Mahkemece, davacının 10.08.2011 tarihli ibranamede nafaka, tazminat, menkul ve gayrimenkul alacağının olmadığını, ibra ettiğinin imzalı ibra belgesi olduğu, bundan sonra davacının boşandığı eşine tazminat ve alacak davası açma durumu olamayacağı gerekçesiyle edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağı ve değer artış payı ve artık değerin 1/2'sinin ödenmesi, düğün takıları, ziynet eşyalarının ve kişisel malların değerlerinin ödenmesi bu konuda şimdilik 2.000.00 TL'sinın ödenmesine ilişkin davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairece yerel mahkemenin kararı 31.05.2016 gün, 2016/8932 Esas ve 2016/9583 Karar sayılı ilamla bozulmasına karar verilmiştir. Davalı ... vekili süresi içerisinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takip tarihi itibariyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava tarafların evlilik birliğinin devam etmesinden dolayı usulden reddedilse de devam eden bir boşanma davası olduğundan hâkimin dosyayı en azından “bekletici mesele” yapması gerektiğini, boşanma davasının derdest olduğunu, mehir senedindeki 80 gr altının mehri muaccel olduğunu, müeccel olmadığını yani her zaman istenebileceğini, konuya ilişkin davanın en azından boşanma davasının neticesine göre sonuçlanması gerektiğini, karara gerekçe yapılan emsal kararda ayrı bir boşanma davasının söz konusu olmadığını, bağımsız bir dava açıldığını, bu davada is derdest bir boşanma davasının söz konusu olduğunu belirterek tehir-i icra talepli olarak yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takip tarihi itibariyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava tarafların evlilik birliğinin devam etmesinden dolayı usulden reddedilse de devam eden bir boşanma davası olduğundan hâkimin dosyayı en azından “bekletici mesele” yapması gerektiğini, boşanma davasının derdest olduğunu, mehir senedindeki 80 gr altının mehri muaccel olduğunu, müeccel olmadığını yani her zaman istenebileceğini, konuya ilişkin davanın en azından boşanma davasının neticesine göre sonuçlanması gerektiğini, karara gerekçe yapılan emsal kararda ayrı bir boşanma davasının söz konusu olmadığını, bağımsız bir dava açıldığını, bu davada is derdest bir boşanma davasının söz konusu olduğunu belirterek tehir-i icra talepli olarak yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak ... ile ... aralarındaki alacak davasında mahkemenin görevsizliğine dair 6. Aile Mahkemesi'nden verilen 29.05.2014 gün ve 411/470 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, birleşen boşanma dava dilekçesinde boşanma ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi ile alacak talebinde de bulunmuş; alacak talebi boşanma dosyasından hüküm ile tefrik edilerek ayrı esasa kaydolunmuştur. Davalı ... .. vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava dilekçesindeki taleplerin borçlar hukukundan kaynaklandığı ve Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
nin boşanma protokolündeki ve protokolü doğruladığı 03.12.2013 tarihli oturumdaki boşanma dava dosyasındaki beyanı, boşanmanın fer'i niteliğindeki mali konulara yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi dolayısı ile eldeki dava konusu yapılan malvarlığına ilişkin bir açıklama içermemektedir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından; boşanmayla birlikte karara bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, boşanma dava dosyasındaki beyandan ve mahkeme içi ikrardan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır....
HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanması gereken HUMK'nun 443/4 (HMK.nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümleri de aynı kurala tabidirler. Ancak, boşanma ilamı kesinleştiği takdirde tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetilerek kesinleşmelerine gerek yoktur. (HGK'nun 28.02.2011 tarih 2001/12-206 E. 2001/217 K. ve 22.10.2008 tarih 2008/12-656 E. 2008/638 K.) Somut olayda, alacaklı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği .. Aile Mahkemesi’nin 2014/815 Esas ve 03.12.2014 ara karar tarihli kararından; icra takibine dayanak hükmün boşanma kararı yönünden 12.12.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun takibe konu ilamın boşanma ilamı olduğunu ve henüz kesinleşmediğini, kararda hükmedilen alacak kalemlerinden yalnızca tedbir nafakasına ilişkin kısmın takibe konu edilebileceğini, diğer alacak kalemleri yönünden takip yapılmasının mümkün olmayacağını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, boşanma hükmünün kesinleşmediği gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. HUMK'nun 443/4....
gerekçe ve hükümde gösterilmediği anlaşılmıştır. b-)Ayrıca, hüküm fıkrasında tazminat ve nafaka yükümlüsü ile alacaklısının kadın ve erkek olarak gösterilmediği, sıfatlara göre hüküm kurulduğu, ancak gerekçedeki açıklamada dikkate alındığından davacı-b.davalı sıfatının erkeğe, davalı-b.davacı sıfatının kadına ait olduğu halde hüküm fıkrasında bu sıfatların yanlış gösterildiği, kararın infaz edilecek kısmı hüküm fıkrası olduğundan bu konudaki yazım hatasının infazda tereddüt oluşturacağı anlaşılmıştır. c-)Tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulüne, kadının ziynet eşyası alacak talebinin kısmen kabulüne karar verildiği halde, kadın lehine birleşen dava kapsamında boşanma ve ziynet eşyası alacak davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedildiği halde davacı-b.davalı erkek lehine sadece reddedilen ziynet eşyası alacak yönünden vekalet ücretine hükmedildiği, asıl boşanma davası yönünden vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmıştır....
gerekçe ve hükümde gösterilmediği anlaşılmıştır. b-)Ayrıca, hüküm fıkrasında tazminat ve nafaka yükümlüsü ile alacaklısının kadın ve erkek olarak gösterilmediği, sıfatlara göre hüküm kurulduğu, ancak gerekçedeki açıklamada dikkate alındığından davacı-b.davalı sıfatının erkeğe, davalı-b.davacı sıfatının kadına ait olduğu halde hüküm fıkrasında bu sıfatların yanlış gösterildiği, kararın infaz edilecek kısmı hüküm fıkrası olduğundan bu konudaki yazım hatasının infazda tereddüt oluşturacağı anlaşılmıştır. c-)Tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulüne, kadının ziynet eşyası alacak talebinin kısmen kabulüne karar verildiği halde, kadın lehine birleşen dava kapsamında boşanma ve ziynet eşyası alacak davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedildiği halde davacı-b.davalı erkek lehine sadece reddedilen ziynet eşyası alacak yönünden vekalet ücretine hükmedildiği, asıl boşanma davası yönünden vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talepli dava açmış, davacı erkek 04.10.2017 tarihli dilekçeyle davadan feragat etmiş, mahkemece 05.10.2017 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir, hüküm, tarafların istinaf etmemesi üzerine 17.11.2017 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler, 22.12.2015 tarihinde evlenmiş, 01.11.2016 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 15.01.2019 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejiminin tasfiyesi davası, ancak evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesiyle görülebilir hale gelir. 24.07.2017 tarihinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak talepli açılan dava dosyasında davacı erkek tarafından feragat edildiği tarihte boşanma davasının devam ettiği, sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma davası olmadığı anlaşılmakla, evlilik birliği devam etmektedir, diğer bir deyimle davadan feragat edildiği tarihte eşler arasındaki mal rejiminin sona ermediğinin kabulü gerekir (TMK m. 225)....