Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olayda; önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu 1262 sayılı parseldeki toplam 22/24 pay taşınmazın paydaşları tarafından 800.000,00 TL bedelle 24.02.2010 tarihinde davalılara satılmıştır. Davacı ise bedelde muvazaa iddiası ile önalım davası açmış, dava dilekçesinde de dava değerini 10.000,00 TL olarak göstermiştir. Davacı iddiasında tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiği gerçekte payın 10.000,00 TL bedel civarında satın alındığı bu nedenle keşif yapılıp taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesinden sonra eksik harcın tamamlanmasını istemiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
Davacı, dava dilekçesinde, tapu kaydında gösterilen satış bedelinin gerçek değerinden düşük gösterildiğini belirterek 15000 TL değer göstermiş ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ise de muvazaayı ispat edememiştir....
Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiasının reddine, şuf'a davasının kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03.03.015 tarihli ve 2014/14937 Esas, 2015/2321 Karar sayılı ilamı ile davacının bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı anlaşıldığından davacı yararına dava dilekçesinde belirttiği ve harçlandırdığı 773.000,00 TL bedel üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince vekalet ücreti tayini ve harç dışındaki yargılama giderlerinin de bu orana göre taraflara yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek tapu masrafları ile birlikte 46.040,00 TL bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 08.09.2015 tarihli, 2015/5489-7913 Esas-Karar sayılı ilamıyla “... Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitte gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı hususu davacıdan sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde dava harcı ikmal ettirilerek, daha önce yatırılan önalım bedeli ile tapuda gösterilen bedel arasındaki farkı depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği reddedilmiştir....
Bu durumda, davacının bedelde muvazaa iddiasını kanıtladığından sözedilemez. Mahkemece bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından tapudaki bedel üzerinden önalım hakkı tanınıp aradaki bedelin depo edilmesi için davalıya süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olayda, davacı önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. 07.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu payın satış tarihindeki değerinin 73.975,00 TL olduğu saptamıştır. Mahkemece, keşfen belirlenen bedel ile tapu harç ve masrafları toplamı davacı yana depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı taraf bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır....
76.000,00 TL üzerinden mahkemece re'sen yapılacak inceleme neticesinde yaklaşık 15.000,00 TL tutarındaki ayıp oranında bedelde indirim tutarının noter satış işleminin gerçekleştirildiği 21/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19/04/2022 tarihli duruşmada talebini 15.200,00 TL olarak ıslah etmiştir....
Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını, tapu bedeli ile harç ve giderlerin depo edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından vekalet ücretine ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır....
Resmi senetteki satış bedeli ile keşif ile belirlenen bedel arasındaki fark tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı tanıklarının da davalı ile satıcı arasındaki mülkiyet nakline ilişkin görgüye dayalı bilgileri bulunmadığından davacı bu delillerle bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğundan davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak yemin teklif edilmesi halinde sonucuna göre, aksi halde resmi satış sözleşmesindeki bedel ve masraflar üzerinden önalım bedeli belirlenerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....
Davacı bedelde muvazaa iddiasına dayanmış, mahkemece bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından resmi satış bedeli üzerinden hüküm kurulduğu görülmüştür. Kural olarak davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Bu sebeple davacının bedelde muvazaa iddiasını ispatlayabilmesi için yapılacak keşif dışında delil sunması zaruridir. Ancak dinlenen tanık beyanları ile keşfen belirlenen taşınmaz değeri dikkate alındığında, bedelde muvazaa iddiasının ispatladığından bahsedilemez....