dava dilekçesinde özetle; kadının halen evli olmasına rağmen bir başkası ile ilişkiye girmesi ve müvekkilin soy ismini taşıyan ondan bir çocuk dünyaya getirmesi, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu eyleminin mutlak boşanma nedeni sayıldığından zina eylemi kanıtlandığından başka bir husus araştırılmadan boşanmaya karar verilmesi gerektiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereği zina sebebiyle boşanmalarına ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
GEREKÇE : Asıl dava boşanma, birleşen dava ise zina ve terk sebebi ile boşanma talebini içermektedir. Davalı-b.davacı kadın istinafında, kocanın zina nedeni ile evi terk ettiği sabit olup, zina ve terk nedeni ile açılan boşanma davasında terkin ayrıca değerlendirilerek terk yönünden davanın reddine karar verilmesinin ve aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatın az hükmedildiğini, mahkemece çocuklar lehine hükmedilen nafakanın da yıllık TÜFE oranında arttırılmasını talep etmiştir. Davacı-b.davalı erkek, istinafında, asıl davanın kabulünü, birleşen davanın reddini, tazminatların kaldırılmasını istemiş, kusuru kabul etmediğini, nafakanın kaldırılmasını, aksi takdirde indirilmesini talep etmiştir....
Bu nedenle davalı kadının bu davranışları zina değil, "güven sarsıcı davranış" niteliğinde olup; Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi gereğince boşanmayı gerektiren kusurlu davranıştır. Bu durumda, zina hukuki sebebine dayanılarak açılmış boşanma davasının reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.06.2017 (Salı)...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından reddedilen zina nedenine dayalı boşanma talebi ile velâyet, tazminat miktarları yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin kabul edilen davası ile rededilen kendi davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı-davalı erkeğin istinaf başvuru dilekçesinin incelenmesinde, aralarında geçimsizlik olduğu belirtilerek davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu itirazında bulunduğu, T.M.K’nun 161. maddesine dayalı boşanma talebinin kabulü gerektiği yönünden bir itirazının olmadığı görülmektedir....
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 16.04.2014 gün ve 25223-9155 sayılı ilamıyla ilgili, ... (...) tarafından; reddedilen zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası ve iki tarafın kabul edilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasında belirlenen kusur tespiti ile reddedilen manevi tazminat isteği yönünden karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre ... kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davasına yönelik karar düzeltme...
"Zina” sebebine dayanan boşanma talebi, toplanan deliller zinayı kabule yeterli olmadığında, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebiyle boşanma kararı verilmesini gerektirecek yeterlikte ise, “af’ olmadıkça veya dava hakkı düşmedikçe, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilmesi isteğini de içinde barındırır. Çünkü, zina mutlak boşanma sebebidir ve bu olayın evlilik birliğini temelinden yıktığı, kanunun bunu tek başına mutlak boşanma sebebi saymasıyla baştan kabul edilmiştir. Bu bakımdan kadının güven sarsıcı davranışları gerçekleştiğine, bu husus mahkemece de sabit kabul edildiğine göre, kocanın boşanma davası da kabul edilmeli ve Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilmelidir. Bu yönden sayın çoğunluk kararına katılmıyorum....
Davacı, davalı ... ile evli olduğunu, davalının kendisini diğer davalı ile aldattığını, kendisi ile nikahlı olmasına rağmen beş yıldır birlikte yaşadıklarını, davalıların eylemlerinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, öncelikle zamanaşımı nedeni ile , aksi halde davanın hukuki niteliği itibari ile ancak boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceğini savunarak reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davalı ...'nın davacıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal, diğer davalının ise haksız eylem nedeni ile sorumlu oldukları kabul edilerek istemin bir bölümünün müştereken ve müteselsilen ödetilmesine karar verilmiştir. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacı ile davalı ...'nın ... 1....
Açıklanan sebeple Mahkemece iki ayrı dava varmış gibi davacı-davalı erkek lehine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. 3- Yapılan yargılama toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı karşı davacı kadının başka bir erkek şahısla gönül ilişkinin bulunduğu, geceleyin geç saatlerde olacak şekilde sıralı mesajlaşma ve arama yoğunluğuna yönelik telefon kayıtları bulunduğu, Üzeyir isimli erkek şahısla birlikte ev kiraladığı ve aynı evde birlikte kaldığı tanık beyanları ile sabit olup kadının zina eylemi sabit olduğu, erkeğin de kadına şiddet uyguladığı tanık beyanları ile sabit olup, gerçekleşen kusur durumuna göre kadının zina eylemi nedeni ile ağır kusurlu erkeğin ise fiziksel şiddet eylemi nedeni ile daha hafif kusurlu olduğu yönündeki kusur belirlemesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Buna göre; davacı/ karşı davalı erkeğin terditli davasının zinaya dayalı boşanma davası yönünden kabulüne karar verilmesi gerekmektedir....
Yukarıda anlatılan olaylar ışığında, davacı-karşı davalı kadının evli oldukları süreçte başka erkeklerle aşk içerikli mesajlaşma ve konuşmalar yapması ile güven sarsıcı eylemlerde bulunması neticesinde taraflardan devamı beklenemeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve geçimsizliğin meydana gelmesinde davacı-karşı davalı kadının kusurlu eş olduğu anlaşıldığından, davalı-karşı davacı kocanın TMK 166/1 maddesinden kaynaklı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, karar verilmesi yoluna gidilmiştir." gerekçesi ile; "A-ASIL DAVANIN REDDİNE, B-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; 1- TMK madde 161 den kaynaklı zina nedenine dayalı boşanma davasının reddine, 2- TMK madde 162 den kaynaklı pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenine dayalı boşanma davasının reddine, 3- TMK madde 166/1 den kaynaklı boşanma davasının KABULÜ ile; tarafların BOŞANMALARINA, 4- Davalı-karşı davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, 5- TMK 174/1 maddesi uyarınca takdiren...
Aile Mahkemesinin 2010/1212 esas sayılı dosyası ile zina (TMK md.161) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK md. 166/1) sebebine dayalı olarak açmış olduğu birleşen boşanma davası yönünden toplanan delillerden, davalı-davacı kadının güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği ancak, zina kanıtlanmadığından, zina sebebine dayalı davanın reddine ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davası yönünden kabul edilmesi gerekir. Ne var ki, davalı-davacı kadının boşanma davası, boşanma hükmü temyiz edilmeden kesinleştiğinden kocanın bu davası yönünden de davanın mevzuu kalmamış olmakla, bu dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi ve kocanın maddi ve manevi tazminat talepleri ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....