Davalı cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesinde aleyhe olan iddiaları kabul etmediğini, kendisinin yapmış olduğu bir evliliğin olmadığını, çocuğun psikolojisinin gayet normal olduğunu, davacının boşanma sonrasında çocukla hiç ilgilenmediğini, geçen 10 yıllık süreçte toplam 10 defa çocuğu gördüğünü, çocukla kendisinin ilgilendiğini, çocuk ile ortak bir yaşam oluşturduğunu, sosyal çevresi ve okul çevresi oluştuğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davacı tarafça açılan velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının iptali davasının reddine, karar verilmiştir....
Dava, velayetin değiştirilmesi bu talebin reddi halinde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine, boşanma davasında kurulan şahsi ilişkinin yeterli olduğu gerekçesiyle davacı ile müşterek çocuk arasında şahsi ilişki tesisine ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....
tek bir kişide bulunabileceği hususları arasındaki çelişki sebebiyle velayet hususunun Türk mahkemelerinde yeniden belirlenmesini, boşanma kararında küçüğün ikamet yerinin anne yanı olarak belirlendiği, çocuk için 250 Euro ödenmesine karar verildiği, küçük çocuğun yaşı, anne, sevgi ve şefkatine muhtaçlığı, küçüğün anneyle birlikte kalmak istemesi, babanın tek başına çocuğa bakabilme ve ilgilenebilme imkanının olmaması, müvekkilinin Türkiye'de ikamet ediyor olması, velayetin anneye bırakılması ve bundan sonraki yaşamlarında küçüğün bakım masraflarına az da olsa katkı amacıyla aylık 1.000 TL olmak üzere iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ederek dava açmıştır....
Tüm dosya kapsamı ile; Toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, alınan uzman raporları ve içeriği, boşanma ilamı, 2010 doğumlu müşterek çocuğun ısrarlı beyan ve tercihi, bizzat dinlenmesi sonrası tekrar alınan uzman raporuna göre" hala ve ısrarla baba yanında yaşamayı istemesi" birlikte değerlendirildiğinde mahkemece velayetin babaya verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Ancak; davanın niteliği itibarı ile velayetin değiştirilmesi davası olduğu, ön inceleme duruşmasında da uyuşmazlığın bu şekilde belirlendiği, mahkemece de gerek aşamada gerek kararda niteledirme bu şekilde yapıldığı halde TMK'nun 348 nci maddesi sonuçları da doğacak şekilde hüküm kısmında "velayetin kaldırılmasına" karar verildiği, bu hususun düzeltilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Boşanma, nafaka, velayet ve diğer talepler hakkında kesin hüküm olduğundan dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır. 2- Velayetin babadan kaldırılarak anneye verilmesini gerektirir dosyada delil olmamasına rağmen müşterek çocuk Melih Nurullah Yılmaz'ın velayetinin anneye verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3- Mahkemece hükmedilen nafaka miktarı çok fahiş olup, müvekkilin bunu ödeyecek durumu yoktur, hükmedilen nafaka miktarının düşürülmesini talep ederiz. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, velayetin düzenlenmesi ve iştirak nafakasına hükmedilmesi talebine dairdir. HMK'nın 355. maddesine göre; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir." İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı ve kili ve davalı vekili süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Davalı-davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesini, asıl davanın kabulünü, velayetin babaya verilmesini, nafaka ve tazminat miktarlarını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava ve karşı dava, TMK 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma ve ferileri istemine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Davacı kadının dava dilekçesinde terditli olarak TMK m. 161 olmadığı takdirde 166/1 maddeleri gereğince boşanma davası açmış olduğu, erkeğin kadına darp uyguladığı, başka kadınlar ile güven sarsıcı hareketlerinin bulunduğu, kadına hakaret ve tehdit içeren beyanlarda bulunduğu, kadınla manevi olarak ilgilenmeyip kadını dışarı dahi çıkartmadığı anlaşıldığı ancak kadının başka kadınlarla cinsel birliktelik yaşadığının dosya kapsamından sabit olmadığı gerekçesiyle TMK'nın 161. maddesine dayalı boşanma davasının reddine, TMK'nın 166/1 maddesine dayalı boşanma davasının kabulüne, velayetin anneye tevdiine, boşanmakla yoksulluğa düşecek kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kararın kesinleşmesi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte , 45.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata, çocuk yararına 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın devam eden yıllarda kararın kesinleşmesi tarihi itibari ile TÜİK'in belirlediği...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi : (Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesi) SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Mahkumiyet İlk derece mahkemesince verilen hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık aleyhine müşteki tarafından Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp 2011/165 Esas sayılı boşanma davasında 21.07.2011 tarihli duruşmada çocuğun velayetinin tedbiren anneye verildiği, söz konusu duruşmada sanığın bulunmadığı, sanığın savunmasında velayetin müşteki anneye verildiğinden haberdar olmadığını beyan ettiği anlaşıldığından, mahkemece velayetin tedbiren müşteki anneye verildiğine dair ara kararın sanığa tebliğ edilip edilmediğini, edildiyse tebligata dair belgenin aslı yada onaylı sureti temin edildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 28.06.2013 tarihinde Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesine dayalı olarak anlaşmalı boşanmışlar, anlaşma uyarınca 10.10.2008 doğumlu müşterek çocuk Ezel Irmak'ın velayeti babaya verilmiş, anne 09.10.2013 tarihinde velayetin değiştirilmesi talebiyle bu davayı açmıştır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden boşanma kararının kesinleştiği tarihten bu davanın açılmasına kadar geçen sürede küçüğün velayetinin babadan alınmasını gerektiren bir durumun varlığı kanıtlanmamıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi isteğine ilişkindir. Taraflar ... Aile Mahkemesi'nin 2013/608 Esas, 2013/509 karar ve 02.10.2013 tarihinde kesinleşen ilamı ile anlaşmalı olarak boşanmışlar ve velayet davalı babaya verilmiştir. Bu dava ise 23.10.2014 tarihinde açılmıştır. Boşanma davasından sonra davalı babanın velayet hakkını kötüye kullandığı veya ihmal ettiği kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 183. ve 349. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....