Somut olayda; eşlerin boşandıktan sonra ve davaya konu dönemde resmi olarak aynı adresleri kullandıkları, eşlerin gelini ...’in kurum denetmenine verdiği beyanında eşlerin birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, sonrasında mahkemede tanık olarak verdiği ifadenin ise yaptırılan kolluk araştırmalarıyla uyumsuz olduğu, boşanan eşlerin birinin apartmanda, diğerinin ise apartmana ait müştemilatta ayrı olarak yaşamalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı da göz önüne alındığında eşlerin fiilen birlikte yaşadıkları anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne ve istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33....
çarpmayı engellediğini, aracın önünden kurtulan bu çocuğun orta refüjdeki ağaçların arasından hızla kendi aracının önüne çıktığını, fren yapmasına rağmen, mesafe çok yakın olduğundan çocuğa çarptığını” beyan eden sanığın olayda kusurlu olduğu anlaşılmakla, mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, katılan vekili ve Mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14/05/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6 maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk Zeynep Tuana'nın olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususların üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Hal böyle olunca mahkemece davanın genel mahkemede açıldığı ve mahkemenin aynı zamanda genel mahkemelerde açılan davalara da bakmakla görevli olduğu gözetilerek davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken yersiz gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz,davacının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 25.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....
EVLİ KADININ TEDBİR NAFAKASI TALEBİEVLİLİK BİRLİĞİNE HAKİMİN MÜDAHALESİ TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 195TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 196 "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dilekçesi ile; davalı ile 1980 yılında evlendiklerini, müşterek 3 tane çocuklarının olduğunu, davalının uzun yıllardır kendisine maddi yardımda bulunmadığını, ancak çok büyük çabalar sarfederek küçük harcamalar yaptığını, kendisine para vermediğini iddia ederek, davalıdan aylık 700 TL tedbir nafakasının tahsilini talep ve dava etmiştir....
aylık bağlanır.' hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 günü yürürlüğe giren ve 'Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması' başlığını taşıyan 34 üncü maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmıştır....
Gereği görüşülüp düşünüldü: 5271 sayılı CMK'nın 193/2. maddesi uyarınca fiilin suç oluşturmaması veya suçun yasal unsurlarının gerçekleşmemesi nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, sanığın ifadesinin sonuca etkili olduğu, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği gözetilmeksizin, sanığın usulüne uygun biçimde savunması alınmadan ve delil değerlendirmesi de yapılarak sanık hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Tüm dosya kapsamı, mağdurun aşamalardaki istikrarlı ve kendi içerisinde tutarlı beyanları ve sanığın "Mağdur ...'...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : NÜFUSTA SOYADININ DÜZELTİLMESİ KARAR : Kuşadası 3....
Ayrıca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Geçici 91/2 maddesine göre; "6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz." hükmü getirilmiş olmakla; madde metninden anlaşıldığı üzere, "kendi çalışmasından dolayı gelir ve aylık alan kız çocuklarının ölüm aylığının kesileceği" hükmünden anlaşılması gerekenin, sigortalının kendi sigortalılığına dayalı olarak bağlanacak gelir ve aylıklar olarak anlaşılması gerektiği, davacının kendi çalışması veya yaşlılık aylığına hak kazanması durumunda da zaten annesinin veya babasının desteğine de ihtiyacı kalmadığı değerlendirilerek, kurum işlemlerinin yasal mevzuat karşısında yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. 1479 sayılı Kanunun 45/2 fıkrasının c bendinde aylık bağlanacaklar belirtilmiş olup, yine 1479 sayılı Kanunun ölüm aylığının...
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....