Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı-Tedbiren Kişisel İlişki Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi ile aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 02.03.2021 günü temyiz eden davalı-davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı-davalı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Kişisel ilişki de aslolan çocuğun yüksek yararına, bedensel ve zihinsel gelişimini sağlamaya en uygun çözüme ulaşmaktır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Mahkemece alınan sosyal inceleme uzmanı raporu ve tanık anlatımları uyarınca, müşterek çocuk ile davalı-birleşen dava davacısı baba arasında çocuğun babanın yanında yatılı olarak kalacak şekilde düzenlenmiş olması ve kurulan kişisel ilişki düzenlemesinin sürenin baba-çocuk ilişkinin yaşanabilmesi için makul olduğu belirlenmiştir. Kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı-birleşen dava davalısının bu talebe dair istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir....
DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların boşanmalarına karar verildiğini, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocukları ...'nin velâyetinin anneye verildiğini, davalı baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulduğunu, davalının kişisel ilişki kararına uymadığını, ihlal ettiğini, davacıya her gün her saat kendisi ve çocuğu üzerinden tehdit ettiğini, hakaret içeren mesajlar attığını, çocuğu kaçırmakla tehdit ettiğini iddia ederek çocukla baba arasındaki “Küçüğün her Cumartesi günü saat 13.00'de anneden alınıp aynı gün saat 17.00'de anneye teslimi, dini bayramların ikinci günü saat 13.00'de anneden alınıp aynı gün saat 17.00'de anneye teslimi suretiyle baba ile kişisel ilişki kurulmasına..” şeklindeki kişisel ilişkinin kararının kaldırılmasını mümkün olmadığı halde birer ay aralıklarla refakatçi eşliğinde kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir. II. CEVAP Davalıya dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen, davalı davaya cevap vermemiştir. III....
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesi kararının hatalı ve yanlış olduğunu, TMK 166/1.maddeden boşanma kararı verilmesinin yanlış olduğunu, TMK 163.maddeden boşanma kararı verilmesi gerektiğini, çocuk için verilen nafaka, kadın için verilen maddi ve manevi tazminatın az olduğunu, baba ile yatılı kişisel ilişki kurulmasının yanlış olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kesinleşmeden itibaren başlatılmasının yanlış olduğunu, kusur belirlemesinin ve kadına maddi ve manevi tazminat verilmesinin yanlış olduğunu belirterek tarafların TMK 166/1.madde gereğince boşanmalarına, kadının tam kusurlu sayılarak maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, tedbiren şahsi ilişkinin kaldırılmasına, kararın kesinleşmesi beklenmeden baba ile kişisel ilişkinin kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Cilt (TMK. m. 1-351), Ankara 2004 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 858) Bu sebeple aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkimi tarafından çocukların durumu hususunda (iştirak nafakası, velayet, kişisel ilişki) anlaşma gerçekleşmeden boşanma kararı verilemez. O halde boşanmanın fer’i hükümlerine yönelik temyiz boşanma bölümünü de kendiliğinden içerir.Bu yüzden boşanmanın fer’i hükümlerine yönelik temyiz halinde bile anlaşmalı boşanma (TMK. m. 166 f. III) davasının doğası gereği olarak boşanma bölümünün kesinleştiğinden söz edilemez. Aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkimi tarafından yapılacak iş; -tarafların kişisel ilişki konusunda beyanları alınmalı, -taraflar kişisel ilişki konusunda anlaşırlarsa anlaşma doğrultusunda boşanma kararı verilmeli, -taraflar kişisel ilişki konusunda anlaşamazlarsa dava dosyasında anlaşmalı boşanmanın (TMK. m. 166 f....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 19/11/2019 NUMARASI : 2018/796 2019/753 DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, baba ile müşterek çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuklar yararına aylık 250'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 8.000 TL maddi, 12.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı erkek hükmün tamamı yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE: Dava; TMK 166/1.maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'i taleplere ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Her ne kadar mahkemece 31/01/2023 tarihli ek karar ile müşterek çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş ise de mahkemenin 06/03/2018 tarihli boşanma kararında müşterek çocuklar ve babaları arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına karar verilmiş bu karar 27/04/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra babanın müşterek çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin istemi ayrı bir dava niteliğinde olup aynı dosya üzerinden ek karar ile hüküm altına alınamaz. Baba tarafından müşterek çocuklar ile kişisel ilişki kurulmasına ilişkin isteminin ayrı bir dava niteliğinde olduğu göz önüne alınarak talebin dava olarak görülmesi için Aile Mahkemeleri esas sırasına kaydının yapılmasının temini için tevzi bürosuna gönderilmesine karar verilmesi gerekir iken yukarıdaki şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan babanın veya velâyet kendisinde bulunan annenin diğer tarafın çocukla telefon görüşmesi yapmasına ve sair iletişim vasıtaları ile iletişimine engel çıkardığına ilişkin bir delil bulunmadığına göre, böyle bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Öte yandan kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan babadır. Anne doğrudan kişisel ilişki günlerinde çocuğu bu ilişkiyi sağlamak üzere hazır etmesi dışında başka bir yükümlülük altına sokulamaz. Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan baba, telefonla veya benzer vasıta ve yolla çocuğu ile iletişim kurmak istiyorsa, bunu yapma imkanına sahiptir. Annenin böyle bir yükümlülük altına sokulması doğru olmadığı gibi, bu yöndeki düzenlemeye uyulup uyulmadığının takip ve infazı da mümkün görünmemektedir. Bu husus nazara alınmadan telefonla görüşmenin kişisel ilişkinin kapsamına dahil edilmesi de doğru olmamıştır....
Aile Mahkemesinin 2021/421 esas sayılı dosyasında gerekçeli karar ile kişisel ilişki tesisi yeniden düzenlenmişse de öncesinde mahkemece kişisel ilişki tayin edildiğini, mahkemece bu hususun değerlendirmeden takibin iptaline karar verildiğini, zira yerel mahkemece daha önceden tesis edilmiş kişisel ilişki kararı bulunduğunu, aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin de hukuka aykırı olduğunu, iş bu davanın açılması memur işleminin şikayeti konusu ile yapılmış olup aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yapılan icra işleminin iptalinde tarafının kusuru bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Uyuşmazlık; İİK 16. Maddesine dayalı icra müdürlüğü işlemini şikayettir....
arasında kişisel ilişki düzenlemiştir. Türk Medeni Kanununun 323. madde "Ana ve babadan her biri velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir" düzenlemesini içermektedir. Oysa, dosyamızda taraflar arasındaki evlilik sürdüğü gibi, müşterek çocuğun velayeti geçici olarak ebeveynlerden birine de verilmiş de değildir. Ebeveynlerden her ikisinin de çocuk üzerindeki velayet hakkı sürmektedir. Her iki ebeveynin de çocukla kişisel ilişki kurma hakkı eşit derecede mevcuttur. Evlilik dışı çocuk doğuran annenin, çocuğun velayetinin kendisine verilmesi davasında olduğu gibi, bu davada da davacı babanın velayet hakkı kapsamında kişisel ilişki kurma hakkı bulunduğundan, kişisel ilişki kurulması davası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyim....