Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: 05/11/2008 tarihinde kesinleşen mahkeme kararıyla eşinden resmen boşanan sanığın, emekli olan eşinden dolayı hak sahibi sıfatıyla sağlık yardımı almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettiği ve bu yolla katılan ...'nı dolandırdığı iddia edilen olayda; Kendi annesinin emekli memur olması nedeniyle onun emekliliğinden yararlandığını zannederek iki kez tedavi olduğu yönündeki savunması çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 23/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir.Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanan Kadının Kocasının Soyadını Kullanmasına Verilen Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, boşanan kadının kocasının soyadını kullanmasına verilen iznin kaldırılmasına ilişkindir. Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (HMK m. 140/5)....
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece, çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk Umut'un olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayet ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk...'nın olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 2. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk ...'nın olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususların üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk Irmak'ın olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususların üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davacı kadın hakkında kolluk tarafından yapılan araştırmada ev hanımı olduğu rapor edilmiş ise de davalı tarafından temyiz aşamasında dosya içerisine eklenen sosyal güvenlik kurumu kaydında davacı kadının yargılama aşamasında 13.04.2015 tarihinde işe girdiği ve halen aktif olarak çalıştığı belirlenmiş olup, bu sebeple davacı kadının yeniden usulünce ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılması, çalışmadığının belirlenmesi halinde kendi rızası ile işten ayrılıp ayrılmadığı, çalıştığının belirlenmesi halinde ise geliri sorulmak suretiyle boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Dosya kapsamından, davacının, dava konusu taşınmaz ile aracın evlilik birliği içinde kendi parası ile edinildiğini, davalı adına bankaya yatırılan paraların dahi kendisine ait olduğunu ileri sürerek alacak davası açtığı, mal rejiminin tasfiyesini amaçlayan bir istek ile katkı payı alacağına yönelik bir talepte bulunmadığı anlaşılmıştır Bu nedenle, boşanan eşin boşandığı davalı eşine karşı açtığı davasının, evlilik birliği içinde edilinen eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında bir hak iddiası içermediği, mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir istek mevcut olmadığı, Borçlar Kanunu ve genel hükümlerden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 25.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....