden gerekli incelemenin yapılarak, kadının akıl hastalığını bulunup bulunmadığı, tedavisinin mümkün olup olmadığı, vasi tayini gerekip gerekmediği ve hastalığının evlilik birliğini karşı taraf yönünden çekilmez hale getirip getirmediğine ilişkin Adli Tıp Kurumundan da rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonuca göre yeniden karar verilmesi gereklidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların 26/07/2015 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığı, işbu davanın 11/04/2017 tarihinde açıldığı, davacı erkek hakkında kısıtlanmasını gerektirecek bir akıl hastalığının bulunduğuna ilişkin herhangi bir belge ya da tanık beyanı olmadığı, soyut iddia karşısında davacı erkek yönünden kısıtlanmasını gerektirecek şekilde bir hastalığı olup olmadığı yönünde rapor aldırılmamasının doğru olduğu, Meram Tıp Fakültesi Hastanesince verilen heyet raporuna göre davalıda klinik olarak hafif mental reterdasyon ve kronik psikoz olduğunu, evlenme tarihinde sürekli ayırt etme gücünün bulunmadığını, evlenme tarihinde kronik psikoz tablosunun bulunduğunu, bu tablonun evlenmeye engel olacak nitelikte olduğunu, kronik psikoz rahatsızlığının başlangıç tarihinin 2010 yılı olduğunu, akıl hastalığının evlenmeden sonra ortaya çıkmadığını, akıl hastalığının evliliği çekilmez hale getirebileceğini, akıl hastalığının geçmesine...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların 26/07/2015 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığı, işbu davanın 11/04/2017 tarihinde açıldığı, davacı erkek hakkında kısıtlanmasını gerektirecek bir akıl hastalığının bulunduğuna ilişkin herhangi bir belge ya da tanık beyanı olmadığı, soyut iddia karşısında davacı erkek yönünden kısıtlanmasını gerektirecek şekilde bir hastalığı olup olmadığı yönünde rapor aldırılmamasının doğru olduğu, Meram Tıp Fakültesi Hastanesince verilen heyet raporuna göre davalıda klinik olarak hafif mental reterdasyon ve kronik psikoz olduğunu, evlenme tarihinde sürekli ayırt etme gücünün bulunmadığını, evlenme tarihinde kronik psikoz tablosunun bulunduğunu, bu tablonun evlenmeye engel olacak nitelikte olduğunu, kronik psikoz rahatsızlığının başlangıç tarihinin 2010 yılı olduğunu, akıl hastalığının evlenmeden sonra ortaya çıkmadığını, akıl hastalığının evliliği çekilmez hale getirebileceğini, akıl hastalığının geçmesine...